2 yaş ile birlikte (bazen daha öncesinde) çocuklar artık anne karnından bağımsız bir dünyada yaşadıklarını iyice fark etmeye başlarlar. Tam da bu dönem anneden ayrışmaya başladıkları dönemdir.
Adeta “ben de hayatın parçasıyım kabul edin” haykırışları başlar. Kendilerini ispatlamaya çalışırlar artık. Her davranışlarının ebeveynlerinde bir etki bıraktığını görmek, yanıt almak onlar için müthiş bir deneyimdir. Bu yanıtların olumlu ya da olumsuz olması da çoğu zaman pek de önemli değildir onlar için. Bundandır ki “gözümün içine baka baka yapıyor” diye anlatılan halleri aslında “aaa ben de bir takım hareketlerimle annemi etki altına alabiliyorum” şaşkınlığıdır:)
Bu farkındalık bebelerde başladığı andan itibaren üstünlük mücadelesine girebilirler. Bu da dirençli ağlamalara, çekişmelere sebep olabilir. Ebeveynlerin ise dikkat etmesi gereken çocuğun dirençli ağlayışları ;
1) Duygusal ihtiyaçtan mi kaynaklı?
2) Şuan bir iktidar mücadelesi içinde mi?
Bu ikisini gözlemlemek.
Duygusal gereksinimleri (açlık, uyku, öz bakım, sarılma/temas, özlem vs.) anında geciktirmeden giderilmeli ve çocuğun sakinleşmesi muhakkak sağlanmalı. (Aradaki güvenin sarsılmaması için önemli)
İktidar mücadelesi içinde ise çocuk (ben illa ki babamın ayakkabısını giyeceğim kendi ayakkabımı giymeyeceğim; benim çatalımın rengi mor olsun ben bu çataldan yemem; ben abimin kalemini alacağım kendi kalemimi değil gibi gibi “BEN” savaşları) o zaman da son derece kararlı, net/asla kızgın olmayan bir tutumla karşısında durmak lazım. Sakin ve kararlıca : “Üzgünüm evimizde mor çatal yok. Bunun için ağlıyorsun. Öfkelisin. Öfken geçinceye kadar doyasıya ağlayabilirsin. Buradayım, yanındayım. Ağlaman geçip rahatlayınca sarılalım” diyebiliriz.
Eğitimci Tülay Bilici
3 Haziran 2024