Doç. Dr. Yasemin Tütüncü, toplumda görülme sıklığı yüzde 2 civarında olan haşhimoto tiroididinin, tiroid bezinin çalışma fonksiyonunun tamamen bozulmasıyla ortaya çıkabildiğini belirterek, “Genetik geçişli olabilen hastalık, en çok kadınlarda görülmekle birlikte stres, enfeksiyon, aşırı iyot maruziyeti gibi çevresel faktörler de neden olabilmektedir” dedi.
Hisar Intercontinental Hospital Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü Doç. Dr. Yasemin Tütüncü, hashimoto hastalığı ile ilgili detaylı bilgi verdi. Hashimoto tiroiditi otoimmün bir hastalık olduğunu belirten Tütüncü, “Yani vücudun kendi bağışıklık hücrelerinin tiroid dokusunu yabancı bir doku olarak algılayıp yok etmeye çalışması sonucu ortaya çıkar. Bu durumu tetikleyen nedenler tam olarak bilinmemekle birlikte genetik ve stres, enfeksiyon, aşırı iyot maruziyeti gibi çevresel faktörler neden olabilmektedir. Vücut kendi tiroid dokusuna karşı antiTPO ve anti TG denilen antikorlar üreterek tiroid hücrelerini yıkmaya başlar. Zamanla tiroid dokusunda tiroid hormonu üretecek hücre kalmadığı için hipotiroidi denilen dolaşımda tiroid hormon azlığı-yokluğu durumu ortaya çıkar. Bu nedenle tiroid bezi zaman içerisinde normalden daha küçük bir hal alır” şeklinde konuştu.
Ailede görülen hashimoto hastalığı genetik geçişli olabileceğinin altını çizen Tütüncü, “Hastalık genetik geçişli olabilir ve aile bireylerinden birinde hashimoto hastalığı tespit edilmiş ise ailenin diğer fertlerinde ve çocuklarında da bu hastalık ortaya çıkabilir. Bu nedenle antitpo ve antitg yüksekliği sapatanan bireylerde diğer aile fertleri de (anne, kardeş, hala, teyze gibi) mutlaka taranmalıdır” dedi.
Hashimoto hastalığı olan hastalarda diğer otoimmün hastalıkların da görülebileceğini kaydeden Doç. Dr. Yasemin Tütüncü, bu hastalıkları şöyle sıraladı: “Graves hastalığı, tip 1 diabetes mellitus, addison hastalığı (böbreküstü bezinin yetmezliği), testis veya over yetmezliği, hipoparatiroidi (paratiroid bezin yetmezliği), vitiligo, romatoid artirit, pernisiyöz anem, myastenia graves, down sendromu, turner sendromu ve klinifertel sendromu”.
Hastalığın belirtileri
Hastalığın ileri evrelerinde halsizlikle birlikte kas ve eklem ağrıları ortaya çıkabildiğini kaydeden Tütüncü, hastalığın belirtileri ile ilgili şiunları söyledi: “Genellikle belirtilerinde hastaların herhangi bir yakınması yoktur. Hastalık ağrısızdır ve hasta guatr çok büyümediği sürece varlığından habersizdir. Hastalık ilerledikçe halsizlik yorgunluk, uyku hali, saç dökülmesi, kabızlık, üşüme, kas ağrıları eklem ağrıları gibi hipotiroidi bulguları ortaya çıkabilmektedir. Bu belirtilerle birlikte unutkanlık, ses kabalaşması, dilde büyüme, tat ve koku almada azalma, ellerde yüzde şişme ve nabızda yavaşlama gibi daha ciddi semptomlar ortaya çıkarabilmektedir. En sık tespit edilen bulgu kanda anti TPO ve anti TG yüksekliğidir. Anti TPO hastaların yüzde 95 de pozitiftir. Hastaların yüzde 80 de başlangıçta serum TSH, serbest T4 ve serbest T3 değerleri normaldir. Ancak tiroid doku yıkımı devam ettiği için zamanla kandaki tiroid hormonları azalacaktır. Serum TSH değerleri yüksek ve serbest T4 ve serbest T3 değerleri düşük tespit edilebilir. Bu nedenle hastalar 6 aylık aralar ile takip edilmelidir”.
Hastanın durumuna göre ilaç tedavisi belirlendiğini bildiren Tütüncü, “Hashimoto hastalığı tiroid hormon yetersizliğine sebep olmuş ise tedavisi eksik olan tiroid hormonlarının yerine konulmasıdır. İlaç tedavisine başlandıktan 6 hafta sonra kontrol muayenesi gerekmektedir. İlaç dozu hastaya göre ayarlandıktan sonra 3-6 aylık takipler ile kontrol edilmelidir. Tedavi genellikle ömür boyu devam etmelidir. Tedavi sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ilacın sabah aç karına alınmasıdır. İlaç alındıktan en az 1 saat sonra yemek yenmelidir. İlacın ışık görmemesine ve buzdolabında saklanılmamasına özen gösterilmelidir. Diğer ilaçlar ile birlikte alınırken dikkatli olunmalıdır. Özellikle demir, kalsiyum, mide koruyucu ilaçlar ve antiasitler levotiroksinin emilimini azaltabileceğinden birlikte kesinlikle alınmamalıdır. Her iki ilaç arasında en az 4 saat olmalıdır” şeklinde konuştu.
Eğer gebelik planlanıyorsa
Tiroid hormonu tedavisi eksik olan hormonun yerine konulması olduğu için herhangi bir yan etkisi olmadığını kaydeden Tütüncü, ancak ilaç düzeyinin eksik olması durumunda halsizlik yorgunluk uyku hali ya da fazla çarpıntı, terleme, sinirlilik olmasına bağlı etkiler ortaya çıkabildiğini, uzun süre fazla dozda tiroid hormonu kullanımı osteoporoza neden olabildiğini açıkladı. Ancak kesinlikle tiroid hormonları kesilmemesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Yasemin Tütüncü, sözlerini şöyle tamamladı: “Haşhimoto tiroiditi olan kadın hastaların gebelik planladıklarında mutlaka doktorlarına başvurmaları gerekmektedir. İlaçlarını almaya devam etmeleri hatta yüzde 30 doz artırmaları gerekmektedir. Gebelik planlandığında ve gebelik sırasında TSH 2,5IU/ml altında tutulması hedeflenmelidir. Gebelik süresince hastalar her ay kontrole gitmelidirler”.