OSMANLI’NIN MİRASÇILARIYIZ

İnegöl Belediyesi tarafından Alanyurt Fatih Mahallesine yapılan Ahıska Anıtı, geçtiğimiz gün Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın katılımı ile hizmete açtı. Açılış töreninde açıklamalarda bulunan Efkan Ala, “Bir takım terör maşaları saldırılarıyla Türkiye’nin önünü kesmeye çalışıyorlar, yine başarılı olamayacaklar. Türkiye 2023 hedeflerini de yakalayacak. 2071 vizyonuna uygun reformlarını da yapacaktır. Türkiye en gelişmiş 10 büyük ekonomi arasına girecek. Yurtdışındaki kardeşlerimize de bizden…

Yayınlama: 14.11.2016
921
A+
A-

İnegöl Belediyesi tarafından Alanyurt Fatih Mahallesine yapılan Ahıska Anıtı, geçtiğimiz gün Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın katılımı ile hizmete açtı. Açılış töreninde açıklamalarda bulunan Efkan Ala, “Bir takım terör maşaları saldırılarıyla Türkiye’nin önünü kesmeye çalışıyorlar, yine başarılı olamayacaklar. Türkiye 2023 hedeflerini de yakalayacak. 2071 vizyonuna uygun reformlarını da yapacaktır. Türkiye en gelişmiş 10 büyük ekonomi arasına girecek. Yurtdışındaki kardeşlerimize de bizden çok daha fazla yardım etme imkanı bulacaklardır. Hiç kendimizi küçük görmeyelim. Bütün dünyaya 500 yıldan fazla hükmetmiş bir devletin mirasçılarıyız” dedi

 

Açılışa İçişleri eski Bakanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Efkan Ala, Bursa Vali Yardımcısı Ergün Güngör, İnegöl Kaymakam Vekili Ziya Polat, Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Parti İlçe Başkanı Adem Demirel ve yönetim kurulu üyeleri ile Ahıskalılar katıldı.






 

