İnegöl Kent Konseyi Sinema Çalışma Grubu üyesi Fatih Yıldırım ‘Sinama Neden Önemlidir’ başlığıyla kaleme aldığı yazısında; filmlerin çekildiği mekanlar, stüdyolar, oteller, evler ve diğer mekanlar, filmin elde ettiği başarıya göre turistik açıdan çekim merkezleri olabileceğini belirtti.
Fatih Yıldırım, sinemanın önemini anlatan yazısında şu ifadelere yer verdi; “Sinema büyük bir potansiyel. Rol durumuyla ve karakterleri dolayısıyla adeta bizim yer yüzüne gelişimizi özetler sinema. O bakımdan çok zengin bir anlatımlı dildir. Bir metin haline geliyor, daha sonra bu görsel bir şekilde ifade ediliyor. Hem görsellik hem de yazı boyutu, bir de işitsel bir tarafı da var. Aslında hayatın bir simülasyonu olarak sinemayı görebiliriz. Kendi kaynağını hayattan alıyor, çok canlı bir sanat. Öte yandan da özgün senaryolar olabiliyor. Bir sanal dünya bize kurabiliyor. Fakat yine hayata insana ve topluma dair bir anlatım oluyor. Tabi bu kadar ileti gücü olan bir sanatın faydalarını saymakla bitiremeyiz”
“Sinemaya giden insan sayısındaki artış pazarlamacılara, alternatif bir tutundurma aracı olarak sinema filmlerine ürün yerleştirmeyi kullanma olanağı sağlamıştır. Filmlerin çekildiği mekanlar, stüdyolar, oteller, evler ve diğer mekanlar, filmin elde ettiği başarıya göre turistik açıdan çekim merkezleri olabilmektedirler. Günümüzde Kültür turizmi açısından düşük bir bütçeyle, yenilikçi ve dikkat çekici iletişim şeklinin kullanılması gerektiğini ifade edebiliriz”
“2018 Türkiye’de sinema izleyicisi sayısında rekorların kırıldığı bir yıl olmuş, bir önceki yıla oranla % 100 artış gösteren izleyici sayısı 68 milyon kişiye ulaşmıştır. Bu kadar kitleyi etkileyen Sinema endüstrisi, bazı çevrelerce hayati konuları maniple etmek için kullanılıyor. Algı yönetimleri ortaya koyabiliyorlar. O bakımdan sinema ile irtibatlı kişilerin varoluşsal sorunları çok önemli. Dünyadaki duruşları, nasıl yer işgal ettikleri, nasıl bir formasyondan geldikleri, insana sosyal çevreye ve topluma nasıl yaklaştıkları çok önemlidir. Belli bir sorumluluk dairesinde yaklaşıyorlarsa o zaman hakikaten büyük değerler getirme ihtimalini taşıyorlar. Ama maddi beklenti etrafında bunu yapıyorlarsa o zamanda maalesef biraz daha duyguları sömüren daha manipletif olma yolunda eserler ortaya koyuyorlar. Çünkü sinema göstermeci bir sanat. Dolayısıyla orada belli kontrol mekanizmaları geliştirmediğiniz takdirde ne yazık ki tasvip etmeyeceğiniz durumlar ortaya çıkabiliyor.Değerlerimizin sinemada işleneceği günler bence yakın. Her gün batımının bir doğuşu vardır. Muhakkak ki öyle olmak durumunda. Zaten insanın doğası bunu gerektiriyor. Bir şey dibe vurmaya başlayınca oradan değerlerin yükselmesi de bence olabilecektir. Biz insanlığa çok şey katmış bir toplumuz. Dolayısıyla sinemada da bunu çeşitli tezahürlerle ortaya koyabiliriz”
“Kısa filmleri çok önemsiyorum. Yaygınlaşması lazım. İran’da 400 tane dernek var. Çıkan filmleri düşünün. Kültürel kırılma ve karmaşık şeyler yaşamamışlar. O yüzden İran sineması gelişmiş. Dolayısıyla bu platformlar çok önemli. Ancak buralarda ele alınacak temalar, işlene örgüler ve anlatılan hikayeler de çok önemli. Biz edebi argo sınırında kalmalıyız. Bunu aştığımız zaman üzücü oluyor. Mahremi kırarak hayattaki gerçekliği olduğu gibi aktardığımızda, o zaman niye sanat yapıyoruz ki? Onun adına sanat denmez. Bazı melekelerimizi ortaya koyabilmeliyiz. Hassalarımızı işleyebilmeliyiz ve o gerçekçilik tavrından bence beri durmalıyız. Ben gerçekçiliği de problemli görüyorum. Gerçekçi olacaksak biz gazeteci tavrıyla hareket ediyoruz demektir. Oysa sanat semboller, mecazlar ve metaforlardır. Göndermeler, çağrışımlardır. Bir şeyi göstermeden gösterebilmektir. Yada söyletmeden söyleyebilmektir. Sanatçı kişilik budur, böyle olması gerekir. Dolayısıyla sanatı ve sanatçı kişiliği de bence deforme etmemeliyiz. Farklı bir insandır, sorumluluk içinde hayata bakar ve toplumun vicdanıdır sanatçı. O zaman bazı değerleri gözeterek insanı yaratılış ekseni içinde ele alarak tasvir ettiğinde çok daha saygın konumda hissediyorum sanatı”
“Film festivalleri muhakkak çok önemli. Dünya sinema algısında alternatifler üretmeliyiz. Belli normlar, şiddete ve manipülasyona karşı bir tavır geliştirmeliyiz. Bir şekilde insanın ortak değerleri var. Sinema insani değerlere saygılı olsun ve onları gözetsin”