YABANCI DEVLETLER KAOSU ARTTIRIYOR

Ertan Sütcü, “Başbakan Sayın Ahmet Davutoğlu  tarafından açıklanan 64. Hükümete ve yeni kabine üyelerine çalışmalarında başarılar diliyoruz. Bu dönemde yapılacak çalışmaların, ülkemize, İslam Âlemine ve bütün insanlığa hayırlar getirmesini temenni ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Gündemi değerlendiren Ertan Sütcü, “Gerçekten Türkiye hem içerde hem de dışarıda çok zorlu bir süreçten geçiyor. İçerde toplum hiç olmadığı kadar kutuplaşmış ve gerilmiştir. Sağduyu ve aklıselimin yerini karşılıklı öfke ve nefret almıştır. Üreten değil tüketen bir ekonomi inşa edilmiş, 7’den, 77’ye herkes bankalara borçlu hale getirilmiştir” dedi.

İSLAM BİRLİĞİ KURULMADAN, BU ZULÜM BİTMEYECEKTİR

“İslam dünyası, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar bölünmüş, parçalanmış ve birbirine düşmüştür” diyen Sütcü, “Komşularla sıfır sorun sloganıyla başlayan süreç, bütün komşularıyla sorunlu bir Türkiye ortaya çıkarmıştır. Çevremiz tam bir ateş çemberidir. Ateş hızla Türkiye’nin içine doğru sıçramaktadır. Böyle bir dönemde Türkiye’nin kozmetik tedbirlere değil köklü değişikliklere ihtiyacı vardır. Zihniyet ve yaklaşım değişmediği takdirde, sadece kabine’de üç-beş ismin değişmesi bir anlam ifade etmeyecektir.  Esaslı mesele, mevcut dünya düzeninin yerine alternatif Hakka dayalı yeni bir düzen kurmaktır. Bu da ancak İslam ülkelerinin birleşmesiyle, kendilerine ait bir Birleşmiş Milletler, kendilerine ait bir İslam Ekonomik Topluluğu kurmalarıyla mümkün olacaktır. İslam referansı dışında hangi ad ve nitelik altında olursa olsun, yapılan girişimlerin tamamı yanlış ve zaman kaybı olacaktır” dedi.

PARLAMENTO YENİ DÖNEME, YENİ BİR ZİHNİYETLE BAŞLAMALIDIR

Parlamentodaki Yeni dönemin, yeni bir zihniyetin başlangıcı olması gerektiğini ifade eden Sütcü: ” Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu hassas ortam dikkate alınarak bu yeni dönemde: Mutlaka savaş değil barış dili kullanılmalıdır. Çatışma ve gerilim değil sağduyu ve diyalog esas alınmalıdır. Her konuda kin ve nefretle değil, merhamet ve adaletle hükmedilmelidir. Şartlar ne olursa olsun gücün değil hakkın ve haklının yanında yer alınmalıdır.  Milli, güçlü, süratli ve yaygın kalkınmadan yana olunmalıdır. Müstemleke tipi ekonomi değil, adil düzen savunulmalıdır. Tüketen değil, üreten ekonomi için gerekli alt yapı ve yatırımlara öncelik verilmelidir. Beytülmale sahip çıkılmalı, fakir fukaranın, garip gurebanın hakkı korunmalıdır. İsraf mutlaka önlenmelidir. Şeffaf, şaibesiz ve dürüst bir yönetim anlayışı ortaya konulmalıdır. Batı kulübüne girmenin değil, İslam Birliği’ni kurmanın mücadelesi verilmelidir” dedi.

Saadet Partisi olarak, belirtilen ilkeler çerçevesinde, 64’üncü hükümetin icraatlarında, hayra motor, şerre fren olma görevlerini aynı titizlikle sürdürmeye devam edeceklerini  ifade eden Sütcü; “Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da iktidarın doğru hizmetlerini teşvik etmek, yanlış faaliyetlerini engellemek için her türlü gayret ve çabanın içinde olacağız. Kınayıcıların kınamasından korkmadan, hak bildiğimiz doğruları en gür sesle haykırmaya devam edeceğiz. Gelinen bu noktada, her zamankinden daha fazla sağduyuya ve aklıselime ihtiyaç vardır” dedi.

ÇATIŞMA VE GERGİNLİK YERİNE SAĞDUYU VE DİYALOG ÇAĞRISI

Rusya ile ilgili uçak krizi hakkında ise atılacak her adımın,  gerek ülkemiz gerekse bölgemiz açısından büyük önem arz ettiğini belirten Ertan  Sütcü, “En küçük bir hata, telafisi imkânsız çok büyük zararlara neden olacaktır. Bu yüzden, Türkiye ve Rusya, tarihsel birikimlerine ve kadim geçmişlerine uygun bir olgunlukla hareket etmelidir. Yangını körükleyecek yaklaşımlar yerine, ateşi söndürecek bir aklıselimle hareket etmelidir. Unutulmamalıdır ki en kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir. Bölgemizde yaşanacak yeni bir sıcak savaş ortamı, ülkemize ve İslam Âlemine değil, Büyük İsrail Projesi’ne hizmet edecektir” dedi. 

Saadet Partisi olarak çatışma ve gerginlik yerine sağduyu ve diyalog çağrılarını yenilediklerini ifade eden Ertan Sütcü: “Şu uyarıları tarihi bir sorumluluk olarak kamuoyuna sunuyoruz: İslam dünyası kendi sorunlarını kendi içinde çözebilecek tarihsel birikim ve tecrübeye sahiptir. Bölgedeki bütün yabancı devletler askeri unsurlarıyla birlikte İslam dünyasını terk etmelidir. En son Rusya örneğinde görüldüğü gibi bölgeye yönelik her türlü yabancı müdahale sorunu çözmekten çok kaosu daha da arttırmaktadır. İslam ülkeleri ile ilişkilerin güçlenmesi ve sağlıklı bir müzakere ortamının oluşması sağlanmalıdır. Savaşı başlatmak kolay, bitirmek zordur. Şartlar ne olursa olsun,  barış için diplomatik kanallar sonuna kadar zorlanmalıdır. Bütün İslam dünyası temsilcilerinin yer aldığı geniş katılımlı bir Suriye barış konferansı tertip edilmelidir. D-8 kuruluş amacı ve yapısı itibariyle bu konuda uygun bir zemin olarak değerlendirilmelidir. Biz Saadet Partisi olarak, Milli Görüşün İslam ülkeleri nezdinde sahip olduğu birikim, tecrübe ve etkinliğini harekete geçirmeye, bu yönde atılacak her türlü olumlu adımı desteklemeye hazırız. Bu uyarılarımızı yeni hükümete bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyor, inandığımız gerçekleri tarihi bir sorumluluk olarak aziz milletimize arz ediyoruz. Şüphesiz ki güç ve kudret sahibi yalnız ve yalnız Cenab-ı Allah’dır. Allah (CC) ülkemizin, milletimizin ve İslam Âleminin yardımcısı olsun” şeklinde konuştu.