Saadet Partisi İnegöl İlçe Başkanı Hasan Eroğlu, basın açıklamasında bulunarak iktidara yüklendi. Eroğlu, basın açıklamasında; “Bizler Saadet Partisi olarak insanımızın geçim mücadelesine destek olmak, insanımızı dinlemek, sesine ses olmak ve sorunlarına çözüm üretmek için hep birlikte bir ‘Geçim İttifakı’ kuralım istiyoruz. Türkiye’nin bugünkü haline bakıp da üzülen, bunalan, yorulan ve sıkılan her bir vatandaşımıza ‘Geçim İttifakı’nda bir araya gelme çağrısında bulunuyoruz” dedi.
Saadet Partisi İnegöl İlçe Başkanı Hasan Eroğlu ve partili yöneticiler, Sarraflar Çaşısında bir araya geldi.
Burada bir açıklama yapan Saadet Partisi İnegöl İlçe Başkanı Hasan Eroğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Ülkemizin, şehrimizin ve insanımızın dertleri her geçen gün katlanmaktadır. Siyasetteki skandallar, ekonomideki beceriksizlikler ve salgın süreci derken insanlarımız adeta patlama noktasına gelmiştir. İktidardaki arkadaşlar gündemi meşgul etmek ve ekonomik krizi gölgelemek için her geçen gün yeni bir müjde vermeye çalışıyorlar ama kendileri dahi bunlara inanmıyorlar, içten içe gülüyorlar. Ne siyasette ne de ekonomide artık mızrak çuvala sığmıyor, beceriksizliğin bedeli yanlış politikalarla halkımıza ödetiliyor ve gelecek nesillerimize dahi fatura ediliyor. Biz Saadet Partisi olarak, insanımızın, ülkemizin, devletimizin sorunlarını konuşuyor, iktidarın yanlış politikalarını eleştiriyor ve bunların çözüm yollarını gösteriyoruz. İktidardaki arkadaşlar ise dertlere derman olmak yerine dertlerden besleniyorlar, onları bilerek büyütüyor ve derinleştiriyorlar.
Her geçen gün sayıları artan mazlumlar, mağdurlar ve mahsunlar ordusu, iktidarın tutum ve davranışlarındaki akılsızlığı ve yanlışları gösteriyor. Bütün bunlar ehliyet ve liyakatin esas alınmadığı bir yönetim anlayışının doğal sonucudur. Çetelerin ortaya çıkması, mafyanın türemesi, mide bulandırıcı siyaset-medya-mafya üçgeninin oluşmasının temel nedeni işte bu yönetim anlayışıdır. Bu anlayışta olanlar ise milletin geçim derdini umursamamaktadır. Yönetme kabiliyetini yitirenler, iyi gün, kötü gün demeden vergi toplayanlar, esnafımızı ve topyekûn insanımızı zor günlerinde yalnız bıraktılar. Vatandaşın derdi ile dertlenmeyi külfet görenler, kendi itibarları uğruna milletimizin emeklerini israf ettiler. Kendileri ve yakınları varlık içinde yüzerken, milyonların geçim derdini görmezden geldiler ve maalesef inatla görmezden, duymazdan gelmeye devam ediyorlar. Yanlış politikalarında ısrarcı olarak ekonomiyi çıkmaza soktular, insanımızı hayat pahalılığına ve geçim sıkıntısına maruz bıraktılar. İşçiyi, esnafı, memuru, emekliyi dert sahibi yaptılar. Sanayicimizin, çiftçimizin, besicimizin üretim arzusunu kırdılar; bankalara köle yaptılar, faiz lobilerinin ekmeğine yağ sürdüler. ‘Devlet olarak zor günlerden geçiyoruz’ diyerek insanımızın duygularını sömürdüler, vatandaşımıza zor günlerinde sırt çevirdiler.
