Genel Sağlık İş Sendikası İnegöl Basın Sözcüsü Erman Açıkgöz coronovirüs nedeniyle sağlık hizmetlerinin öneminin bir kez daha ortaya çıktığını söyleyerek yaptığı açıklamada, “Sağlık hizmeti sunarken “fiziksel, ruhsal ve sosyal” açıdan birçok tehlike ve risklerle karşı karşıya kalan sağlık çalışanlarında “iyilik hali” kalmamıştır” dedi.
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Genel Sağlık İş Sendikası İnegöl Basın Sözcüsü Erman Açıkgöz, “Son günlerde coronavirus pandemisi ile sağlık hizmetleri ve çalışanlarının önemi bir kez daha ortaya çıkarken, sağlık çalışanlarının durumu da alarm veriyor. Dünya Sağlık Örgütü sağlığı “fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan iyilik hali” olarak tanımlamaktadır. Sağlık hizmeti sunarken “fiziksel, ruhsal ve sosyal” açıdan birçok tehlike ve risklerle karşı karşıya kalan sağlık çalışanlarında “iyilik hali” kalmamıştır. Sağlık çalışanlarının ağırlaşan çalışma koşulları; Yetersiz personel istihdamı: Personel artışı her sağlandığında hasta olan sayısının da artması nedeniyle; var olan personel açığı kapanmamaktadır. Kişi başına düşen hekim sayısında Türkiye OECD ülkeleri arasında son sıralarda yer almaktadır. Türkiye’de 100.000 kişiye düşen hekim sayısı 187 iken, OECD ülkelerinde 348, AB’de ise sayı bu sayı 371’dir. 100.000 kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı daha da kaygı verici rakamlar içermektedir. OECD ülkelerinde 100.000 kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı 938 iken, Türkiye’de 301. Listede en üst sırada yer alan Norveç’te ise 1.823.Yoğun iş yükü, düzensiz ve belirsiz çalışma koşulları: Yetersiz personel nedeniyle sağlık çalışanlarının yoğun olarak maruz kaldığı aşırı ve düzensiz çalışma çok sayıda sağlık sorununa yol açmaktadır. 2017 yılında kişi başı hekime müracaat sayısı yaklaşık 719 milyon iken bu oran 2018 yılında 783 milyona yükselmiştir. Hekime müracaat sayısında yaşanan 64 milyonluk artış, çalışanların iş yükünü artırmakta; uzayan mesai saatleri, sonu gelmeyen nöbetler anlamına gelmektedir” dedi.
“Yetersiz ücretler, ülke ekonomisinin giderek ağırlaşan kriz koşullarıyla düşük ücret düzeyi ile mücadele etmeye çalışan sağlık emekçilerinin yaşam koşulları giderek kötüleşmektedir.” Diyerek konuşmasını sürdüren Açıkgöz, “Döner sermaye ve diğer ek ödemelerinde sıkıntılar yaşayan sağlık çalışanları, düşük sabit ücretle yaşamını sürdürmekte güçlük çekmektedir. Sağlık çalışanlarının yüzde 70’i borçlanarak yaşamak zorunda kalmaktadır.Gelecek kaygısı: Sağlık çalışanlarının 3’de 1’i işini kaybetme korkusu yaşamakta, yüzde 80’i emeklilik durumunda yaşanacak hak kayıpları konusunda endişe duymaktadır.Mesleki Hastalıklar: Radyasyon; enfeksiyonlar; anestetik ve kimyasal maddelere maruz kalan sağlık çalışanları mesleki hastalıklarla karşı karşıya kalmakta, yaşam dağıtırken hayatlarından olmaktadır.Güvencesizlik: Sağlık alanında kayıt dışı çalışma artmakta, taşeron sağlık çalışanı sayısı her geçen gün yükselmektedir.Değersizleştirme, maddi ve manevi statü kaybı: Sağlık çalışanlarının yüzde 91’i toplum nezdinde gereken saygınlığa sahip olmadığı düşüncesindedir. Değersizleşme sağlık çalışanlarının verdiği hizmete yabancılaştırmaktadır. Şiddet: İktidarın sağlık politikalarının sağlık çalışanlarını toplum nezdinde değersizleştirmesiyle birlikte sağlıkta şiddet de tırmanmaktadır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet son yıllarda artış göstermekte, önemli bir iş sağlığı ve güvenliği sorunu oluşturmaktadır. Günde 50’nin üzerinde sağlık çalışanı şiddete maruz kalmakta, şiddet kimi zaman can almaktadır. Mobbing: Sağlık çalışanları, eğitim ve liyakate değil, idareye yakınlığına göre atanan yöneticilerin baskı, yıldırma ve mobbingine maruz kalmakta, çok yoğun stres altında hizmet vermektedir. Özlük hakları ile ilgi beklentilerin karşılanmaması: Sağlık çalışanlarının sağlığını tehdit eden tüm bu sorunların yanı sıra; özlük hakları ile beklentilerinin karşılanmaması da yoğun stres unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Yıpranma payı hakkının tüm sağlık çalışanlarını kapsamaması, geçmişe etkili olarak işletilmiyor olması, 3600 ek gösterge konusunda verilen sözlerin tutulmaması sağlık çalışanlarının en önemli sorunlarının başında gelmektedir. Sağlığın tüketim malzemesi olarak sunulduğu bir ortamda, piyasalaştırılmış sağlık hizmetinin tüm yükü sağlık çalışanlarının omzuna yüklenmektedir. Sağlığın metalaşması ile birlikte performansa, iş yoğunluğuna, baskıya, şiddete maruz kalan sağlık çalışanları sağlığından olmaktadır.Sağlık çalışanlarını tükenmişliğe kimi zaman ölüme sürükleyen çalışma koşullarındaki bu olumsuzluklara ACİL gerçekçi çözümler üretilmelidir. Sağlık çalışanlarının sağlığının olmadığı, nitelikli hizmet sunamadığı bir durum sadece sağlık çalışanlarını değil, tüm toplum için oldukça önemlidir. Yeni coronavirus ile ortaya çıkan uluslararası tablo göstermektedir ki, toplum sağlığını merkeze almadan yapılandırılan bir sağlık sistemi hem sağlık çalışanlarımız açısından hem de halkın sağlığı açısından yıkıcı süreçlere yol açmaktadır. Bu nedenle sağlık çalışanları ile ilgili sorunlar toplumsal bir konudur. Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları acilen iyileştirilmeli, hasta yükü ve çalışma saatleri azaltılmalı, sağlık personeli sayısı arttırılmalıdır. Sağlık personelinin aşırı ve kötü çalışma koşulları ortadan kaldırılmalıdır. Çalışma süreleri, nöbetler ve olağanüstü koşullarda çalışma biçimleri insanileştirilmeli, sağlık personelinin hizmetin en etkin biçimde yürüteceği bir model esas alınmalıdır. Sağlık çalışanlarına şiddet gösterenlere verilecek olan cezaların caydırıcı olabilmesi adına sendikamız Genel Sağlık-İş tarafından hazırlanan Türk Ceza Kanunu’nda kamu kurum ve kuruluşlarında sağlık hizmeti sunanlara karşı işlenen bazı suçlara ilişkin özel düzenlemeler içeren Sağlıkta Şiddet Yasa Tasarısı taslağı kanunlaştırılmalıdır. Tüm sağlık çalışanlarına geçmişe etkili olarak yıllık 90 gün yıpranma payı hakkı verilmeli, 3600 ek gösterge sözü tutulmalı, tüm personeli kapsayan kademeli olarak ek göstergeler artırılmalı, tüm ek ödemeler emekliliğe yansıtılmalı ve sabit maaş ücretlerinde artış sağlanmalıdır. Tüm sağlık çalışanları insan onuruna yaraşır bir yaşam ve çalışma koşullarına kavuşturulmalıdır.
Sağlıkta piyasalaşmaya son verilmeli, Atatürk’ün başlattığı ulusal, kamucu, halkçı ve emekçiden yana sağlık politikaları uygulanmalıdır. Tüm bu olumsuz koşullar içinde, karşılaştıkları tüm güçlüklere rağmen, zor ve onurlu görevi yerine getirmek için fedakârca çalışan tüm sağlık emekçilerinin 14 Mart Tıp Bayramı kutluyoruz” diye konuştu.