İnegöl Belediyesi’nin düzenlediği “Çocuk ve Ekran” konulu seminerde konuşan Pedagog Mehmet Teber, RTÜK’ün yaptığı bir araştırmaya göre; çocukların 1 yılda ekran başında geçirdikleri sürenin okulda geçirdikleri süreden daha fazla olduğunu ifade ederek, “Çocuklarımızı biz değil, maalesef ekranlar yetiştiriyor” dedi.
İnegöl Belediyesi, Şubat ayı kültür sanat etkinlikleri kapsamında düzenlediği “Çocuk ve Ekran” konulu seminerde, Pedagog Mehmet Teber’i İnegöllülerle buluşturdu. Belediye Başkan Yardımcısı Alper Taban’ın da katıldığı seminere ailelerin ilgisi yoğun oldu. 1 buçuk saat süren seminerde Pedagog Mehmet Teber, ailelere çocukların ekran bağımlılığı ve bu bağımlılıkların doğuracağı sorunlar hakkında bilgiler vererek çözüm yollarını paylaştı. Teberi ebeveynlere özellikle kendi ekran bağımlılıklarından da kurtulmalarını önerirken, günümüzde ekran bağımlılığı ile ilgili yapılan araştırmalara ilişkin verileri de paylaştı.
ÖNCE KENDİ BAĞIMLILIĞINIZDAN KURTULUN
Pazartesi akşamı saat 20.00’da Müze Konferans Salonunda düzenlenen seminerde konuşan Pedagog Mehmet Teber, ailelere öncelikle kendilerinin ekran bağımlılığından kurtulmalarını tavsiye etti. Çocukların anne babalarını rol model aldıklarına dikkat çeken Teber, çocukların yanında ekranla olan ilginin kısıtlanmasını, çocuk geldiğinde ekranın çevrilerek ona kendisinin daha önemli olduğunun hissettirilmesi gerektiğini vurguladı.
EKRANSIZ GÜNLER, EKRANSIZ SAATLER…
Kendisinin ekran bağımlılığının önüne geçebilmek için zaman zaman ekran orucu tuttuğunu ifade eden Mehmet Teber, “Biz yetişkinlerde de ekran bağımlılığı tehdit edici seviyede. Bazen kendimizi kaptırabiliyoruz. Ben bunu fark ettiğimden beri bir teknik uygulamaya başladım. Yaz aylarında ekran orucu tutuyorum. Nasıl ki ramazan ayında oruç tutarken nefsimize hakim oluyorsak, ekran bağımlılığı için de bunu yapmalıyız. Ekran tüm benliğimizle bizi esir alıyor. O yüzden yazın belli sureler ekranla arama mesafe koyuyorum. Sizler de bunu evde ekransız günler, ekransız saatler şeklinde uygulamalısınız. Kendimiz bir duruş koymalıyız ki çocuğumuz da bizden böyle görsün. Yoksa yaptığımızla söylediğimiz çelişir hale gelir. Aslında iş ilk olarak bizde bitiyor” dedi.
EN İDEAL PROGRAMLAR BİLE ÇOCUĞU OLUMSUZ ETKİLİYOR
Ekranın bir çocuk için çok büyük zarar oluşturduğuna dikkat çeken Teber, en geliştirici, en ideal programların dahi çocuğu olumsuz etkilediğinin altını çizdi. Teber, ekranın zararları ve ailelere önerini sıraladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: “En önemli dezavantajı, çocuğun hareketini kısıtlaması. Çocuk hareket etmeli. Ama ekran karşısına geçen çocuk saatlerce hareketsiz şekilde adeta esir oluyor. İkinci bir kötü etkisi de çocuğun elinden oyunu alması. Dışarıda oynanan oyunlar çocukların ruh gelişimine çok iyi geliyor. Hayal kurma yeteneklerini geliştiriyor. Çocuğun hayal kurması gerekir, ama ekranlar bunu elinden alıyor. Günümüz çocuklarında çok büyük sıkıntı var. Çünkü hareket edemiyorlar ve hayat kuramıyorlar. Çocuk az hareket ettiği için beden gelişimi zayıflıyor ve sonucunda erken yaşta vücut bozuklukları, obezite gibi rahatsızlıklar baş göstermeye başlıyor.”
80 YILDA BİR GÖRMESİ GEREKEN SAHNELERİ GÜNDE 80 KEZ GÖRÜYOR
Mehmet Teber, şuanda televizyonlarda yayınlanan hiçbir programın çocuklar için tavsiye edilebilecek seviyede olmadığını da dile getirdi. Teber, “Çocuklara tavsiye edebileceğimiz bir TV programı yok. Hepsinde bir kusur var. Çünkü üreticilerin amacı eğitmek değil ticari kaygı. İçerikte bol bol şiddet var. Oyunlar tamamen öldürme üzerine kurulu. Bir insan televizyon olmasa hayatı boyunca kaç kez öldürme sahnesi görebilir. Normalde 80 yılda bir kez görebilirsin. Ruh sağlığı bunu kaldırabilir. Çocuk çok fazla şiddete maruz kaldığından buna eğilim gösteriyor ve şiddetle büyüyor. Oyunlar da böyle diziler de böyle. Çocuk 80 yılda bir karşılaşacağı bir şeyle günde 80 defa karşılaşınca normal olabilir mi? Şiddeti çözüm olarak görmeye başlıyor. Şiddet tohumları ekiliyor. Çizgi filmler erkekler için şiddeti, kız çocukları için de aşk, alışveriş, bozuk yaşam kültürünü içeriyor. Bunlar daha çocuk. Aşkla ne işleri var. Sonra 1’inci sınıfa giden çocuklar aşık oluyor. Bunlar televizyon ve oyunlarla zihinlerde normalleştiriliyor” diye konuştu.
ÇOCUKLARI BİZ DEĞİL EKRANLAR YETİŞTİRİYOR
Mehmet Teber, RTÜK’ün (Radyo Televizyon Üst Kurulu) yaptığı bir araştırmaya ilişkin sonuçları da salondaki ebeveynlerle paylaştı. Teber, bu araştırmaya göre Türkiye’de bir çocuğun 1 yılda ekran başında geçirdiği sürenin okulda geçirdiği süreden daha fazla olduğuna dikkat çekerek “Çocuklarımızı biz değil, maalesef ekranlar yetiştiriyor” dedi.
İNTERNETİN SUNDUĞU SINIRSIZLIK ÇOCUKLARIN DÜNYASINI MAHVEDİYOR
Sunumuna ekranların insanoğlunun hayatına nasıl girdiğini anlatarak başlayan Mehmet Teber, televizyonla başlayan ekran serüveninin bilgisayarla devam ettiğini, ardından cep telefonlarının ortaya çıktığını ve gelinen noktada bilgisayar işlevi gören telefon ve tabletlerin artık çocukların tek oyuncakları haline geldiğini söyledi. Teber, televizyon kadar internetin de apayrı ve çok tehlikeli zararları olduğunu kaydederek internetin sunduğu sınırsızlığın çocukların dünyalarını mahvettiğini dile getirdi.
EBEVEYNLERİN ASIL SORUMLULUĞU İYİYİ SUNMADAN ÖNCE KÖTÜDEN KORUMAK
Ebeveynlerin asıl sorumluluğunun çocuklarına iyiyi sunmadan önce kötüden korumak olduğunu belirten Mehmet Teber, şöyle devam etti: “Evimizde çocuklar için çok büyük bir tehlike var. Biz ekransız büyüyen bir nesilken bugün günde 4-5 saati ekranda geçiriyorsak, bugün ekranla büyüyen çocuklar yarın kaç saatini ekranda geçirecek çok merak ediyorum. İşte bu bizim temel sorumluluğumuzdur. Ebeveynlerin asıl sorumluluğu çocuklarını kötülükten korumaktır. Kötüden korumadan iyilik sunmanın bir anlamı yok.”
0-3 YAŞ KESİNLİKLE EKRANLA MUHATAP OLMAMALI
Mehmet Teber, ekran bağımlılığına ilişkin önerilerini de sıraladığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “0-3 yaş kesinlikle ekranla muhatap olmamalı. Bu yaştan itibaren ise kontrollü bir şekilde kullandırılmalı. Bilgisayar ve tablet sadece hafta sonları kısa süreli oynanmalı. Bilgisayar, telefon ve tablet kullanımı çocuklara bir hak değil, ödül olarak gösterilmeli. Özellikle kendi telefonlarınızdan da oyunları silin. Çocuğa benim telefonum senin oyuncağın değil mesajını verin.”
ELİNDEN ALAMIYORUM DİYE BİR ŞEY YOK
“Bazı aileler çocuğun elinden ekranı (televizyon, tablet, bilgisayar, telefon) alamıyoruz diye dert yanıyorlar. Böyle bir şey yok. Örneğin çocuğunuz aldı bıçağı elini kesiyor. Karşısına geçip seyredecek misiniz? O zaman da der misiniz alamıyorum elinden bıçağı ne yapayım diye. Buna göz yumabilir miyiz? Bazen doğru olanı yapmak çocukların bize öfkesini arttırabilir ama buna katlanmalıyız. Ağlayıp sızlayıp onlar da zamanla artık buna adapte olmak için kendine çeki düzen verecektir.”
ÇOCUK 12 YAŞINA KADAR TV’DE İZLEDİĞİNİ GERÇEK ZANNEDER
Mehmet Teber, konuşmasının son bölümünde televizyon dizlerine ilişkin konuştu. Çocukların asla dizi izleyemeyeceğini vurgulayan Teber, “Bir çocuk asla dizi izleyemez. Dizi izleme yaşı 12’dir. Çünkü çocuk gerçekle diziyi ayıramaz. Biz bile bazen nasıl kaptırıyoruz kendimizi, kimi zaman ağlıyoruz, seviniyoruz dizide olanlara. Biz bile senaryo olduğunu unutabiliyoruz. Oradaki kafa kesme sahnesi, ask sahnesi… Çocuk bunun senaryo olduğunu nasıl anlayacak? Bunların hepsini gerçek gibi görür. Gerçek hayatta bir cinayeti çocuğuna izletir misiniz? Gel oğlum kızım bak adam öldürüyorlar deyip geçer misiniz karşısına? Televizyondaki o diziler, filmler de gerçektir çocuklar için. Neden izletiyorsun. Nasıl bir tahribat olduğunu düşünün. 12 yaşına kadar bir çocuk dizinin içeriğini anlayamaz. O ekranlardaki 7 yaş işareti de yeterli bir işaret değildir. Bunlara aldanıp çocuklarınıza izletmeyin” diye konuştu.
MESELE İRADEYİ KOYABİLMEK
Mehmet Teber’in seminerinin ardından programı ilgiyle takip eden Belediye Başkan Yardımcısı Alper Taban, sahneye çıkarak salondaki vatandaşlara yönelik bir konuşma yaptı. Mehmet Teber’e faydalı anlatımları için teşekkür eden Taban, “Biz bu işin neresindeyiz diye bakarsak, aslında tam ortasındayız. Bu işten nasıl kurtuluruz çok da merak ediyorum. Kendi evlatlarımız var, etrafımızda çocuklarımız var. Tabi çaresizlik yok, bu bir mücadele. Ben de interneti ilk başlarda mükemmel ayaklı bir kütüphane olarak tabir ediyordum. Bir zaman sonra çocuklarım kullanmaya başlayınca aynı zamanda zehirli bir kuyu olarak tanımlamaya başladım. Burada mesele iradeyi koyabilmek. Çocuklar doğduğunda temiz birer sayfalar. Oraya ne işliyorsanız karşınızda da onu görüyorsunuz. Kesinlikle plan yapıp bu plana da önce kendimiz uymalıyız. Burada annelere de çok önemli iş düştüğünü düşünüyorum. Anneler çocuklarla daha yakın temasta. Gün boyu beraberler. Ben hocamıza ve bu dertle dertlenip buraya geldiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum” dedi.
Alper Taban, konuşmasının ardından Mehmet Teber’e plaket takdim etti.
KURUM BÜLTENİ