Mehmet Kemal Köksal, Srebrenitza Soykırımının 21. Yıl dönümünde yapılan anma törenlerinde Bosna’da yaşananları kaleme aldı.
Eğer yolunuz 11 Temmuz sabahı Srebrenica’ya düştüyse, bilirsiniz orada yaşananların kelimelerle ifade edilemeyeceğini. Ancak ben gene de sizlere bu yılki anma töreninde yaşananları aktarmaya çalışacağım. Bu yıl, yani 11 Temmuz 2016’da Srebrenica Soykırımının 21. Yıl dönümü anıldı. 11 Temmuz gecesi Saraybosna’dan yola çıktık ve 1995 yılı Temmuz ayında Bosnalı Sırplar tarafından gerçekleştirilen soykırım rotasını izleyerek sabah namazına müteakip vardık Srebrenica’ya. Potocari’deki şehitliğe vardığınızda sizi ilk önce mescidin sol tarafına asker gibi dizilmiş 127 tane tabut karşılıyor. Malumunuz Bosnalı Sırplar soykırımı gerçekleştirdikten sonra toplu mezarların yerlerini değiştirerek yıllarca saklamaya çalıştılar. İşte bu yüzden toplu mezarlar bulunduktan sonra on yılları alan kimlik tespit etme çalışmaları başladı. Bu yıl kimlikleri tespit edilen 127 tabutta Potocari’dekişehitliğe gömüldü. Srebrenica annelerinin, eşlerini 8372 kişinin katledildiği soykırımda son kez yolculuğuna uğurlayanların dramı hala o günkü gibi tazeydi, işte bunun sebebi de 21 yıl sonra bu ülkede adaletin tecelli etmemiş olmasıdır. Bir ülke dünyadaki namını yıllar önce geçirdiği bir savaştan alınca, dünyanın nasıl bir yer olduğunu anlamak güç değil. 21 yıllık, binlerce kişinin kanını akıtan ve bir çok bölgede soykırım uygulanan savaştan sonra Balkan halkları her zamankinden fazla geleceğe umutla bakmak istiyor.
Mesele geçmişi unutmak veya üzerini örtmek değil ancak savaştan arta kalan adaletsizlikleri çözümlemek, ve gerçekleri barış odaklı ortaya çıkarmak. Her yıl Srebrenica Soykırımını anma törenlerinden bir kaç ay önce ülkenin gençliği için seminerler ve konferanslar verilir. Bu konferansların ana teması farklı etnik grupların ortak problemlerini ortaya çıkarmak ve geçmişle başa çıkmanın yollarını sunmaktır. Genç nüfusta işsizlik oranı %50’lere varan bir ülkede, genellikle geçmişten gelen problemler ve çatışmalar gençler üzerinde büyük etkiye sahip. Üzerinden 21 yıl geçmiş olmasına rağmen Bosna Hersek hala Dünya’yı Soykırımı kabul etmek için çaba sarf ediyor. Bosnalı Sırp, savaş suçlusu Radovan Karadzic’in davasını takip edenler acıların tekrar bu davayla gün yüzüne çıktığını da bilirler. Acılar sadece Srebrenica annelerinin değil, Karadzic’in davadan beraat ettiği onlarca farklı bölgenin yerinden edilmiş halklarındı. Lahey’deki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi Radovan Karadzic’i sadece Srebrenica’daki soykırımdan sorumlu tutarak, Zvornik, Bratunac, Prijedor gibi bölgelerdeki sorumluluklarından men etti.
Gerçekler önemsizleştirildiğinde, bir insanın yapabileceği en fazla şey mahkemenin kararının dünya genelinde kabul görmemesi olacaktır. Srebrenica Soykırımının üzerinden 21 yıl sonra, insanlarda öfke hakim. Boşnaklar yabancıların soykırım kurbanlarını anmalarına saygı duyuyor, ancak bundan daha fazlası var. Boşnaklar kendi acılarıyla iki yüzlü bir şekilde oynanmasından hoşnut değiller. 21 yıl sonra Srebrenica’da bir Boşnak olmanın belki İsrailin işgali altında tuttuğu Batı Şeria topraklarında olmaktan çok fazla bir farkı yok. Boşnaklar bugün Bosna Hersek Federasyonu içerisindeki özerk Sırp Entitesi içinde kalan bölgelerde azınlık durumundalar. İlkokul çağındaki Boşnak çocuklar, Boşnakça yerine Sırpça, Bosna tarihi yerine Sırp tarihi görmek zorundalar, KonjevicPolje örneğinde olduğu gibi.
Ancak bunca şeye rağmen, bölge insanında hala umut hakim. İnsanlar merhum Aliya Izzetbegoviç’inde dediği gibi affetmeye hazırlar, ancak hiç bir zaman unutmayacaklar. İnsani açıdan bunca acıya katlanmış, ailesinden elliye yakın erkeği kaybetmiş kişileri görüp dimdik ayakta durduklarını görmek, bu insanların ne kadar dirayetli olduğunun göstergesidir. Soykırım çalışma ve teorilerinde her zaman soykırıma uğramış bir milletin gelecekte soykırım uygulama potansiyeli olduğu belirtilir. Bosna’da böyle bir duruma rastlamak mümkün değil. Gerçek için savaşmak, suçları kabul etmek, ve yaşananlar için sorumluluğu üstlenmek ama aynı zamanda uyanık olmak demektir. Hiç bir zaman sonuna kadar nefret etmek, veya bu gruba adaletsizce davranmak demek değildir. Durum elbette istenen seviyede değil. Sırp Entitesinde soykırımın kabul edilmemesi hala en büyük problem. Aynı şekilde mahkemenin sadece Srebrenica’da yaşananları kabul etmesi, ve Bosna’nın genelinde yaşananlara gözünü kapaması da diğer bir problem. Çünkü 92-95 yılları arasında bu bölgelerde yaşananlar Srebrenica ile aynı acılara sahne oldu. Bizlerin hatırlaması gereken en önemli şey, Boşnakların kendi ülkelerininin savaşla anılmak istememesidir. Bütün bir ülkenin tarihini bu trajik savaşa indirgemek bu insanlara yapılacak en büyük zulümdür.
Srebrenica Soykırımının 22. Yıl anma törenlerine gelmeye karar veren her kim olursa bir şeyi unutmasın; umut… Her zaman kocalarını, oğullarını, babalarını ve ailelerinden bir çoklarını kaybeden ve onları son yolculuklarına uğurlayan bu dirayetli annelerin akıllarından hiç bir zaman nefret geçmediğini hatırlayın. Eğer bunu anlayabilirseniz, Bosna Herseği anlamışsınız demektir. Srebrenica Soykırımı Dünya için bir ahlak testiydi, ve bu testi insanlık geçemedi. Geçmişle başa çıkmak, Boşnaklar için bir ahlak testiydi ve tarih bize gösterdi ki onlar bu testi başarıyla geçiyorlar.
Selam ve dua ile…