İnegöl’ün kurtuluşundaki tarihi nokta olan ‘Çukur Köprü Baskını’ 6 Eylül İnegöl’ün Kurutluşu’nda yeniden gündeme geldi.
İnegöl’ün ikinci Yunan işgalinden önce, 4 Ocak 1921’de, 1. ve 3. Tümenler geri çekilirken, Çolak İbrahim Bey’in komutası altında Hüsnü Bey ve 25 kişilik Akıncı Müfrezesi, İnegöl’de kritik bir rol üstlendi. Görevleri, Yunan güçlerini Kozluören ve Babasultan civarlarında durdurmak, Uludağ’ın zirvesinden Mudanya limanını gözlemleyerek, İnönü’ye ulaşan düşman birliklerine engel olmaktı. Bu stratejik hamlelerle, Yunan kuvvetlerine ciddi kayıplar verdirdiler.
11 Ocak 1921’de gerçekleşen Birinci İnönü Muharebesi sonrasında, geri çekilen Yunanlılar, İnegöl’de çeşitli sokak çatışmalarıyla karşı karşıya kalarak Kazancı mevkiine kadar geri çekildi. Hüsnü Bey ve müfrezesi, Uludağ’ın eteklerinde bulunan Merzukiye (Çiftlik) köyünde karargâh kurarak, düşman hareketlerini yakından izlemeye başladı.
Yunan ordusu, İnönü’de yaşadığı bozgun sonrası, Bursa üzerinden İnegöl’e yönlendirilerek Eskişehir’e sevk edilmeye başlandı. Hüsnü Bey’in müfrezesi, bu hareketi yakından takip ederek Merzukiye’den ayrıldı ve 20 Mart 1921 tarihinde Kazancı mevkiinde düşmana pusu kurdu. Çukur Köprü’nü barikatlarla kapatan Hüsnü Bey, stratejik bir hamleyle düşman konvoyunu beklemeye başladı. Konvoy yaklaştığında, pusu kurulan barikatlarda hazırlıklarını tamamlayan müfreze, düşmana ani bir saldırı gerçekleştirdi.
13 Yunan askeri öldürüldü, 18 asker yaralandı ve 116 asker esir alındı. Yunan konvoyunun imha edilmesiyle, düşman cephane ve mühimmatları da ele geçirildi. Hüsnü Bey’in liderliğinde, bu saldırıda İnegöl’ün müdafaası için önemli bir başarı sağlandı ve Yunanlıların ilerleyişi durduruldu.
Çukur Köprü Baskını, Milli Mücadele döneminde İnegöl ve çevresinde yaşanan kritik bir direniş örneği olarak tarihe geçti. Hüsnü Bey ve 25 kişilik Akıncı Müfrezesi, Milli Mücadele’nin kaderini değiştiren bu önemli harekât ile unutulmaz bir zafer kazandı. Bu zafer, İnegöl’ün kurtuluşu için bir dönüm noktası olarak tarihe geçti.
HABER: SERHAT ÇİÇEK