Yapılan zamlar yan malzemelere etki oluşturdu

Starwood Yapı Market Müdürü Emrah Ünlüsoy hammade zamlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, 2017 yılı boyunca hammaddeye yapılan zamların bileşen yan malzemelerde yarı yarıya etki oluşturduğunu, İnegöl’ün bu konuda kendi üretimini yapmasıyla çok daha avantajlı hale gelebileceğini ifade etti.

Yayınlama: 29.12.2017
649
A+
A-

Starwood Yapı Market Müdürü Emrah Ünlüsoy, “Yüzde 100’e varan zamlar sadece dış tedarikten gelen ürünlerle alakalı olmuştur, birleşen ürünlerde değil… Direkt ithal edilen dolar ya da Euro bazlı ürünlerde hem kur artışı hem de dünya genelinde hammadde zamlarından dolayı oranlar yüzde 50 ile yüzde 100’e ulaştı. Fakat menteşe, ray, vida, plastik ürün grupları gibi malzemeler bundan tam olarak etkilenmedi. Demirin hammaddesidir, çeliğin hammaddesidir, zamağın hammaddesidir, bu hammaddeye gelen zam ürüne yayıldığı zaman düşer. Zamak 2017 yılı içerisinde yüzde 90’a varan oranlarda zamlandı. Zamakla bileşen materyallerde bu zamlar sadece yarı yarıya hissedildi. Bunları engellemenin çaresi yerli üretimden geçer. Yerli üretimin kurulmasındaki zemin maliyetinin yüksek olması yatırımcın cesaretini kırıyor. İnegöl’de bugün bir menteşe, ray fabrikalarımız yok. Plastik döküm dışında demir döküm tesislerimiz çok az. Bunları artırabilirsek, yatırımlarını ön plana çıkarabilirsek maliyetlerimiz düşer. Zamlardan etkilenme oranlarımız kısmen düşer. Sonuçta yine bir hammadde alımımız olacak ama birleştirmede işçilik ile genel gider maliyetlerimiz düşer ve İnegöl olarak yaptığımız yarı mamulü mobilya sektörüne kendimiz sokarız. Nakliyeden ve büyük ara tedarikçiden kurtuluruz, istediğimiz yenilikleri yerinde yapmış oluruz” dedi.

 

PERSONELLERİ DOĞRU KULLANAMIYORUZ






İnegöl mobilya sektörünün uluslararası arenada daha etkili bir hale gelebilmesi için katma değerli ürün üretmesi ve AR-GE’ye daha fazla önem vermesi gerektiğini belirten Ünlüsoy, “İnegöl’deki tasarım gücü yükselmeye başladı. 2004-2005 yılında başlayan modüler üretim süreçleri 2013-2014 yılına kadar devam etti. 2013-2014 yılından sonra ihracatın düşmesiyle katma değerli ürünler üretilmeye başlandı. Çünkü gelişen Türkiye’de kişilerin gelir seviyeleri çiftlerin çalışmaya başlaması sonrası yükselmeye başladı. Asgari ücretten dolayı geçim sıkıntısı yaşayan belli bir kesim var ama bununla birlikte kültürümüzde bulunan ‘Eş çalışmaz, erkek çalışır, eve bakar’ mantığı bitti. Geçim sıkıntısından dolayı çalışan eşlerde eve ekstra bir bütçe girdi. Bu bütçe ile beraber daha kaliteli, daha iyi mal ve eşya alımı başladı. Bu tutum beyaz eşyadan mobilyaya ve araçlara kadar uzadı. Bugün etrafımıza baktığımızda 90 model altında kaç araba var, 2000 model altı kaç tane araba var… Evlerde de aynı şey geçerli. Eskiden mobilyanın ortalama değişim süreci 20 yıldı, şimdiki araştırmalara göre evdeki toplam ürünün değişim süresi 8 yıla düştü. Bu bizim ne kadar çok tüketime dayalı ve yeniliğe açık bir ülke olduğumuzun göstergesidir. İnegöl kaliteli üretim yaptığı sürece büyümeye devam edecektir. Kaliteli ürün beceri ve maliyet ister. Bunları bir araya getirirsek zaten başarıya ulaşırız. Geçişlerde ara elemanları bulamıyoruz, bulsak da içlerindeki bilgiyi alamıyoruz. Çünkü yönlendiremiyoruz. AR-GE elemanlarını doğru kullanamıyoruz. Gazete ilanlarına baktığımızda ‘Autocad programı bilen AR-GE’ci aranmaktadır’ ilanları görüyoruz. Bir AR-GE’ci iş başvurusunda bulunacaksa zaten Autocad’i biliyordur. Biz işveren olarak Autocad programı bilen birisini mi arıyoruz yoksa firmamıza yenilik sağlayacak araştırma geliştirme elemanı mı arıyoruz? Aslıda işverenlerin o ilanlarda aradıkları kişi ÜR-GE yani ürün geliştirme elemanıdır. Bugün mobilya firmalarını dolaşın, AR-GE departmanları vardır, ÜR-GE departmanları yoktur ve İnegöl’de AR-GE departmanı yazılan yerlerin hepsi aslında ÜR-GE departmanıdır. Bu ÜR-GE elemanı içerideki usta başlarıyla birlikte delik planlarını, kesim planlarını, malzeme poşetlerinin içindeki malzeme grubunu oluşturan ve bunu geliştiren departmandır. AR-GE departmanı dediğimiz eleman ise firmanın gerek yaptığı ürünü revizyon etmesini sağlayan, dışarıdan tedarik edilebilecek ürünleri firmasının kültürüne uygun tasarım haline gelmesi için makyajını yapan ya da dışarıdan değil de direkt kendisinin tasarladığı ürünleri firmasına sunan kişidir. Elemanlarımızı doğru noktalarda kullanırsak vites yükseltiriz. İnegöl şuan gelişmiş bir üretime sahip, Türkiye’nin birçok yerinde olmayan makine parkurları, tedarik gücü, nakliye gücü var. Bugün İnegöl’de Konya’dan, Kayseri’den, İzmir’den, İstanbul’un her kısmından ve hemen hemen her taraftan fabrikası olup İnegöl’e lojistik noktasını kuran, kısmen üretimini kuran ya da satış ofisini kuran firmalar var. Biz İnegöllüler olarak bunları görmezden gelemeyiz. Bu kadar firma İnegöl’e gelip yerleşip bu avantajlarla para kazanırken biz içeride çalıştırdığımız elemanları doğru yönetemediğimizden 2. viteste hareket edebiliyoruz. Aldığımız elemanları doğru şekilde doğru departmanda çalıştırırsak vitesimizi çok rahat bir şekilde yükseltebiliriz, hızlı yol alırız, hızlı gelişiriz, hızlı yayılırız.”

