Kutlu Doğum Haftasına nedeniyle açıklamalarda bulunan Saadet Partisi İnegöl İlçe Teşkilatı Eğitim Başkanı Hasan Katırcı, “Hz. Peygamber (s.a.v.) efendimizin bir hafta boyunca ülkemizin her köşesinde ve yurt dışında hoca efendilerimiz tarafından halkımıza anlatılacak olması, gerçekten güzel şeylerdir. Rabbimden dileğim bu heyecanın, bu ülke insanının yüreğinden hiçbir zaman eksik olmamasıdır. Resûlüllah’ı dikkate almayanları Allah (C.C.) sevmez” dedi.
Saadet Partisi İnegöl İlçe Teşkilatı Eğitim Başkanı Hasan Katırcı, kutlu doğum haftasına açıklamalarda bulundu. Tantarcı, bu haftanın yurt dışında kutlanmasının ise güzel olduğunu ifade etti.
PEYGAMBER EFENDİMİZİN (S.A.V.) DOĞUMU KUTLU OLSUN
Yurt dışında da Kutlu Doğum Haftası’nın kutlanmasının mutluluk erici olduğunu ifade eden Katırcı, “Asr-ı saadetten beri dünyanın her tarafındaki Müslümanlar, her sene, Rebiülevvel ayının 12. gecesini Mevlid kandili olarak ihya ederler. Hz. Peygamber (s.a.v.) efendimizin bir hafta boyunca ülkemizin her köşesinde ve yurt dışında hoca efendilerimiz tarafından halkımıza anlatılacak olması, gerçekten güzel şeylerdir. Rabbimden dileğim bu heyecanın, bu ülke insanının yüreğinden hiçbir zaman eksik olmamasıdır. Yeryüzündeki bütün Müslümanlar için Peygamber efendimizin (s.a.v.) doğumu kutlu olsun. Bu mübarek gün Ümmet-i Muhammed’in zulmün her çeşidinden kurtuluşunun vesilesi olsun inşallah” dedi.
ASLA BİR HAFTAYA SIĞACAK, SIĞDIRILACAK BİR ŞEY DEĞİLDİR
Katırcı, konuşmalarına şu ifadelerle devam etti: Her gün efendimizin bir sünnetini hayatımıza ilave edebilirsek işte o zaman Kutlu Doğum ihya edilmiş olur. Bunun için yapılmış merasimler ve organizasyonlar iç-dış dünyamızda bir ışıltı meydana getirmiyorsa, hayat yaşantımızda bir takım değişimler olmuyorsa kendi nefsimizi sorgulamamız gerekir. Gecelerimizi teheccüd namazlarıyla aydınlatırsak, Pazartesi, Perşembe oruçlarıyla feyizlenirsek, selâmı toplumda yayarsak, her gün hiç olmazsa bir âyet ve bir hadis okursak, amel listemize bunların gereğini ilâve edebilirsek, bunlar Peygamber Efendimizi (s.a.v.) anmanın önemli neticesi olur. Peygamber sevgisi öyle diğer kutlanan günlere benzemez, o sevgi bütün Müslümanların hayatında başından sonuna kadar örnek alınması, yaşanması ve yaşatılması gereken bir hayattır, bir yaşam tarzıdır. Asla bir haftaya sığacak, sığdırılacak bir şey değildir. Peygamberimiz “Sünnetimi yaşatan beni sevmiş olur, beni seven de cennette benimle beraberdir” (Tirmizi, İlim 16) beyanında bulunmuşlardır. Hz. Said bin Cerir (r.a.)’den rivayet edilen şu hadis-i şerif üzerinde düşünelim. Hadis şudur: ‘Bir gün Ensârdan bir zât; Resûl-ü Ekrem (S.A.V.)’in huzuruna geldi. Çok üzgün görünüyordu. Peygamberimiz bu sahabesine: Niçin üzgünsün? Diye sordu. Cevap şu oldu: Ey Allah’ın Resulü! Düşünüyorum ki, biz bu dünyada sabah akşam huzuruna geliyor, yüzüne bakıyor, yanında oturuyoruz. Lâkin yarın ahirette Sen peygamberlerin yanına çıkarılacaksın. Bizler sana ulaşamayacağız, Seni göremeyeceğiz. Bu bana hüzün veriyor. İşte bundan dolayı çok üzgünüm, cevabını verir. (İbn-i Kesir. Tefsiru’l-Kur’ân’il Azim. c/1. sf: 522. Beyrut–1969).’ Bu konuşmanın akabinde Nisa Suresi’ndeki 69’uncu ayet nazil oldu. Bu ayetin meali şudur: ‘Kim Allah ve Resulü’ne itaat ederse, işte onlar peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle ve sâlih kimselerle beraberdirler. Onlar ne iyi arkadaştırlar…’ Resûlüllah’ı dikkate almayanları Allah (c.c.) sevmez. (Âl-i İmran: 32) Günahlarını bağışlamaz. (Âl-i İmran: 31) Sünnete dayanan davranışlarımız bizleri Peygamber Efendimize yaklaştırır. O’nun sevgisini kazanmamıza vesile olur. Bu bakımdan günlük hayatımızı Peygamber Efendimizin davranışlarını örnek alarak/yaşayarak sürdürmeliyiz. Kutlu Doğum ile hedefimiz, riyakârca bir anış değil muhasebe yapabilme şuurunu vermek olmalıdır. İşte o zaman yapılanlar yapıldığı yerde kalmaz. Netice hâsıl olur. Aile hayatımızda Nebevi terbiyeden nasipsizliğimizi giderip bu yapılan toplantılar vesilesiyle Peygamberimize benzemenin kapısını açmalıyız. Kutlu doğum etkinlikleri düzenlerken hassasiyetlerimize, sınırlarımıza, ölçülerimize dikkat etmemiz gerekiyor.
DİNİMİZ TARAFINDAN YASAKLANMIŞ VE HARAM KILINMIŞTIR
Hasan Katırcı, Kutlu Doğum Haftası’nda nelerin yapılmaması gerektiği hakkında bilgiler vererek, “Yine önceki yıllarda bir ilimizde vaize ve kadın Kur’an-ı Kerim öğretmenlerinden oluşan Türk Tasavvuf Musikisi Kadınlar Korosu, Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle özel bir konser vermiş! Bir düşünelim… Hiç Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bundan razı olur mu? Bu yapılan Kur’an-ı Kerim’e, Sünnete, icma-i ümmete, fıkha, ahlâk-ı islâmiyeye aykırıdır. Başları örtülü de olsa vaizelerin ve kadın Kur’an-ı Kerîm öğretmenlerinin çalgılar eşliğinde namahrem erkeklere konser vermesi, dinimiz tarafından yasaklanmış ve haram kılınmıştır. 15 asırlık İslâm tarihinde böyle bir bid’at görülmemiştir, büyük bir günah işlenmiştir. Unutmayalım ki, Dinimiz kadınların ezan okumasına, imamlık yapmalarına, hac veya umrede yüksek sesle telbiye, tekbir veya salatü selam okumalarına müsaade etmemektedir. Çünkü kadınların sesi, bedenleri gibi namahremdir, gizlenmesi gerekir. ‘…Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar. Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler.’ Ayet-i kerimesinde, Cenab-ı Hak; kadınların ayak seslerinin bile duyulmasına müsade etmemektedir. Bir takım yanlış uygulamaların önünü açmamak için bu tür programlarda halka hangi mesajı, ne tür etkinliklerle verilmesinin gerektiğini çok iyi tespit etmek gerekir. Çünkü yarın birileri çıkıp, başka şeyleri ben böyle anlıyorum, böyle kutluyorum deme hakkını vermiş olabilir. Yanlış birtakım girişimlere de ön ayak olmuş olabilir. Bunun da zamanla nerelere varabileceğini kestirmek mümkün olmaz. Hıristiyan dünyasının yılbaşına bir bakınız ve korkunuz! Onlar da Hz. İsa (A.S.)ın doğum gününü kutluyorlardı, fakat zamanla dejenere edildi ve bakınız ne hâle geldi, ibret alalım. Rabbim bizleri muhafaza eylesin. Amin” dedi.