Bugün ülkemizde olduğu gibi şehrimizde de; siftah yapamadan dükkân kapatan, pandemiden dolayı iflas eden yüzlerce esnafımız var. Bu caddelerde, sokaklarda işsiz gezen ve gelecek hayalini yurt dışında yaşamak üzere kuran binlerce gencimiz var. Başını yastığa koyduğunda, ay sonu nasıl gelecek, kira ve faturalar nasıl ödenecek diye kara kara düşünmekten gözlerine uyku girmeyen on binlerce insanımız var. Maalesef, geçim sıkıntısının bunalımıyla intihar edenler var. Yarınlara umutla bakması gerekirken geleceğe kaygıyla bakan gencecik kardeşlerimiz var. En büyük hayali sorulduğunda, ‘Babamın iş bulması ve borçlarımızı ödeyebilmesi’ cevabını veren yavrularımız var. Çocuğunun istediğini alamadığı için evine geç giden ve sabah okula giderken bir simit parası veremediği için hicap duyan nice ana-babalar var. İçinde bulunduğumuz bu perişan halin bir tek sorumlusu varsa, o da ülkeyi yöneten iktidardır. Maalesef iktidar meselelere yanlış yaklaşmakta, ‘Ben yaptım oldu’ mantığını esas alan bir yönetim anlayışı ortaya koymaktadır. Türkiye’mizin bir an öce vakit kaybetmeden bu anlayıştan kurtulması gerekmektedir. Adeta her gün yapılan zamlar, milletimizin sırtına yüklenen ağır vergiler, esnafımıza bir tülü verilmeyen destekler, işsiz bırakılan insanlarımız. Ve vatandaşlarımızın çok büyük bir kısmı açlık ve yoksulluk sınırının altında hayata tutunmaya çalışırken, bunca sorunumuz varken, bu sorunların çözümüne ilişkin bir tek doğru adım atılmıyor. İktidar yanlış yapıyor, daha da kötüsü bu yanlışlıkları bilerek, isteyerek ve hatta inadına yapıyor. Geçtiğimiz günlerde Ak Parti Genel Başkanının ifade ettiği; ‘Aç olarak dolaşanları buyurun, siz de doyuruverin’ sözlerinden hicap duyduğumuzu ifade etmek isteriz. İnsanımızı aç ve yoksul bırakanlar, kendileri değil mi?
Müsterih olun, umudunuzu hiç kaybetmeyin, biz varız. Biz, yolsuzluğun her türlüsünü, israfı ve verimsiz harcamaları önlemek için buradayız, hazırız. Yanlış yönetilen kaynakları vatandaşımıza aktarmakta kararlıyız. Biz, ülkemizde açlık ve yoksulluk diye bir problem, geçim derdi diye bir dert kalmasın diye buradayız, çalışıyoruz ve sizlerle beraberiz. Tekrar ifade ediyorum; umutsuzluğa yer yok, karamsar olmaya hiç gerek yok. Karanlığın en koyu olduğu an şafağın en yakın olduğu andır. Herkes bilmeli ki şafak yakın. Evet, dert var, sorun var ama çözüm de var; işte biz buradayız. Bizler Saadet Partisi olarak insanımızın geçim mücadelesine destek olmak, insanımızı dinlemek, sesine ses olmak ve sorunlarına çözüm üretmek için hep birlikte bir ‘Geçim İttifakı’ kuralım istiyoruz. Türkiye’nin bugünkü haline bakıp da üzülen, bunalan, yorulan ve sıkılan her bir vatandaşımıza ‘Geçim İttifakı’nda bir araya gelme çağrısında bulunuyoruz. Çünkü iktidarın yanlış ekonomi politikalarındaki inadı ve insanımızın derdine duyarsız kalması sebebiyle geldiğimiz noktada; sorunlar, sıkıntılar, problemler artık mutfaklardaki tencerelere dayanmıştır. Biliyoruz ki uzun zamandır giderek daha da pahalıya kaynayan hepimizin evindeki bu tencere; artık kaynamaz hale gelmiştir. Görüyoruz ki iktidar umursamasa da görmezden gelse de evlerimizdeki bu tencere; aş değil, dert pişirmeye başlamıştır. İnsanımızın çarşı-pazardan eli boş dönmek zorunda kalması nedeniyle bu tencere; artık dolmaz hale gelmiştir. Şehrimizdeki, ilçelerimizdeki, mahallelerimizdeki bir çok hanenin ocağındaki bu tencere artık patates-soğanı dahi bulamaz hale gelmiştir”
HABER: SERHAT ÇİÇEK