 

KONSEPT TARZINDA SATIŞLAR GERÇEKLEŞTİRİLMELİ

“Son 3-4 yıldır İnegöl’de konsept üretimleri yapılmaya başlandı ama marka dediğimiz firmalara baktığımız zaman yaklaşık 10-15 yıl öncesinde bunu hayata geçirdikleri görülüyor. Hiç yapılmamasındansa 3-4 yıldır buna başlanması İnegöl’e büyük ivme kazandırdı. Yatak ve yemek odası üreten bir firma koltuk üretmeye başladıktan sonra ürünlerini daha hızlı satmaya başladı. Fakat şöyle bir eksikleri var; üretilen malları sadece İnegöl dışındaki firmalara toptan satış yoluyla aktarıyorlar. Bu konsept ürünlerin kapladıkları bir alan metrekareleri vardır, bu metrekarelerin tespiti yapılarak satış yaptıkları firmalarda metrekare alanları oluşturmaları ve sadece kendi ürünlerinin bulunduğu alanlar oluşturmaları gerekiyor. Bu alanlar oluşturulurken karşı tarafa bazı fedakârlıklar yapılmalı. Örneğin Malatya’daki bir mobilyacının konsept yapan bir İnegöllü mobilyacıdan o alanı oluşturması için gerek kira desteği gerek ciro prim desteği gerek bağlantı prim desteği alması gerekiyor. Bunları da maliyetlerine katarak konsept çalışmayla firmalara gidildiğinde doğru satışlar ve doğru sunumlar yapılır. Önce bu hareketle başlayıp satışı hızlandırmak sonrasında ise bazı nokta şehirlerde kendi mağazalarını açıp ürettikleri ürünleri direkt perakende müşterilerine sunmaları gerekir. Kârlılıklar ancak böyle yükseltilebilir. Rekabet ortamı büyük. Perakende sektöründe mobilya unsuru çok büyük. Bugün Koçtaş da Tekzen de mobilya satıyor, bunun dışında halka elden taksitle veya senetle satan firmalar var, sadece mobilya Show romları olan firmalar var. Bu pazarın içinde fiyat tutturabilmek, ürünü direkt müşteriye sunabilmek zaman alıyor. Ocak ayı sonunda CNR Mobilya fuarı var. Burada tanıtılan ürünler Türkiye’nin birçok yerindeki mağazacılara ve müşterilere tanıtılacak. O firmalar ürünü beğenerek sipariş sistemine girecekler. Üretici firma ürünü 1-2 adet olarak teşhire sunuyor, fuarda sipariş alıyor ve fuardan sonra üretime başlıyor. Ürünü üretip sevk etmek 2-3 hafta. Sipariş alındıktan sonra ürünün üretime girip sevk olmasına kadar toptancı firma ürünü bekliyor. O bekleme süresinde mağazacı daha önce gelen ürünü boş olarak ayırdığı yere koyacak. Beğendiği ürün de geldiğinde mağazanın farklı bir yerine koymak zorunda kalacak ya da yer olmadığı için deposunda bekletecek. Peki, üretici ne yapacak? Sipariş gelsin diye bekleyecek. Fakat konsept tarzında satış gerçekleştirilirse toptan satılan mağazalardaki alanlar belli olacak, yeni ürünü gönderdiğinde yeri belli olacak. Üretici de ne üreteceğini bilecek. Gönderdiği ürünün teşhire girip girmediğini, satılıp satılmayacağını da bilmiyor… Ama teşvik primi ya da mağaza destek primi ile mağazacının önünü açarsa mağazacı da o mala yönelir. Satışlar böylelikle kolaylaşacak” ifadelerini kullandı.

 



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş