Prof. Dr. Aybeke, AA muhabirine, fosil yakıtların kullanılmasının atmosfere yoğun karbon salımına neden olduğunu ifade etti.
Sera gazı etkisiyle küresel ısınmanın tetiklendiğini, bu durumun küresel iklim değişikliğine neden olduğunu belirten Aybeke, “Bununla beraber sıcaklıklar artıyor ve kuraklık etkisi meydana geliyor. Sonuçta maalesef bir çölleşmeye doğru gidiliyor. Küresel iklim değişikliğinin en büyük nedeni insanların fosil yakıtları yoğun ve dengesiz bir şekilde kullanmasıdır.” dedi.
Aybeke, insanların ve hayvanların yaşamlarını sürdürebilmesi için vazgeçilmez olan besin zincirinin temelinde bitkilerin bulunduğuna işaret etti.
İklim değişikliği ve kuraklığın bitkileri olumsuz etkilediğini vurgulayan Aybeke, hava olaylarındaki dengesizliklerin bitkilerin hem nitelik hem de nicelik değerlerini bozduğunu dile getirdi.
İklim değişikliğinin bitkilerin hücre yapılarının değişmesine neden olduğunu anlatan Aybeke, şöyle devam etti:
“Kuraklık bitkilerde özellikle tohum veriminin ve tohum içindeki protein değerlerinin farklılaşmasına neden olmaktadır. Kuraklığın, bitkilerin hücre yapılarındaki DNA bozukluklarına, hücre yapılarındaki bozukluklara ve proteinlerdeki bağ bozulmalarına kadar oldukça kötü etkileri vardır. Bir diğer önemli etkiyse bitkilerde görülen boy kısalığıdır. Tarım bitkilerinde özellikle boyda kısalma görülüyor. Örneğin buğdayı ele alırsak, buğday boyundaki kısalma sap ve saman veriminde düşmelere neden olmaktadır. Dolayısıyla daha kısa boylu hızlıca tohuma geçmeye yönelik farklı bir yaşam döngüsünü bitkilerde görmekteyiz.”
Prof. Dr. Aybeke, kuraklık ve iklim değişikliğinin bitkilerde strese neden olduğunu ifade etti.
Stres ortamına bağlı olarak bitkilerin yapılarının bozulduğuna dikkati çeken Aybeke, şunları kaydetti:
“Bitkilerin yayılışı, hangi alanlarda dağılacağını ve metabolizmasını etkiler. Kuraklık ve sıcaklık bitkiler için bir stres faktörüdür. İnsanlar nasıl ki yaz aylarında sıcak havada zorlanıyorsa aynı şekilde bitkiler de sıcak ve kurak dönemde stres metabolizmasına geçmektedir. Aşırı miktarda elektrolit dengeleri değişmektedir. Ozmolit (bitkilerin su stresiyle karlılaştıklarında hücre turgor dengesini aynı seviyede tutmaya çalışırken ürettikleri çözünür maddeler) denilen özel kimyasal bileşikler üretiyorlar, hormonal dengeleri bozuluyor ve farklı hormonlar üretiyorlar. En nihayetinde bir şeyler üretip tohum veriyorlar ancak bunu stres altında gerçekleştirdikleri için normal koşullara göre daha düşük kalitede ve düşük verimli tohum üretimi gerçekleşmiş oluyor. Bunun en büyük sebebi stres koşullarında olmalarıdır.”