DEĞERLERİMİZ İÇİN CANIMIZI, SON DAMLASINA KADAR KANIMIZI FEDA ETMEYE HAZIRIZ

Törenin açılış konuşmasını gerçekleştiren İnegöl Ahıska Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehmet Taş, “Böyle bir Anıtı ve çevre düzenlemesini yaptırarak, Ahıska Sürgününü yaşayan Ahıskalıların Çocukları ve Torunlarının ağırlıklı olarak yaşadığı bu bölgede, bizler için ayrı önemi olan bu eseri kazandırması nedeniyle İnegöl’ümüzün değerli Belediye Başkanı Alinur Aktas Bey’e şahsım, yönetim kurulu arkadaşlarım ve tüm Ahıskalı hemşerilerim adına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Sürgün anıtı yapımı konusunda yer tespiti, nasıl olacağı vb. konularla ilgili İnegöl Belediyesi ile pek çok istişareler yaptık. Nasıl olacağı, nerede olacağı konularında değerlendirmelerde bulunduk. Sonucunda, bugün de; İnegöl Belediyemiz ile Derneğimizin koordineli çalışması sonucu meydana çıkan, bizler ve çocuklarımız için anlamı çok büyük olan bu Anıtın açılışı için buradayız. Bizlere böyle kalıcı ve anlamlı bir eser kazandırdıkları için emeği geçen tüm dostlarımızdan Allah razı olsun. Bu anıt tüm Ahıskalı kardeşlerimizin sürgünde ve sürgün sonrası yaşadıkları zulmü en güzel bir şekilde anlatıyor. Bizler unutmadık, çocuklarımıza ve torunlarımıza da unutturmayacağız. Geçmişimizden ders alıp geleceğimizi planlayacağız. Atalarımız yıllarca bu hilalin, bu bayrağın ve bu vatan toprağının özlemiyle yaşadı. Bizler bu gün bu anıtla atalarımızın özlemlerini bu meydanda topladık. İşte şanlı Türk bayrağımız, işte dinimizin simgesi hilalimiz. İşte vatan toprağımız. Dün atalarımız bu vatan toprağı için canlarını, kanlarını feda ettiler. Bizler de, biz bu değerlerimiz için son nefesimize kadar canımızı, son damlasına kadar kanımızı feda etmeye hazırız. Ahıskalılar 14 Kasım 1944’te büyük bir sürgüne ve drama tabi tutuldular. Her Ahıskalı aile mutlaka bu yolculukta akrabasını, hısımını kaybetmiştir. Hiçbir suçları olmayan masum ve günahsız yaşlılar, kadınlar, sabiler insanlık dışı bir şekilde yurtlarından sökülüp atıldı. Hayvanlar ahırlarda, ekmekler sacın üzerinde kalmış, insanlar bir gece vakti, ne olduğunu bile anlamadan, nereye gittiklerini dahi bilemeden bir meçhule doğru yola çıkarılmışlardır. Aynı aileden gelin bir tarafta, anne baba bir tarafta, çocuklar bir tarafta olmak üzere ayrı vagonlara dağıtılarak götürülmüşlerdir. Kapıları pencereleri kapalı yük vagonlarında insanlar ölüme terk edilmişlerdir. Vagonlar üç günde bir, kısa aralıklarla açılmış ancak o zaman insanlar, Orta Asya’nın dondurucu soğuğunda gri gökyüzü görebilmişler. İhtiyaç gidermek için trenden uzaklaşanlar, ya askerlerin açtığı sonucu öldürülmüşler ya da kasıtlı olarak terk edilmişlerdir. Ölüm Treni’nde bir kadının doğum sancısı tutuyor, erkekler ceketlerini veriyor, kadınlar sırt sırta veriyor. Kadın ölüyor, doğan erkek çocuğuna Garip Türk adını veriyorlar. Stalin’in ölüm treninde 17 bin ile 20 bin arasında Ahıskalı can verdi. Bu katliam değildir de nedir? Bu gün ülkemizde her ne kadar vatandaşlık sorunu çözülmemiş olsa da, her ne kadar denklik ve çalışma sorunu çözülmemiş olsa da, her ne kadar halkımız hastanelerde borç yüküyle mağdur edilse de, bizler vatanda şanlı al bayrağımızın gölgesinde yaşıyoruz. Temmuz başında Bakanlar kurulunda imzalanan vatandaşlık konusunda eski içişleri bakanımız Sayın Efkan Ala, Milletvekilimiz Hüseyin Şahin ve diğer Bursa milletvekillerimizin çok değerli katkıları ve destekleri olmuştur. Katkı ve gayretlerinden dolayı hepsine ayrıca teşekkürlerimizi sunuyoruz”

 

“Bakanlar kurulunda imzalanan vatandaşlık konusundan sonra ne yazık ki ülkemiz çok büyük bir badire atlattı. 15 Temmuz darbe kalkışması ülkemizde gazi Meclis’in bombalandığı, Genelkurmay Başkanı’nın rehin alındığı, gencecik insanların canlarını feda ettiği, örneğini hiç görmediğimiz, hiç yaşamadığımız, bir daha da yaşamamayı dilediğimiz korkunç bir gece yaşadık. Vatandaşlık sorununun en kısa zamanda çözüleceğine inancımız tamdır. Çalışma sorunu ile ilgili de geçtiğimiz mart ayında Süleyman Soylu bakanımızdan ilk müjdeyi almıştık. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız görüşmelerde ayrıca Turkuaz kartın tüm Ahıskalıları kapsayacağı müjdesini de aldık. En kısa zamanda da hayata geçireceğini umut ediyoruz. Böylece sorunlarımızın bir çoğu çözülmüş olur” dedi.

