Ülkücü İşçiler Derneği İnegöl Şubesi yönetimi, düzenledikleri iftar programı ile Ülkücü işçileri bir araya getirdi.
İftar Programına Ülkücü İşçiler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Mutlu Özdemir, Ülkücü İşçiler Derneği Bursa Şubesi Başkanı Rasim Havuz, MHP İlçe Başkanı Hayati Bedir, İnegöl Ülkü Ocakları Başkanı Yücel Erim, Ülkücü İşçiler Derneği İnegöl Şube Başkanı Şinasi Akan ve yönetim kurulu üyeleri ile üyeler katıldı.
Yemeğin ardından konuşan Ülkücü İşçiler Derneği İnegöl Şube Başkanı Şinasi Akan, “Sözlerime her hayır kapısının anahtarı olan besmele işle başlamak istiyorum. Ülkücü İşçiler Derneği İnegöl Şubesinin birlik ve beraberlik programına, iftar sofrasına uzaktan yakından gelen siz ehli büyükler hoş sefa geldiniz. Ülkücü İşçiler Derneği, İnegöl’de 4 senedir milliyetçiyim, ülkücüyüm velhasıl Türküm diyen işçilerle istişare halinde bugüne kadar geldi. Bugün devir teslim bekliyorduk ama o da nasip olmadı. İnşallah Ülkücü İşçiler Derneği İnegöl Şubesi yerini değiştirerek, hizmet sunmaya devam edecek. Bu yeni yerinde devir teslim yapacağız. Allah hepinizden razı olsun, Ramazanınız mübarek olsun. İnşallah yüce Rabbim bütün şerlerden teşkilatımız ve bizi korusun” dedi.
Ülkücü İşçiler Derneği Bursa Şubesi Başkanı Rasim Havuz’un kısa selamlama konuşmasının ardından kürsüye çıkan Ülkücü İşçiler Derneği Genel Başkan Yardımcısı Mutlu Özdemir, Türk milletinin milletler ailesinin şerefli bir üyesi olduğun belirterek, “Türk milleti övmeye değer zengin bir tarih ve felsefesine sahiptir. Türk milletinin yüksek manevi vasıfları, kültür üstünlükleri vardır. Türk milleti tarih boyunca ve üç kıta üzerinde yayılan cihan devletleri kurmuştur. Türk milleti, bu devletleri kurarken daima kendi devlet felsefesinden, kendi öz kültüründen ilham almıştır. Ancak iki yüz yıldan beri milletimiz, devlet felsefesinde bazı zaaflara uğramıştır. Bunun sebebi, kendi milli kültür ve devlet felsefemizden uzaklaşmamız, yabancı kültür ve akımların istilasına uğramamızdır. Devlet felsefesi ve kültürde görünen bu yabancılaşma, müesseseleri milli ülküden uzaklaştırmıştır. İşte biz Türk milliyetçileri, Türk ülkücüleri olarak yurdumuza karşı girişilen bu ideoloji ve kültür saldırısı ve istilasının karşısına çıkarak, yurdumuzu bütünüyle koloni olmaktan, bütünüyle emperyalizmin kucağına düşmekten kurtaracak müjdeyi veriyoruz. Yüzde yüz yerli ve milli olan fikirlerimizle, Türk milleti ideolojimiz ve dokuz ışık doktorimizle bu istila hareketinin karşısına dikiliyoruz. Önce gençlerimizi, aydınlarımızı, koloni aydınları olmaktan kurtaracak, vatansever, milliyetçi ülkücü feragat ve fedakarlık, timsali aydınlar haline getireceğiz. Sonra milliyetçi, güçlü ve büyük Türkiye’yi kurarak ülkemizin her türlü emperyalizim tesirinden uzak, lider bir devlet olmasını sağlayacağız. Milliyetçi hareket bu yoldaki tarihi ve milli görevini yerine getirecektir.
Milliyetçi hareketin büyük imanlı ve müreffeh Türkiye kurmak zarüretinden doğduğunu ifade eden Özdemir, “Bu büyük devletin temeli Türk kültürüne, Türk iktisat ve siyaset anlayışına dayanan milliyetçi bir Doktorindir. Milli kültür bir milletin fertlerini asırlar boyunca birbirleriyle münasebetlerinden doğan kıymetler bütünüdür. Ülkücü işçiler hareketi insan şahsiyetine en büyük saygıyı duyar. Türk insanının ve onun önderliğinde tüm insanlığın, gerçek şahsiyetine ulaştırılması en önemli davamızdır. Emek bu insan şahsiyetinin en kıymetli ve ayrılmaz parçalarından biridir. Emeği böyle değerlendirmeyen ve onu insan şahsiyetinden ayrı bir mal ve eşya olarak gören kapitalist, kominist sistemlere bu bakımdan da karşıyız. Emek bir mal, insan da bir makine olarak görülürse, işte o zaman insanın sömürülmesi başlar. Makineden ne pahasına olursa olsun daha çok üretim istenir ve işe yaramaz hale geldiğinde de bir kenara kaldırıp atılır. Halbuki insan yaratılmışların en şereflisidir. Ve bir makine değildir. Milliyetçi hareket, insana ve onun kutsal emeğine gerçek değeri verecek olan harekettir. Bir memlekette iş ve çalışma hayatı her şeyden önce çalışanlar, çalıştıranlar ve devlet arasında üçlü bir münasebet ve düzenin varlığı gereklidir. Bu durumda taşeron sistemine de gerek duyulmayacaktır. Çalışma hayatı denilince ilk akla gelen, çalışanlarla çalıştıranlardır. Ancak bunların yanında da devletin yer almasının sebebi iş gücünün korunması, sosyal denge ve sosyal adaletin sağlanması, menfaatlerin milli menfaat istikametinde uzlaştırılması gibi meselelerdeki devletin etkili ve ayarlayıcı rolüne duyulan ihtiyaçtır. Çalışanlar ve çalıştıranlar, devlet kontrolünün olmadığı serbest bir sahada zümre menfaatlerini sağlamak için boğuşmaya terk edilirse ve üstelik bu boğuşmaya sınıf şuurunun teşekkülüne müsit yıkıcı tahrip ve cereyanlara açık bırakılırsa milli birlik ve beraberlik yok olur, devletimiz de yıkılır. Milli menfaatler, bütün şahıs ve zümre menfaatlerinin üstündedir. Bunu sağlayacak olan ise devletin adil elidir. Emek ve sermaye arasında adaletli bir barış sağlayabilmek için her iki unsurun da teşkilatlandırılması gerekmektedir. Ancak bu teşkilatlanma sınıf şuurunu besleyecek ve diğer zümrelere düşmanca bakacak fikri esaslardan uzak tutulacak, milli birlik hiyerarşinin yapıcı bir kademesini teşkil edecektir. İş hayatı ve işveren sendikaları şeklinde düzenlenirken, birinin diğerine tahakkümüne imkan ve fırsat verilmeyecektir. İşçi sendikaları, işçinin ücret ve sosyal haklarının adalet ölçüleri içinde iyileştirilmesini isteyen kuruluşlar değil, aynı zamanda milli kalkınma planlarının isteklerine uygun şekilde, işçi kesiminin sorumluluklarını temsil eden kuruluşlardır. Süratle sanayileşmek ihtiyacında ve iddiasında olan bir ülkeyiz. Bu bakımdan zaten büyük ve yekun tutan işçi miktarı önümüzdeki yıllarda çok daha artacaktır. Bu artışa paralel, işçi meselelerinin de gittikçe girift hale gelmesi, çeşitlilik kazanması tabiidir. Bu yüklü problemlerle başa çıkabilmek için bütün işçilerin sendika çatıları altında birleşmesi lazımdır. Teşkilatlanmamış veya teşkilatı dışında kalmış işçi sömürülmeye mahkumdur. Ülkücü işçiler hareketi, hiçbir işçinin teşkilatsız kalmasına imkan bırakmayacak tedbirlerin alınmasını istemektedir. Rahmetli Başbuğum Alpaslan Türkeş derki; ‘Milliyetçi Hareket, aziz Türk işçilerini milliyetçi Türkiye ve ülkücü işçi cephesine davet eder. Büyük Türkiye’nin bu adsız mimarlarının imkansızlık yüzünden heder olmalarını önleyecektir” şeklinde konuştu.