Ahlak üzerine yazacağımız,Ayet ve hadisler ışığında bakacağımız temel konulara başlamadan, muhatap kitle olan toplumumuzun ne durumda olduğunu şöyle kabaca olsada değerlendirsek aklıma ilk gelenlerden örnek vermek icap ederse, aileden mesela çevrenizde gözlemlemisinizdir; boşanmaların arttığı evlilikte erkek ve kadın durması gerektiği noktaların karıştığı çocukların anne babayı saymadığı, yada haberlede hergün görmeye başladığımız ticarette; alacak verecek hususlarındaki […]
Ahlak üzerine yazacağımız,Ayet ve hadisler ışığında bakacağımız temel konulara başlamadan, muhatap kitle olan toplumumuzun ne durumda olduğunu şöyle kabaca olsada değerlendirsek aklıma ilk gelenlerden örnek vermek icap ederse, aileden mesela çevrenizde gözlemlemisinizdir; boşanmaların arttığı evlilikte erkek ve kadın durması gerektiği noktaların karıştığı çocukların anne babayı saymadığı, yada haberlede hergün görmeye başladığımız ticarette; alacak verecek hususlarındaki meselelerden birlerini vuran esnaf tüccarları, veyahut illa ki şahit olmuşsunuzdur kamu kurumunda yada özel kurumda atamaların hukusuzluğuna, adam kayırmalara yada usulsüz, menfaat dolaplarına, veya sosyal medyada dolanırken karşınıza çıkan bi videoda, bir bakıyorsunuz ki; trafikte yol vermedi diye birbirlerini darp eden sürücüler, veya yürürken sokakta bir köşede, ufacık bir mülteci çocuğa – ne işiniz var burada diyerek galiz küfürler savuran biri. Yada madde bağımlığın ilk okula kadar, veya fuhşiyatın gizlenmeye bile gerek görülmeden meydanlarda yapılması, marifetmişçesinede videolarla sosyal medya mecralarında paylaşılması, Bu ve benzeri örnekleri çok kolay artırabileceğimiz gündelik rutin hayatımızda karşılaşıp şahit olduğumuz binlerce hadise var, bu örnekler belkide en basitleri çok daha fazlası anlatmaya haya edeceğimiz şekliyle hepimizin malumu
Peki hal böyle iken;
Kadim medeniyetimiz İslam’ı diğer medeniyetlerden öne çıkaran, onlardan ayırıp en büyük medeniyet yapan en temel özelliği güzel ahlaka öncelik tanımasındandır. Bunun en büyük delilide, güzel ahlak elçisi sevgili peygamberimizin bi zatihi kendisidir.
Risalet görevi verilmezden evvel ki toplumun hali, cehaletin en uçlarında, kadınların meta gibi alınıp satıldığı, kız çocuklarının diri diri gömecek kadar vahşetin arttığı, güçlünün zayıfı ezdiği, fuhşiyatın ticaret olduğu, karanlığın tam ortasında Efendimiz İslam’ı anlatarak ve kendi yaşamıyla örnekleyerek nur topu bir medeniyet inşa etmiştir,
Aslında bu konularda Avrupa ülkeri sıkça iyi örnekmiş gibi söylenir ve gösterilir halbuki oralarda cezaların çok ağır olmasından ve kanunların herkese eşit uygulanmasından kısmı bir başarıları var denilebilir, ama kanunların yetmediği, yada asayişin ulaşmadığı yerde, bi bakmışsın elden ayaktan düştüğü andan ana babayı huzur evine terketmiş, yada tam tersi doğurduğu çocuğunu bakamam deyip terk etmiş, v.s kanunla ve cezayla azaltabilirsiniz belki ama kamil manada istenilen yeterlilik olmaz.
Her insanın başına bir ahlak polisi memur etseniz bile yeterli çözüm olmayacaktır,
Nasıl ki su; en başlıca yaşam kaynağı ise, çıktığı kaynaktan ölmüş kıraç arazileri diriltiyorsa, nasıl ki çok olduğu yerde tabiat renkleniyor, hayvanat ve nebatat canlanıyor ise, insanlar yaşam buluyor az olduğu yerlerde ise hayat kırsala dönüyor hatta savaşlar çıkıyorsa;
Efendimizin ortaya koyduğu, sevgi, saygı,merhamet,şefkat,hoşgörü, nezaket, letafet, adelet, doğruluk, dürüstlük,edeb, haya güzel ahlak ilkeleride, adeta su gibi kurumuş yürekleri diriltti, canvarlaşmış insanları, medeniyetin zirvesine taşıdı.
Bizlerde sitem ettiğimiz, toplumuzun mevcut durumu her gün şikayetimizi bi doz daha artırdığımız bu zamanlarda, karanlık artmış, yayılmış olsada, efendimizin rehbeliğine müracaat ederek, Allah kendimizde ve ailemizde yeniden İslam medeniyetini inşa edeceğiz, bu medeniyet toplumuzu ve ümmeti tekrar tüm alanlarda zirveye taşıyacaktır.
Umut ve selam ile
Muhammed ALBAYRAK