İnegöl Ahıska Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği tarafından düzenlenen program ile Ahıska Sürgünü’nün 73’ncü yılında, sürgün sırasında hayatını kaybedenler anıldı.
İnegöl Belediyesi tarafından, Ahıska Türklerinin yoğunlukla yaşadığı Alanyurt Fatih Mahallesinde yaptırılan “Ahıska Sürgünü Anıtı ve Parkı”nda düzenlenen programda İshakpaşa Cami İmamı Mehmet Nuri Memiş tarafından yapılan duanın ardından konuşma yapan İnegöl Ahıska Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Mehmet Taş, “Biz Ahıskalıların tarihinde en önemli yeri olan, dünya tarihine kara leke olarak geçen, yüreklere kanla yazılan kara günümüz, matem günümüzdür. Facialarımızın, acılarımızın, dert ve çilelerimizin başlangıcı, bitmek, tükenmek bilmeyen gurbet yolları, soykırımı içeren zulüm dolu sonu gelmeyen bir yolculuğun başlangıcı. Figan feryatların arşa ulaştığı ama kimsenin görmediği, duymadığı, dünyanın kör ve sağır olduğu bir gündür bu gün. Çocukların yetim, anaların dul, aşıkların vuslata hasret kaldığı gündür bu gün. Hain devletin kendi tebaasına ihanet ettiği, şehit gazilerin sırtından vurulduğu, arzu hayallerin öldüğü, parlak geleceğin karardığı gündür bugün. Vicdanların köreldiği, acıma duygularının öldüğü, Mazlum ve masumlara karşı kin ve nefretin hortladığı, cansız bedenlerin vagonlardan ıssız çöllere gaddarca atılan gündür bugün. Bayramların yasa döndüğü, kavim kardeşin birbirlerine hasret kaldığı, mezarların ziyaretten kesildiği gündür bu gün. Ata vatanımızın bağrında yatan atalarımızın mezarlarında kemiklerinin sızladığı gündür bugün. 1944 yılında Stalin bir emir veriyor. İki saat içinde Ahıska Türklerini tren vagonlarına bindiriyorlar. Nereye gittiklerini, ne olacaklarını hiç biri bilmeden, gidecekleri yere kadar vagonlardan indirilmeden uzun çok uzun bir yolculukla, orta Asya’ya sürülüyorlar. Nerelere gidiyorlar derseniz: Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan Allah insanı evinden barkından etmesin. Bir şekilde bir tayin ya da başka bir şehirde isteyerek ya da istemeyerek ama tüm özgür haklarınız elinizde olduğu halde gittiğinizde tokat yemiş gibi oluyoruz değil mi ? Eskilerimizi evimizi, bakkalımızı sokağımızı komşularımızı özlüyoruz ki bu bizim tercihimiz! Yeni bir hayat diye gitmişiz. İstediğimiz zaman dönebiliriz… Ya onlar..! Sürgüne, soykırıma maruz kalanlar..! Nereye gittiklerini bilmiyorlar. Hatta gidip gidemeyeceklerini bile bilmiyorlar. Başlarına ne gelecek! Çocukları nerede? Anne babaları nerede ne olacak? Bilmiyorlar. Yol uzundu. Çok zordu. Çok soğuktu. Yolda insanlar bu kadar ağır şartları kaldıramıyorlardı. Ne oluyordu peki. Hastalara bakılıyor muydu? Çocuklara, yaşlılara farklı mı davranıyorlardı? Hayır. Onun içindir ki binlerce insan yollarda öldü. İçimiz ağladı değil mi? İçi ağlar mı insanın… Ağlar nasıl ağlamasın. Yüreğimiz yanıyorsa ağlar” şeklinde konuştu.
TEK KRİTERİMİZ AHISKA!
6 yıldır dernek yönetimde olduklarını ifade eden Taş, “Altı yıl içinde birçok arkadaşlarımızla çalıştım. Sizlere hizmet etmeye, gerek sorunlarımız için gerekse sosyal ve kültürel etkinlikler yapmaya çalıştık. Bugüne kadar yönetim kurulunda görev yaptığımız tüm arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ediyorum. Ben inanıyorum ki başta vatandaşlık olmak üzere çözülen tüm sorunlarımızda katkılarımız vardır. Fakat bunlar görülmeyip de özellikle şahsıma yönelik eleştiri kılıfı altında hakaretler beni fazlasıyla üzmüştür. Son olarak Kazakistan’a DATUB kurultayına katılmam başta sahte birlikçiler olmak üzere bir çok kişiler hakaret yağmuruna tuttular. Kazakistan’a niçin gittim; Yanlış olan başta tüzükteki 1944 yanlışlığın’ düzeltilmesini anlatmaktı. Ve yaptığımız görüşmeler neticesinde de düzeltildi. Bizler bu güne kadar sadece yapılan yanlış uygulamaları eleştirdik. Düzeltilmesi için bir ve beraber olmamız için mücadele ettik, fakat maalesef hep yalnız kaldık. Hepimiz biliyoruz ki bizim, bir millet olarak, birlik olmaktan başka çaremiz yok. Eğer birlik olup aynı kafa ve bedenle hareket etmeyi başarırsak bizim için Vatan olarak bir tek Türkiye veya Ahıska değil, şimdiki bulunduğumuz her memleket bizler için yaşamımızı sürdürebilecek Vatanımız kadar rahat yurt olacaktır. Eğer aksine birlik olamazsak, çok şeyi kaybeden ve ikinci sınıf muameleden asla kurtulamayan bizler olacağız. Kimin nerede ikamet etmesi önemli değil, ne iş yaptığı da önemli değil, bizleri bağlayan ve birbirimize sahip çıkmamız için yeterli olan tek kriterimiz Ahıska! olmamız olmalıdır. İçimizde bulunan sahtekar ve bozguncuları toplum dışına çıkartarak genel temizlik yapmalıyız. Eski değerlerimize sahip çıkmalıyız. Yaşam sloganımız; Hepimiz biriz hepimiz s olmalıdır. Bizler ancak böyle düşünürsek ve çocuklarımızı bu birlik ve beraberlik ruhunda terbiyelersek aklımız alamadığı kadar güçlü bir toplum olabiliriz, hedef olmuştur. İnsanları bir araya toparlayan ise her zaman olduğu gibi bir ideoloji ve Tarihte iz bırakmış olan toplum ve kahramanlardan kimi alırsanız alın onların kendi ve milleti için seçtikleri bir hedef veya şimdiki dilde izah edersek ideolojisi olmuştur. “ ifadelerini kullandı.
İSTİFA ETTİ
6 yıldan beridir Ahıskalıların haklarının kazandırılması için mücadele ettiğini hatırlatan Taş, konuşmasının sonunda bugün itibariyle görevi bıraktığını duyurdu.
11 yaşında sürgüne maruz kalan Ahıska Türkü Bahadır Vatan, sürgünü anlatırken gözyaşlarına boğuldu.
BİR VE BERABER OLMALIYIZ
Belediye Başkanı Alper Taban ise, “Yöneticilik fedakarlık istenen. Hani bir söz vardır meyve veren ağaç taşlanır. Başkanımın güçlü bir alkışın ardından istifa kararını yeniden gözden geçireceğini düşünüyorum. Çalışan insana destek çıkmak, sahip çıkmak gerekir. Beraberinde Ahıska insanı tarih boyunca zulme uğradı. Ama sadece Ahıska Türkleri mi yaşadı, hayır. Ortak paydamız dinimiz. Ancak ne hikmetse dünyada yaşanan sorunların büyük çoğunluğu Müslüman coğrafyasında. Bizim ihtiyacımız olan birlik ve beraberlik. Birileri fitne sokacak. Ayrıştırmaya çalıştılar. Bunların farkında olmak durumundayız. Bize düşen bir ve beraber olabilmek. 15 Temmuz’u hep birlikte yaşadık. Bu sürgünler bitmeyecek. Eğer biz bir ve beraber olduğumuz zaman dünyaya umut olmaya devam edeceğiz.” Dedi.
DALGALANAN AL BAYRAĞA SAHİP ÇIKMAK
Kaymakam Ali Akça’da, “Vatanın ne kadar önemli olduğunu sizlerin büyükleri yaşayarak öğrendiler. Bizler bu gün bile o kavramların ne kadar kıymetli olduğunu duyuyoruz. Vatana sahip çıkmak, üzerimizde dalgalanan al bayrağa sahip çıkmak ve bu asil milletin bir ferdi olmaktan mutluluk duymak, bütün bunların yönetimsel ifadesi olan devleti sahiplenmek hepimizin boynunun borcudur. Yaşadığınız zulümden sonra dünyanın dört bir yanına dağıldınız ama vatanınız Türkiye’yi hiçbir zaman unutmadınız. İnegöl, Bursa, vatanın bir çok yeri sizlere limanlar oldu. Gönlü temiz insanlar olarak tanıdım sizleri. İnegöl’ün tüm unsurları gibi gerçekten İnegöl’e değer katıyorsunuz. Vatandaşlık kazanımına yönelik olarak hükümetimiz çalışmalar yaptı. İnşallah vatandaşlık ile alakalı çok değerli çalışmalar yapılıyor. İnşallah çalışmalar olumlu sonuçta neticelenecek. Bizler bu çalışmaları yaparken dernek başkanımız vardı. İnanın tüm sorunlarınızı bizlere gelip anlatıyordu. Çözüme yönelik çalışmalar yaptık. Şimdi bu gün diyor ki ben istifa ediyorum, öyle yama yok. Hesabını veremeyeceğin bir şey yaparsan, Ahıskalılar senden bunu sorduklarında o zaman istifan kabul olur” dedi.
Konuşmaların ardından katılanlara helva ikram edildi.