 

DENKLİK İSTİYORUZ

Taş konuşmasını şöyle sürdürdü; “Bir başka konu da denklik meselemiz. Denklik bekleyen çok sayıda doktor ve mühendislerimiz var. Sosyal güvenceleri olmadığı için hastanelere borçlu olan çok sayıda vatandaşımız var. Bunların çözümü için de sayın vekillerimizden kıymetli adımlar bekliyoruz. Örneğin tüm sorunlarımızla ilgili bir komisyon oluşturup tüm sorunlarımızın çözümünde bizlere daha fazla katkı sağlayabilirler. Ben biliyorum ki otuz bin civarında Ahıskalı’nın vatandaşlığı büyük Türkiye Cumhuriyeti devletimize asla yük olmaz. Şunu da çok iyi biliyoruz ki mazlumun, mağdurun tek hamisi Türkiye’dir”

 

MİNNETLE YAD EDİYORUZ

“Sürgün esnasında ve sonrasında hayatını kaybetmiş atalarımıza bu güne kadar ülkemizin güvenliği için şehit olmuş tüm güvenlik güçlerimize, özellikle 15 temmuzda şehit olan kahraman askerimize, kahraman polisimize ve kahraman halkımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Yüce Rabbim ülkemize birlik beraberlik ihsan etsin. Güç kuvvet versin. Devlet büyüklerimize milleti ve ülkesi için hayırlı çalışmalar nasip etsin. Bizler İnegöl Ahıska Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği olarak çok şükür bu güne kadar şahsi hiçbir işimiz için, ne Belediye Başkanımızdan ne Sayın Milletvekillerimizden ne de Sayın Bakanlarımızdan hiç bir talebimiz olmamıştır. İşte bu yüzden hem halkımız hem de siyasilerimiz tarafından hep müspet manada destekler gördük. İş böyle olunca da Ahıskalı hemşerilerimiz bizlere güvendiler, hep yanımızda oldular. Allah hepsinden razı olsun. Mücadelemiz daima halkımızın sorunlarının çözümü doğrultusunda olmuştur. Bundan sonra da aynı şekilde devam edecektir. Umarım beklentimiz olan tüm sorunlar çözülür. Biz de yalnızca kültürel ve sosyal etkinlikler yaparak kültürümüzü ye yaşam felsefemizi en iyi şekilde anlatma fırsatı bulmuş oluruz. En kısa sürede tüm sorunlarımızın çözülmesi ve daha iyi yaşam şartlarında hayatımızı sürdürmek dileği Katılımınızdan dolayı herkese tüm Ahıskalı kardeşlerim adına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum”

 

ORTAYA BÖYLE GÜZEL BİR ESER ÇIKTI

Belediye Başkanı Alinur Aktaş, ise, “İnegöl Belediyesi olarak halkı koruyan ve insanın üretken, sağlıklı ve mutlu yaşayacağı bir kenti yeniden inşa etme amacıyla hizmet ağını genişleterek şehrin dört bir tarafında 7/24 çalışmalarımıza devam ediyoruz. Türkiye’nin kalbinin attığı, sanayi, kültür, turizm ve sanat adına önemli işlere imza atılan İnegöl’de, belediye olarak hizmet standartlarımızı daha da yukarılara taşımanın gayretini gösteriyoruz. Ekonomisi, kültürü ve sosyal hayatıyla heyecanını hep zinde tutan İnegöl’ümüz için durmak yok.. İnegöl Belediyesi olarak bu kapsamda mahallelere nefes aldıracak meydan düzenlemeleriyle sosyal yaşama hayat verirken; şehri rahatlatacak dinlenme mekânları, otopark alanları ve çocuk parkları üretme çabamız ise kentin her alanında artarak devam ediyor.  Bugün de Ahıska Türklerinin anavatanlarından sürgün edişlerini ölümsüzleştirecek ve tarihe ışık tutacak Ahıskalı Anıtı, meydan ve çocuk parkının açılışını yapmak üzere bir araya geldik. Bu anıtın yapılması için Ahıskalılar Derneği Başkanımız Mehmet Taş abimizin yoğun talebi oldu. Yaptığımız görüşmelerde; ‘Başkanım bu anıt bizim için çok önemli. Yeni yetişen kuşakların bu ölüm yolcuğunu unutmaması adına sizden İnegöl’de yaşayan Ahıskalılar için ölümsüz bir değer olacak bir anıt bekliyoruz’ dedi ve tabi bizde tarihe kara bir leke olarak geçen sürgüne kayıtsız kalamadık ye sonuçta ortaya böyle güzel bir eser çıktı” dedi.

 

GÖZ YAŞLARI SEL OLDU

Yaşanan sürgünü anlatan Aktaş, “14 Kasım 1944 tarihi Bizler İçin Neyi ifade ediyor? İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’nin sosyalist lideri Stalin, Ahıska’nın eli silah tutan gençlerini Almanlara karşı savaşa sürerken, geride kalan analarını, babalarını, eşlerini ve çocuklarını 1944 yılında bir gece yarısı hayvan taşınan yük vagonlarına doldurarak kanlı bir yolculuğa çıkardı. “Kısa sürede geri döneceksiniz, yanınıza hiçbir şey almayın” denilen 70-80 bin civarındaki Ahıskalı kara kışta Ölüm Trenine dönen bir yolculuğa çıkarıldılar. Hastalıktan, açlıktan, havasızlıktan Çoğu çocuk ve yaşlı olmak üzere 20 bine yakın Ahıskalı vagonlarda can verdi. Vatanlarından zorla koparılan ve vatanlarından kilometrelerce uzak yerlerde şehit olan Ahıskalılar Sovyet askerleri tarafından karlı arazilere, boş çukurlara atılarak insanlık dışı bir muamele ile karşı karşıya bırakıldı. Orta Asya’nın bozkırlarında geri dönüşü olmayan bir yolculuk sonunda hayatta kalmayı başaran Ahıskalılar Kazakistan, Kırgızıstan, Özbekistan başta olmak üzere Orta Asya’nın farklı köşelerine dağıtıldılar. Stalin’in sudan gerekçelerle toplu sürgüne maruz bıraktığı Müslüman halklar daha sonra yurtlarına dönebildikleri halde sadece Ahıskalılar bu haklarından mahrum edildi. Günümüzde hala acıları sıcak olan Ahıskalılar; o günlerin unutulmaması için her platformda ölüm trenlerini unutturmamak için uğraş veriyorlar. O yüzden 14 Kasım günü her bir Ahıskalı için tarifi imkansız sürgünün yeniden yüreklerde hissedildiği ve zihinlerde canlandığı bir gün. Şimdi sizleri O günleri yaşayan ve ölüm treni ile yolculuğa çıktığında 15-16 yaşlarında olan Halil Şeker Amcamızın anlattıklarına kulak misafiri olmaya davet ediyorum; Bir gün Ruslar geldiler, ‘2 saate hazırlanıp çıkacaksınız’ dediler. Her şeyimizi bağladık. Köyün kenarına çıkarttılar. Askeri arabalarla istasyona götürüp vagonlara tıktılar. Treni Ural dağlarından, Sibirya’dan, soğuk yerlerden dolaştırdılar daha çok kırılıp ölelim diye. Sonunda Özbek’e geldik. Yüzde 30’umuz yollarda kırıldı. Vagonlarda ne su var, ne tuvalet. Pencereler kapılar kilitli. Geceleri göz gözü görmüyor. Gündüz olduğunu aralıklardan sızan güneş ışığından anlayabiliyoruz. Namaz kılamıyoruz, uyamıyoruz. Kirpiklerimize kadar bit düştü. Her türlü hastalık bizi buldu, her akşam biri ölüyordu. İçimize attık acımızı, ama yıkılmadık” şeklinde konuştu.

 

Aktaş konuşmasını şöyle sürdürdü; “İşte; bizlerde bugünü ölümsüzleştirmek ve tarihe ışık tutmak adına tarihe kara bir leke olarak geçen bu sürgünü gelecek kuşaklara hatırlatmak adına burada bir anıt yapmak istedik. Umarım şehrimizde yaşayan her bir Ahıskalı yurttaşımız için 14 Kasım 1944 tarihi bu anıt ile bambaşka bir anlam kazanır. Ölümün pençesinde hayat yaşayan ve Dünyanın dört bir tarafına dağılan Ahıskalılar her şeye rağmen ülkemizde huzur ve güvenli bir şekilde yaşamaya devam ediyor. İnegöl’ümüzde de çok yoğun bir Ahıskalı nüfusu mevcut. Yaklaşık 16 bin kişi. Belediye olarak o acılı günlerin hatıralarını bugün açılışını gerçekleştireceğimiz bu anıt ile bir nebze de olsa hatırlatabiliyorsak ne mutlu bizlere. Bu arada Alanyurt Fatih Mahallesi Demirtaş Sokakta bugün açılışını yaptığımız Ahıskalılar Anıtı, Meydan ve çocuk parkı çalışması hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse; söz konusu hazırlanan Ahıskalı anıtı ve meydan düzenleme projesi mevcut koruluk alanla birleştirilerek 2600 metrekare alan üzerinde planlanmış ve projelendirilmiştir. 800 metrekare sert zemin alanı ve 1800 metrekare yeşil alanı bulunmaktadır. Meydanlık alana Ahıskalıların sürgün edildiği günlerin sergilendiği hilal şeklinde bir anıt yapılmıştır. Meydanlık alan etrafına peyzaj açısından önem taşıyan bitkiler dikilmiştir. Bu kentsel düzenleme çalışmasının belediyemize maliyeti yaklaşık olarak 145 bin TL’dir. Tarihe kayıt düşülmesi ve her bir vatandaşımızın bu yapılanları görmesi ve bilmesi açısından bu kara günün gelecek nesiller için bir anlam ifade etmesi için bugün burada açılışını gerçekleştirdiğimiz ve çok kıymetli olduğunu düşündüğümüz Ahıskalı Anıtı, meydan ve çocuk parkının ilçemize ve Ahıskalı hemşerilerimize hayırlı uğurlu olmasını dilerken, O günleri yaşayan ve Stalin’in ölüm yolculuğuna çıkardığı Ahıskalılardan biri olan Şair yazar Nurettin Hasanoğlu’nun kaleminden çıkan dizelerle konuşmamı bitirmek istiyorum; Kıyamet gelmişti eve girende dağılmış her şeyi onda görende bacımın saçları tel tel olmuştu. Anamın gözyaşı bir sel olmuştu anam çıldırmıştı bu faciadan bilmezdi ne etsin, başlasın neden sarıldı da dedi: Oğlum bu zulümdür halkımıza bu sürgünlük ölümdür”

 

TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ

İçişleri eski Bakanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Efkan Ala ise “Ahıska sadece bir coğrafi bölgenin adı değildir, bir imanın, irfanın, zulme karşı duruşun adıdır, zalime karşı çıkışın adıdır. Velhasıl nereye giderse gitsin imanını, kimliğini, irfanını birlikte götürmenin adıdır Ahıska. Bunu hatırlatmak üzere bu anıtı yapan belediye başkanımıza yürekten teşekkür ediyorum. Kendisi küçük ama anlamı çok büyük. O gün ki şartlarda şehit olan 20 bin kardeşimizi rahmet anıyorum. Onlar gittiler ama öyle bir hatıra bıraktılar ki kıyamete kadar yaşayacak. Bize çok büyük dersler bıraktılar. Türkiye herkesin vatanıdır. Burada hiç kimse misafir değildir. Sizlerin çektiği sıkıntıların giderilmesine yönelik yapacağımız her görevin takipçisi olacağım” dedi.

 

BİZ BU ŞEYTANLARIN SALDIRILARI OLMASA BU MESELELERİ ÇOK HIZLI BİR ŞEKİLDE ÇÖZERİZ

Eski Bakan Ala konuşmasını şöyle sürdürdü; “Türkiye’yi görüyorsunuz. Meselelerini çok hızlı çözmesin, mazlumlara yeterince yardımcı olmasın, gelişmesin diye çok saldırılarla karşı karşıya kalıyoruz. Zaten biz bu şeytanların, bu maşaların saldırıları olmasa bu meseleleri çok hızlı bir şekilde çözer, sizin bunları dile getirmenize fırsat bile vermeden yolumuza devam ederdik. Biliniz ki; bir an önce bu meselelerin çözülmesi için duruma vaziyet ediyoruz. Yine de istediğimiz hızda yürümüyoruz. Birlikte bunu da o hıza kavuşturalım. Sizler o zahmetlerin bedelini peşinen ödediniz. Sizlerin emeklerini sürekli çalışsak ödeyemeyiz. Milletimize bu şanlı adı hediye eden Ahıskalı kardeşlerimize ne yapsak azdır. Onların hangi sorunları varsa o sorunları çözmekte bizim boynumuzun borcudur. Borçlu durmayalım, bunları kısa zamanda ödeyelim. El birliği yapalım bizde gönül rahatlığına kavuşalım. İnşallah bu problemleri de kısa zamanda çözer ve size layık hizmetleri sunmuş oluruz. Bütün mazlumların gözü de bütün zalimlerin gözü de Türkiye’mizin üzerinde. Zalimleri kimse yad etmez. O mazlumları tarih boyunca biz hatırlayacağız. Zalimin yanında olmaktansa direnen iman sahibi mazlum olmayı her zaman yeğledik. Ama zulme karşı durup onu bertaraf etmekte bizim şiarımızdır. Türkiye bu umdelerle hedeflerine yürüdüğü için o zalimler iş birliği yaparak Türkiye’nin önünü kesmeye çalıştılar ama başarılı olmadılar. Bir takım terör maşaları saldırılarıyla Türkiye’nin önünü kesmeye çalışıyorlar, yine başarılı olamayacaklar. Türkiye 2023 hedeflerini de yakalayacak. 2071 vizyonuna uygun reformlarını da yapacaktır. Türkiye en gelişmiş 10 büyük ekonomi arasına girecek. Yurtdışındaki kardeşlerimize de bizden çok daha fazla yardım etme imkanı bulacaklardır. Hiç kendimizi küçük görmeyelim. Bütün dünyaya 500 yıldan fazla hükmetmiş bir devletin mirasçılarıyız. Gelecekte bizimle beraber kurulacaktır. Gelecekte de bizlere sorulmadan denklemler kurulamayacaktır. Bizlere sorulmadan çizgiler, sınırlar çizilemeyecektir. Bu bakımdan bizimle fazla uğraşıyorlar, ama bizim gücümüzde gittikçe fazlalaşıyor. Yeter ki yürek birliği içerisinde olalım. Tuzak kuranları da kendi tuzaklarına düşürürüz. Onun için bu topraklar imanla yoğrulmuştur.”

 

MİLLETİN KENDİSİNE KASTEDENLERİN HALİNİ GÖRÜYORSUNUZ

“En yakın zamanda yaşadık 15 Temmuz. Başkalarının maşası haline gelmiş ve Türkiye’nin yolunu kesmeye çalışan Türk milletinin içerisinde milletin verdiği imkanlarla, milletin uçaklarıyla tanklarıyla milletin kendisine kastedenlerin halini görüyorsunuz. Millet bir rütbeyi verir de siz onu adam gibi kullanmazsanız, o rütbeyi sökmesini de bilir. Bir makam verir de o makamı milletin lehine değerlendirmeyi bilmezseniz o koltuğu altınızdan alır, başınıza geçirir. İşin asıl sahibi millettir. Asıl sahibi olduğunuz Türkiye’ye herkesten fazla sahip çıkmakta sizin görevinizdir. Biz birlikte oldukça önümüzü kim kesebilir? Onun için bu anlayışla yola devam edeceğiz. Sizlerle birlikte problemlerimizi çözdükçe gönlümüz rahatlayacak”

 

Konuşmaların ardından kurdele kesilerek açılışı yapılan anıt gezilerek incelendi.

 



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş