MİLLET NE DERSE ARTIK O OLACAK

Genç MÜSİAD tarafından düzenlenen ‘2023 Hedefinde Türkiye ve Referandum Süreci’ konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Diriliş Postası Genel Yayın Yönetmeni Erem Şentürk, “Türkan Saylan’ın kameralara yaptığı bir konuşma var. ‘Asıl biziz. Sizin çok oy almanızın bir önemi yok. Menderes’te çok oy almıştı. Ne oldu bak sonu.’ Devletin içinde böyle bir yapı vardı. Millet ne derse artık o olacak. Başkanlık sistemi, hızlı, manevra kabiliyeti yüksek, Batı’yla ilişkisi olmayan bu topraklara uygun en i

Yayınlama: 25.03.2017
650
A+
A-

Önceki akşam düzenlenen konferans Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Halil Malkaç, AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Semih Şeherli, Genç MÜSİAD Başkanı Mustafa Coşkun, yönetim kurulu ve dernek üyeleri katıldı.

 

Gazeteci Süleyman Dinçer’in moderatörlüğünde düzenlenen konferansın konuşmacısı Diriliş Postası Genel Yayın Yönetmeni Erem Şentürk, 16 Nisan’da gerçekleşecek olan referandumdan evet çıkması halinde Türkiye’de herhangi bir rejim değişikliği olmayacağını belirterek, “Sıklıkla şikayet ettiğimiz şeyin aslında neyi değiştirmeye çalıştığımızın da göstergesi olacak. Çok uzun yıllar evvel İstanbul’da Kılıç Ali Paşa Camiinde bir Cuma namazı kılıyorduk. Cuma namazı başladı, hoca ‘Allahuekber’ dedi. Kısa bir süre sessizlik olur. Sübhaneke okunur ve sonra Fatiha’ya geçilir. Hoca Allahuekber dedi. Daha Sübhaneke okunması gereken sürede bir Allahuekber daha dedi. Bir daha dedi. Cemaatin yarısı rükuya gitti, yarısı ayakta kaldı. Bir Allahuekber daha dedi. Bir grup secdeye yattı. Millet ne oluyor diye namazı da bozamıyor. 6 defa peş peşe Allahuekber dedi. Namaz bozuldu. Anladık ki, önde bir meczup ‘Hakkınızı helal edin. Kusura bakmayın, ben imam olmaya çok hevesliydim.’ Adam ön safa geçmiş tekbir getiriyor. Milletin Cuma gitti. Ben o gün anlamıştım ki, iki tane imamla olmaz. Biri Allahuekber diyor yatıyorsun, biri Allahuekber diyor kalkıyorsun. Millet 100 senedir iki imamın tekbiriyle namaz kılmaya çalışıyor. 100 senedir hiçbir namazımız olmadı” dedi.






 

 ‘Bizim öncelikle devlet nedir tarifini baştan sona değiştirmemiz lazım’ diyen Şentürk, “Bu konuda büyük kazık yedik. Bu kazığı da sadece bir yemedik. 2. Dünya savaşından sonra şekillenen bütün ülkelerin hepsi bu kazığı yedi. Bu ülkelerin hepsine şu lafı ezberlettiler; ‘Hükümet ayrı bir şeydir. Devlet ayrı bir şeydir.’ Ne kadar saçma. Bir Allah’ın kulu da buna itiraz etmedi. Bunu sadece 1. ve 2. Dünya savaşında sonra kurulmuş ülkelerde duyarsınız. İngiltere’de, ABD’de, Fransa’da bu cümleyi kuramazsınız. Oralarda vatandaş kime oy veriyorsa devlet odur. Ama Türkiye’de sen kime oy veriyorsa ver devlet o değildir. Devlet başka bir şeydir. Ben mesela Turgut Özal’a oy verdim. Turgut Özal seçildi. Peki neden bu adam devlet değil? O hükümet. Devlet ne? Sütunlar mı, binalar mı? O kadar büyük bir tuzak var ki, sen kime oy verirsen ver, o yetkili olamaz. Asıl yetkili biziz. O asıl biziz diyenler kim? İşte onlar vesayet yapısı. Bazen asker, bazen askerle birlikte sermaye, bazen tek başına sermaye, bazen elitler, bazen localar. Ben hatırlıyorum, eskiden generaller televizyonlara çıkardı, ‘Bu sene şeker üretimi yeterli değil, ama buğday üretimi bir fazlalık var’ derdi ve bu normaldi. Bir Allah’ı kulu da ‘Sen ne yapıyorsun? Sen Jandarma Genel Komutanı değil misin? Sana ne şekerden, buğdaydan, devletin siyasetinden?’ diyemiyordu. Çünkü devlet başka bir şeydi. Sana öğretilen şuydu; sen kime oy verirsen ve senin yetkin yok. İlk kırmamız gereken şey bu. Bu saatten sonra ben kime oy verirsem o aynı zamanda devlet olur. Ve devletin sahibi de başka birileri olamaz. Türkan Saylan’ın kameralara yaptığı bir konuşma var. ‘Asıl biziz. Sizin çok oy almanızın bir önemi yok. Menderes’te çok oy almıştı. Ne oldu bak sonu.’ Devletin içinde böyle bir yapı vardı. Millet ne derse artık o olacak. Başkanlık sistemi, hızlı, manevra kabiliyeti yüksek, Batı’yla ilişkisi olmayan bu topraklara uygun en iyi yönetim biçimidir. Yeni sistemde artık devlet ve hükümet ayrı olmayacak, aradan bürokrasi kaldırılacak ve millet devlet olacak” diye konuştu.

 

Türkiye’de milletin seçtiklerinin hükümet olabilmesine rağmen devlet olamadıklarına da dikkat çeken Şentürk, devletin gizli bürokrat sahiplerinin 55 yıldır nükleer santral yapabilmenin şartlarını oluşturmadıklarını tüzüklerle, yönetmeliklerle bu günlere gelindiğini kaydetti. Şentürk, “Nükleer Santral yaptığın anda sadece elektrik ihtiyacını karşılamış olmuyorsun. Nükleer Santralden o ülke ikinci bir enerji kaynağına kavuşmuş oluyor. Nükleer reaktörü olan ülke, nükleer tıp yapıyor, nükleer savaş gemisi, uydulara nükleer pil yapmak demektir. Mobil nükleer santraller yapıyor olabilmektir. Bugün Fransa’nın iki mobil santralini senin kendi ülkendeki bütün barajlar kadar elektrik üretebiliyor. Dolayısıyla nükleer teknoloji ile tanışmış olmak, selülozla kendi çekirdeğini, işlemcini üretebiliyor demektir. Bazı şeyleri petrol yerine, doğalgaz yerine onunla yapmak demek yılda 30 milyar dolar kara geçmek demektir. Bu noktada tüm hayatını, ülkesinin planını, para hesabını senden alacağı 60 milyar dolara bağlamış adamın, senden artık alamayacak oluşu sana saldırması için yeter” dedi.

 

Tayyip Erdoğan’dan sonra manyağın biri gelirse şeklindeki eleştirilere de değinen Şentürk, “Burada da İki saçmalık var. Birincisi kalben söylüyorum ki bu millet yüzde 51 oyla bir manyağı seçmez. Zaten şu anki sistem, manyak gelirse deyip adamı çalıştırmama üzerine kurulu. Şuan bir milletvekiline görevi kötüye kullanmaktan dava açabilir misiniz? Açamazsınız. Çünkü onun görev tanımı yok. Yeni sistemde 600 milletvekili olacak. Görev ve yetki tanımı olacak, kanun yapacaklar. İçinde yaşadığımız coğrafya sıradan bir coğrafya değildir. Dünya’nın en önemli coğrafyasında yaşıyoruz. Ortadoğu’nun kilidi Türkiye’dir. Siyasi geçmişimiz ve mevcut yaşadıklarımız ortada. Başkanlık sistemiyle beraber Türkiye zaten bağımsız olma noktasında önemli bir eşiğe gelmiş olacak. 200 yıldan sonra ilk defa tam manasıyla bağımsız olabileceğiz. Başkanlık sistemine geçildikten sonra önceden yaşanan koalisyonlar dönemi de kapanmış olacak. Başkanlık sistemi Erdoğan’ın ve AK Parti’nin değil, Türkiye’nin davasıdır. Yaşadığımız coğrafyanın Dünya hâkimiyetine giden yol olduğunu hiçbir zaman unutmayınız. Türkiye’nin bağımsız bir konuma gelebilmesi için sistemin değişmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.    



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş