Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizi, ruhunu 12 Eylül vesayetçilerinin üflediği darbe mahsulü mevcut anayasadan kurtarma irademiz bakidir. İmkan bulduğumuzda ülkemizi sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya mutlaka kavuşturacağız.” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen, Danıştay’ın 154. Kuruluş Yıl Dönümü Töreni’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin en köklü kurumlarından olan Danıştay’ın 154. kuruluş yıl dönümünü tebrik etti.
İdari Yargı Günü’nde, Şurayı Devlet’ten bugüne Danıştay’da görev yapan tüm hakimleri ve personeli şükranla anan Erdoğan, yönetimin yargı yoluyla denetlenmesi görevini üstlenen Danıştay’ın, devletle vatandaş arasındaki ihtilafların hukuk marifetiyle çözümünü sağladığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay’ın ifa ettiği bu kritik vazifenin hukuk devleti ilkesinin gerçek manada ve tüm unsurlarıyla hayata geçmesi manasına geldiğini belirtti.
Verdiği kararlarla alt derece mahkemelerine yol gösteren Danıştay’ın, her kademede hukukun, Anayasaya ve yasalara uygun şekilde işlemesini temin ettiğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milletimizin 16 Nisan 2017’deki halk oylamasıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişi onayladığı Anayasa değişikliğinde, yargının bağımsızlığı ilkesi, tarafsızlığıyla tahkim edilmişti. Böylece millet adına karar vererek hakemlik görevini üstlenen yargı, güçler ayrılığında hak ettiği yeri tam manasıyla almış oldu. Elbet bu noktaya bir anda ve durduk yere gelinmemiştir. Cumhuriyet tarihi, maalesef yargının darbeciler ve vesayet güçleri lehine taraf olduğu Yassıada yargılamalarından 28 Şubat brifinglerine kadar pek çok kötü örneklerle doludur.”
Erdoğan, millet adına karar veren yargı kurumunun, her kademesiyle bu onurlu sorumluluğu özellikle kendine yakışır konumda olmasını sağlamak için gayret gösterdiklerini vurguladı.
Dünyanın her yerinde siyasetin, tabiatı icabı etki alanını genişletmek istediğini, bunun için sürekli sınırları zorladığını anımsatan Erdoğan, “Siyasetin etki alanını genişletme çabalarına yargı alanı da dahildir. Hatta en başlarda gelir. Sanmayın ki bu sorun, Türkiye’ye mahsustur. Amerika’sından Avrupa’sına her yerde aynı çekişme yaşanmıştır, halen de yaşanmaktadır.” diye konuştu.
Türkiye’nin ve vatandaşların çeşitli meselelerini takip ederken, hukuk adına dünyanın nerelerinde ne yüz kızartıcı, utanç verici durumlarla karşılaştıklarını bildiklerini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu ülkede hiçbir savcının, hiçbir hakimin, hiçbir yargı mensubunun hukukla bağdaşmayan herhangi bir yaklaşımla karşıma gelmesini, taleplerimi hukuk dışında bir süzgeçte değerlendirmesini doğrusu istemem. Ama aynı zamanda yargı mensuplarının bu hukukçu duruşunu bilaistisna herkesin karşısında ve her şartta sergilemesini de beklerim. Darbelere kılıf uyduran, vesayete koltuk değnekliği yapan gizli, açık hukuk dışı örgütlerin arka bahçesi haline dönüşen, menfaat hesaplarının aleti olan bir yargı, millet adına karar veremez.
Daha yakın tarihte FETÖ ihanet çetesinin yargı içindeki dehşet verici yapılanmasına hep birlikte şahit olduk. FETÖ belasının ülkenin başına bu derece musallat olmasında yargıya çöreklenen yapının, örgütün emniyet ve ordu içindeki mensuplarıyla birlikte çok önemli misyon üstlendiğini biliyoruz. Hamdolsun ülkesine, milletine, adalete bağlı savcılar ve hakimler kendi işlerinden başlayarak Türkiye’nin FETÖ tehdidinden hukuk yoluyla kurtulmasına da öncülük ettiler. Bu tarihi mücadelede görev alan tüm yargı mensuplarına bir kez daha şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Halen süren davalarda da bu hassasiyetlerin en üst seviyede gözetildiğine inanıyorum.
Anayasaya dercedilmesini sağladığımız yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesiyle inşallah artık böyle tehditlerle karşılaşmayacağımızı ümit ediyorum. Yargı mensupları olarak sizlerin hukuk devleti ilkesi çerçevesinde verdiğiniz ve vereceğiniz her mücadelenizde yanınızda yer alacağımızdan şüpheniz olmasın.”
Hukuk devleti ilkesinin, demokrasinin olmazsa olmaz şartı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Geçmişte hukuka aykırı pek çok tarize, tacize, cezaya muhatap olmuş bir siyasetçi olarak ülke yönetimine geldiğim günden beri Türkiye’nin hukuk devleti niteliğini güçlendirmenin mücadelesini veriyorum.” sözlerini sarf etti.
Yaptıkları reformlarla anayasadan yasalara, idari uygulamalardan uluslararası sözleşmelere kadar geniş bir alanda hukuk devletini tahkim ettiklerini vurgulayan Erdoğan, aslında Türkiye’yi yeni, tamamen demokratik yaklaşımla ve yalın dille yazılmış yeni bir anayasaya kavuşturmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bünyesinde defalarca teşebbüste bulunduklarını belirtti.
Hatta bunun için Meclis’te tüm partilerin eşit üye katılımıyla bir komisyon kurulmasına öncülük ettiklerini dile getiren Erdoğan, şu ifadelere yer verdi:
“Maalesef bu teşebbüsümüz, muhalefet partilerinin süreci tıkayan, uzlaşmaz tavrı sebebiyle akamete uğradı. Geçtiğimiz yıl yeni bir anayasa için tekrar harekete geçtik. Kendi hazırlıklarımızı yürütürken muhalefet cenahından da ortaya en azından bir metin teklifi koymasını bekledik. Aradan geçen bunca zamana rağmen önümüze, üzerinde konuşabileceğimiz herhangi bir metin gelmedi. Biz de kendi hazırlığımızı beklemeye almak mecburiyetinde kaldık. Ancak milletimizi, ruhunu 12 Eylül vesayetçilerinin üflediği darbe mahsulü mevcut anayasadan kurtarma irademiz bakidir. İmkan bulduğumuzda, ülkemizi sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir Anayasaya mutlaka kavuşturacağız.”
Bu süreçte Anayasada pek çok değişiklikler de yapıldığını aktaran Erdoğan, Anayasa’nın 134 hükmünün geçen 20 yıl boyunca değiştiğini dile getirdi.
Erdoğan, bunların bir kısmının uluslararası sözleşmelere uyum amaçlı iken bir kısmının da Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve daha sonrasında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş gibi oldukça kapsamlı değişiklikler olduğunu hatırlattı.
Sadece anayasayla sınırlı kalmadıklarını, ülkedeki temel kanunların neredeyse tamamını hem çağın gereklerine uygun hale getirecek hem de demokrasi ve özgürlük alanlarını genişletecek şekilde yenilediklerini belirten Erdoğan, şunları paylaştı:
“Ayrıcalıklı usule sahip devlet güvenlik mahkemelerini ve özel yetkili savcılık uygulamalarını bildiğiniz gibi kaldırdık. Yargıda ikiliğe yol açan askeri mahkemeleri ve üst derece organlarını lağvederek sistemin bütünlüğünü sağladık. İlk derece mahkemeleriyle yüksek mahkemeler arasına istinafı koyarak hem dosya yükünü azalttık hem de kararların daha hızlı ve sağlıklı çıkmasını temin ettik. Bilgi edinme hakkıyla, Kişisel Verileri Koruma Kurumuyla, İnsan Hakları Eşitlik Kurumuyla, Kamu Denetçiliğiyle vatandaşlarımızın devlet karşısında haklarını daha güçlü şekilde savunabilmesini sağlayacak mekanizmaları da oluşturduk. Kamu görevlilerine verilen cezaların tamamına yargı yolunu açtık. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, şehit yakınları, gaziler gibi bütün bu kesimlere yönelik pozitif ayrımcılık yapılmasını kural haline getirdik.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, temel hak ve özgürlüklerin korunmasında önemli bir imkan olan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru sistemini kurduklarını anımsattı.
Anayasa ve kanunun değişmesinin ne Türkiye’ye mahsus olduğuna ne de olumsuz karşılanması gereken bir durum olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
“Hayatın akışı içinde ihtiyaç duyulan her konuda ve her vakit bu tür değişikliklerin yapılması gayet tabiidir. Önemli olan bu sürecin milli iradenin üstünlüğü esasına göre, demokrasinin kuralları çerçevesinde usulünce ve toplum tarafından benimsenerek yürütülmesidir. İşte bunun için geçtiğimiz yıl açıkladığımız yeni anayasa hazırlığımızı Meclis’te gereken çoğunluğu sağlasa bile halk oyuna sunacağımızı ifade etmiştik. Yeni kanunlar çıkartılması ve mevcut kanunların değiştirilmesi Meclis’in asli yasama görevidir. Yargı kurumlarımız da kararları ve içtihatlarıyla kanunların ve diğer mevzuatın güncellenmesine katkıda bulunmaktadır.”
Erdoğan, kanunların doğruluğu kadar kanun uygulayıcıların niteliğinin de adaletin tecellisinde hayati öneme sahip olduğunu vurguladı.
Bu anlayışla yargı teşkilatının insan gücü kalitesini ve donanımını artırmak için bilindiği üzere hakim ve savcı yardımcılığı sistemini getirdiklerini hatırlatan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Yargının tüm kademelerinde toplamda 3 yıl süreyle yardımcı sıfatıyla görev yapacak hakim ve savcılarımız böylece sisteme bütünüyle hakim olacaktır. Bir anlamda ahilik geleneğimizin temelini oluşturan usta-çırak sistemini yargıya da taşıyoruz. Bu yeni sistemi çok yakında fiilen başlatıyoruz. İnşallah, önümüzdeki dönemde devletin başı ve yürütmenin temsilcisi olan Cumhurbaşkanı ile milli iradenin temsilcisi Meclisimizle ve millet adına karar veren yargımızla ülkemizi her alanda daha ileriye götürmeyi sürdüreceğiz. Danıştayımızın da bu çerçevede üstlendiği hayati fonksiyonla Türkiye’nin demokratikleşmesine, büyümesine, gelişmesine katkıda bulunmaya devam edeceğine inanıyorum.”
Erdoğan, İdari Yargı Günü ve Danıştay’ın 154. kuruluş yıl dönümünü tebrik ederek, katılımcılara sevgi ve saygılarını sundu.
Danıştay Başkanı Zeki Yiğit’in açılış konuşmasını yaptığı törende, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Sayıştay Başkanı Metin Yener, milletvekilleri ve çok sayıda davetli yer aldı.