KURTULUŞ COŞKUSU

İnegöl’ün düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yılı kapsamında düzenlenen etkinliklerde, tüm şehir kurtuluş coşkusunu yaşadı. 6 Eylül sabahı başlayan kutlamalar, akşam da Belediye önünden Atatürk Anıtına kadar yapılan kortej yürüyüşü, İnegöl Tarihi Mehteri ile Kılıç Kalkan ekiplerinin gösterileri ve konserlerle devam etti.

Yayınlama: 08.09.2018
667
A+
A-

6 Eylül 1922 tarihinde düşman işgalinden kurtulan İnegöl, kurtuluşun 96’ncı yılını büyük bir coşkuyla kutladı. İnegöl Belediyesi organizasyonuyla sabah gerçekleştirilen törenlerle başlayan kurtuluş coşkusu, akşam da kortej yürüyüşü ve farklı gösterilerle devam etti.

 

MEHTER VE KILIÇ KALKAN EŞLİĞİNDE KORTEJ






Kurtuluş kutlamaları kapsamında 6 Eylül Perşembe günü 19.00’da İnegöl Belediyesi önünden başlayıp Atatürk Anıtına kadar devam eden kortej yürüyüşü yapıldı. Kaymakam Ali Akça, Belediye Başkanı Alper Taban ile siyasi parti temsilcileri, STK temsilcileri ve vatandaşların katıldığı kortej, Tarihi İnegöl Mehteri ve Kılıç Kalkan ekipleri eşliğinde gerçekleştirildi.

 

KUTLAMALAR ETKİNLİKLERLE DEVAM ETTİ

Vatandaşların da yol boyunca destek verdiği kortejin Atatürk anıtı önünde son bulmasının ardından, kutlamalar burada düzenlenen çeşitli etkinliklerle devam etti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinliklerde, Tarihi İnegöl Mehteri meydanı dolduran kalabalık vatandaşları adeta coşturdu. Coşkuya coşku katan Mehteranın seslendirdiği marşlara vatandalar da eşlik etti.

 

İNEGÖL İÇİN TARİHİ BİR GÜN

Mehter gösterisinin ardından günün anlam ve önemini belirten konuşmalara geçildi. Kürsüye çıkan Belediye Başkanı Alper Taban, kalabalık topluluğa hitaben bir konuşma yaptı. “Bugün, bizler için tarihi bir gün” sözleriyle konuşmasına başlayan Taban; “Bugün, Kurtuluş Mücadelemizin şanlı hatıraları arasında yerini alan İnegöl’ümüzün düşman işgalinden kurtuluşunun 96. yıldönümü. Tüm İnegöllü hemşerilerimin Kurtuluş Bayramını kutluyorum. Kurtuluş Günümüz Kutlu Olsun. Sarıkamış’tan, Çanakkale’ye, Hicaz –Yemen’den Irak ve Sina – Filistin Cephelerine kadar dört bir tarafta hayatlarını bizlerin onurlu bir şekilde yaşaması için feda eden İnegöllü aziz şehitlerimizin ruhları şad olsun. Gecenin aydınlığa erdiği, kara bulutların arkasından güneşin tüm vatan topraklarını aydınlattığı ve tam bağımsızlığın yüreklerimize yaydığı heyecanı bizlere yaşatan ölümsüz kahramanlarımızın manevi huzurlarında saygıyla eğiliyorum” ifadelerinde bulundu.

 

HER ZAMAN BARIŞIN, HOŞGÖRÜNÜN, SEVGİNİN VE KARDEŞLİĞİN TEMİNATI OLDUK

06 Eylül’ün ulusal dayanışma ve bütünleşmenin tarihi olduğuna vurgu yapan Başkan Taban; “06 Eylül İnegöl’ün düşman işgalinden kurtuluş günü; ulusal dayanışma ve bütünleşmeyi ortaya koyduğumuz, ulusal onurumuzu koruma erdemini yaşadığımız tarihi günlerimizden biridir. Bundan 96 yıl önce; kahraman ecdadımız hem tüm yurtta hem de İnegöl’de ölüm-kalım savaşı vererek canları pahasına bu toprakları savunarak, Malazgirt’te bizler için yeni bir yurt olan Anadolu topraklarının ebediyen bizlere ait olduğunu yedi düvele karşı göstermişlerdir. Bugün geldiğimiz noktada ise; hür, bağımsız bir millet ve bölgesinin en önemli devletlerinden biri olarak, ülke bütünlüğümüze kast etmek isteyen iç ve dış mihraklara karşı yılmadan, usanmadan, büyük bir kararlılıkla mücadelemize devam ediyoruz. Millet olarak her zaman barışın, hoşgörünün, sevginin ve kardeşliğin teminatı olduk. Ezilenin yanında, zulmedenin karşısında durduk ve durmaya da devam edeceğiz” dedi.

 

MİLLET İRADESİ HER ŞEYİN ÜZERİNDEDİR

Başkan Taban, millet iradesinin her şeyin üzerinde olduğuna dikkat çektiği konuşmasını şöyle sürdürdü: “İnegöl’ün düşman işgalinden kurtarılışının 96. yıl dönümünü kutladığımız bu günde bütün dünyaya mesajımız şudur ki; kaosun, kargaşanın, savaşın ve göz yaşının sona ermesi, huzurun tesis edilerek barış, sevgi ve kardeşliğin hakim olduğu bir düzenin kurulması en büyük temennimizdir. Milletimiz büyük millettir ve millet iradesi her şeyin üstündedir, milletimizden daha üstün bir güç yoktur. Kim hangi etnik kökene mensup olursa olsun, kim hangi dili konuşursa konuşsun, kim hangi inanca sahip olursa olsun, tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet olarak yolumuza devam ediyoruz.”

 

OSMANLI, 3 KITAYA YAYILMA HAYALLERİNİ BURADA KURDU

“Ne mutlu ki İnegöl; tüm yönetici ve yaşayanlarıyla, farklı kültürlerin zenginlik kattığı yapısıyla, sahip olduğu marka değerleriyle örnek bir şehir hüviyetine sahip. Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda İnegöl küçük bir yerleşim yeriyken, bütün imkânsızlıklara rağmen yılmadan, usanmadan çalışmayı, üretmeyi ve gelişmeyi kendisine şiar edinmiştir. İnegöl ile övünüyor; tarihin ve coğrafyanın bizlere armağanı olan kentimizin üstüne titriyoruz. İnegöllü olmanın ve İnegöl’de yaşamanın özel bir anlam taşıdığını da çok iyi biliyoruz. İnegöl bugün adeta prangalarını yırtarcasına Dünya’ya açılan bir pencere konumundadır. Markalarıyla ve değerleriyle örnek bir şehir konumundadır. Mobilyası, Köftesi, Oylat’ı, Mehteri, Kültürel ve Tarihi mekanları ile Tarım ve Turizm potansiyeli. Bunların hepsinin İnegöl’ün tarihinde ve genlerinde birer hikayesi var. Bunların hiçbiri gelişigüzel birer değer olmamıştır. Bir filozofun veciz ifadesiyle ‘Tarih, düş görenlerin mülküdür.’ Bu şehrin sokaklarında, bu şehrin kalbinde kendi sınırlarından daha büyük ufuklar ve hayaller var. O nedenledir ki, İnegöl kendinden daha büyük bir şehirdir. Büyük rüyalara ilham kaynağı olmuş bir şehir, fiziki anlamından öte bir yerdir. Osmanlı, 3 kıta ve yedi iklime yayılma düşlerini burada kurdu. Büyük kıtalara açılacak enerji ve gücü buralarda biriktirdi. İnegöl bölgesini fethedince devlet kabul edildi. İlk şehidini, Baykoca’YI bu topraklar için şehit verdi. Yine İnegöl’ü fetheden komutanımız Turgutalp, Maneviyatın zirvesindeki önemli şahsiyet Babasultan (Geyikli Baba), İstanbul’un Fethine mazhar olmuş, Fatih Sultan Mehmet ve II.Bayazid devrinin seçkin devlet adamlarından olan İshak Paşa nasıl unutulur. Ya Kasımefendi… Bir ağaç nasıl kökleriyle büyürse, İnegöl’de köklerine ve üzerinde kurulduğu medeniyet birikimine sahip çıktıkça büyüyecek, bu ülkenin en müstesna şehirlerinden biri olacaktır. Bu vesile ile İnegöl’ün kuruduğu ilk günden şu ana kadar değerlerimize sahip çıkan, geliştiren tüm büyüklerimize teşekkür borçlu olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak isterim. Ölenleri saygı ve minnetle anıyor hayatta olanlara hayırlı ve bereketli ömürler diliyorum. Cenab-ı Allah birlik ve beraberliğimizi bozmasın temennisiyle İnegöl’ümüzün düşman işgalinden kurtuluşunun 96. yılı tekrar kutlu olsun diyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarken, Milli Şairimiz Mehmet AKİF Ersoy’un Kurtuluş Mücadelesini bizlere en iyi bir şekilde yansıttığı İstiklal Marşımızın son kıtasıyla sözlerime son vermek istiyorum. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl! Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!”

 

YETER Kİ ER OĞLU ERLER, BİZİ TOPRAK ALTINDA ÇİĞNETMESİNLER

Başkan Taban’ın ardından İnegöl Kaymakamı Ali Akça kürsüye çıkarak bir konuşma yaptı. Kaymakam Akça, Belediye Başkanı Alper Taban’ın etkileyici bir konuşma yaptığına değinerek başladığı konuşmasında; “Kendisini tebrik ediyorum. İstiklal Marşımızın son mısralarıyla konuşmasına son verdi. Aklıma değerli bir şairimizin mısraları geldi. Şöyle ifade etmiş şairimiz mısralarında; ‘Bizi hiç tasalı görmez bu yerler. Yiğitler, ölürken bile gülerler. Yeter ki yaşayan er oğlu erler, bizi çiğnetmesin toprak altında.’ Bu aziz vatan, bu aziz şehitlerimizin bizlere emanetidir. Ruhları şad, mekanları cennet olsun. Bugün İnegöl’ün düşman işgalinden kurtuluşunun 96’ncı yılını kutluyoruz. İlçemize kutlu ve mutlu olsun. Yaptığımız bir dizi etkinliklerle Kurtuluş Gününün coşkusunu yaşadık” dedi.

 

Milli mücadele davasını şerefi, namusu bilerek mücadele eden atalarımızın cesareti ve liyakatini almak için bugün toplandıklarını da kaydeden Kaymakam Akça, “Belki bugün bize şaka gibi geliyor. Kendimiz için, ailelerimiz için, çocuklarımız için hayal kurduğumuz, gelecek oluşturmayı düşündüğümüz, yaşadığımız, nefes aldığımız İnegöl düşman işgali altında. Düşman İnegöl’de karargah kurmuş. Maalesef 96 yıl önce yaşanan bu. Osmanlı Devleti 1. Dünya savaşını kaybeden devletler arasında yer aldı. Sözüm ona adı Mondros Ateşkes Antlaşması denen paçavra ve yine sözüm ona adı Sevr Barış Antlaşması denen paçavra bu aziz millete dayatıldı. Ülkemiz, Anadolu düşman işgali altına girdi. Mevcut durum buydu. Ama 19 Mayıs 1919’da Samsun’da kutlu bir yürüyüş başladı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde başladı bu yürüyüş. Atatürk’ü engellemeye çalışan çok insan oldu. O, engellemelere aldırış etmeden şu ifadeleri kullandı; ‘Vatanın bütünlüğü, milletin istikbali tehlikededir. Milletin istikbalini yine milletin azim ve kararlılığı kurtaracaktır. Kan ve ateş içerisinde süren İstiklal Savaşımız, 26 Ağustos 1922 sabahı Büyük Taarruzla başlatılan o mücadele, 30 Ağustos’ta mutlak bir zafere dönüşmüştür. 20 Ağustos zaferinden sonra başlayan süpürme harekatıyla 6 Eylül’de İnegöl düşman işgalinden kurtarılmıştır Şükrü Naili Paşa komutasındaki kuvvetlerimiz tarafından. Bu onurlu mücadelede yer alan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Şükrü Naili Paşa olmak üzere tüm gazi ve şehitlerimize rahmet ve minnet duygularımı sunuyorum” diye konuştu.

 

MÜCADELEMİZ MAZLUM MİLLETLERE GÜÇ VE ÜMİT OLACAK

O mücadelede ön plana çıkan ana kavramların manda ve himaye olduğunu da vurgulayan Akça, “Mandanın anlamı şu; senin aklın sana yetmez, seni ben idare edeyim. İşte İngiliz aklıyla, Fransız aklıyla bu aziz millete yeniden bir esaret gömleği giydirilmeye çalışıldı. Rahmetli Atatürk’ün çok sevdiğim ifadelerinden biridir; ‘özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ der. Ve bu asil milletin karakteridir özgürlük ile bağımsızlık. Özgürlük ve bağımsızlık aşkına o mücadele zaferle neticelenmiştir. Bugün de bakıyoruz bu aziz millete esaret gömleğini giydirmeye çalışanlar var. Amerika’da yaşayan o malum şahıs, işbirlikçileri… 15 Temmuz’da yapılmaya çalışılan tam da budur. Manda ve himayenin farklı bir versiyonudur. Bu aziz millet, kendisine giydirilmeye çalışılan esaret gömleğini 15 Temmuz’da yırtıp atmıştır. Bu sefer de ekonomik terör başladı. İnanıyorum ki özgürlüğümüze ve bağımsızlığımıza meftun olan yapımızla bu ekonomik terörün de üstesinden geleceğiz inşallah. Yeter ki birlik beraberliğimizi, kardeşliğimizi muhafaza edelim. Bu duygu ve düşüncelerle; vereceğimiz bu mücadele de yaşlı ve çileli dünyanın mazlum milletlerine güç, örnek ve ümit oluşturacaktır. Buna da inanıyorum” ifadelerinde bulundu.

 

Konuşmaların ardından Kurtuluş Şenlikleri Rıdvan Sayın’ın konseriyle devam etti. Sayın, seslendirdiği kahramanlık türküleri ve Anadolu’nun farklı yörelerinden eserlerle kulakların pasını sildi.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş