İnegöl’de bayram, ülke genelinde hüsran

Ülkemizde her yıl kutlanan, adı 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı olan ama bayramla alakası olmayan ve her yıl ülkemizde savaş alanı yaşatan 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı, İnegöl’de olaysız geçmesi, vatandaşların duyarlı olması, oyunların oynanması tam bir bayram havası yaşattı. Vatandaşlar adeta “1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı böyle kutlanır” mesajı verdi.

Yayınlama: 02.05.2014
868
A+
A-

Heykel Meydanı’nda gerçekleştirilen kutlama, Türkiye genelindeki kargaşa ve olaylardan ziyade olaysız ve halk oyunları eşliğinde gerçekleştirildi.

 

KARDEŞLERİMİZE SELAMLARIMIZI GÖNDERİYORUZ






Yürüyüş sonrası bir basın açıklaması gerçekleştiren Eğitim Sen İnegöl Temsilciliği Başkanı ve KESK Sözcüsü Işıl Öğütçü, “Bu ülkenin tüm değerlerini yaratanlar, biz işçiler, kamu emekçileri, hekimler, mimarlar, mühendisler, şehir plancıları, biz köylüler, biz kadınlar, biz gençler, biz emekliler, eşitlik, özgürlük, barış, adalet, bağımsızlık ve demokrasi için 1 Mayıs alanındayız. İşçi ve emekçilerin, kapitalist sömürüye, emperyalist saldırganlığa, işsizliğe, yoksulluğa ve her türlü ayrımcılığa karşı alanlara çıktığı bugün; iş, emek, barış ve özgürlük mücadelesi yürüten herkesin 1 Mayıs’ını kutluyoruz. İşçi sınıfının iki yüz yılı aşkın süredir devam eden mücadelesinin simge günü olan 1 Mayıs birlik, mücadele ve dayanışma gününde, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir köşesinde sermayenin baskılarına karşı direnen, talepleriyle alanlara çıkan bütün sınıf kardeşlerimize selamlarımızı gönderiyoruz. Direnişin simgesi Taksim’e selam gönderiyoruz. Başta Gezi Direnişi’nde kaybettiğimiz gençlerimiz, yoldaşlarımız olmak üzere, madenlerde, inşaatlarda, tersanelerde, ekmek parası peşindeyken iş cinayetlerine kurban giden işçi kardeşlerimizi saygıyla anıyor, katillerin peşini bırakmayacağımızı buradan ilan ediyoruz” dedi.

 

‘BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA’

Işıl Öğütçü, konuşmalarına şu ifadelerle devam etti: Sermayenin ve onun sözcüsü olan siyasi iktidarın giderek artan ve şiddetlenen saldırılarına karşı işçilerin, emek ve demokrasi güçlerinin kendi içinde birleşmeye, dayanışmaya ve mücadeleye en çok ihtiyaç duyduğu günleri yaşıyoruz. Bu yılki 1 Mayıs hakkında yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, yağma ve talan suçlamalarına rağmen düzen güçlerinin desteğini arkasına alan siyasi iktidarın işçilere, kamu emekçilerine, mimar ve mühendislere, meslek örgütlerine, emeklilere, Kürtlere, Alevilere, kadınlara ve gençlere karşı, basına ve sanat kurumlarına karşı başlattığı çok yönü saldırıların arttığı bir döneme denk gelmiştir. Siyasi iktidar toplumun farklı kesimlerinin giderek artan ve acil çözüm bekleyen sorunlarını geri plana iterek kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda her fırsatta farklı toplum kesimlerini ayrıştırmaya, kutuplaştırmaya ve bölmeye çalışmaktadır. Bugüne kadar attığı her adımda, sadece kendi gibi düşünenler için demokrasi ve özgürlük talep eden, farklılıkları yok sayan, en temel demokratik talepleri bile aşırı şiddet uygulayarak bastırmaya çalışan siyasi iktidarın, kendi demokrat ve sahte özgürlükçü yüzü bugün geniş toplum kesimleri tarafından daha net görülmeye başlanmıştır. Bugün işçi ve emekçilerin karşı karşıya bulunduğu sorunlar ile yıllardır ezilen, yok sayılan, ötekileştirilen halk kesimlerinin sorunları bir başka deyişle barış ve özgürlük talepleri, iç içe geçmiş durumdadır. 1 Mayıs bu anlamıyla dil, din, etnik kimlik ve inanç farklılığı gözetmeksizin bütün işçi ve emekçilerin ortak taleplerle birleştiği, mücadeleyi ilmek ilmek örmeye başladığı bir gün olmak zorundadır. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin özelleştirilmesi, çalışma ve yaşam koşullarımızın ağırlaştırılması, kentsel dönüşüm, nükleer santraller ve HES’ler ile yaşam alanlarımızın talan edilmesi, iş cinayetlerinin giderek artması ve diğer saldırganlığa karşı tek çıkış yolu, 1 Mayıs’ın 124 yıldır temel sloganı olan ‘Birlik, Mücadele ve Dayanışma’ duygusunu ilerletmektir.

 

META MUAMELESİ GÖRMEK İSTEMİYORUZ

İş yasalarına tabi olduklarını belirten Öğütçü, “Her birimiz farklı inançlara, farklı görüşlere sahip olabiliriz ama hayatı yeniden ürettiğimiz fabrikalardan, iş yerlerinden içeri girdiğimizde aynı sömürüye aynı iş yasalarına tabiyiz. Egemenler, biz işçi ve emekçilerin kıdem tazminatlarını gasp etmeye hazırlanırken siyasi görüşlerimize bakmayacaklar. Her ne görüşe sahip olursak olalım saldırılar hepimizedir. Biz yıllardır binlercesi iş başında öldürülen işçileriz ve yaşamak için ölümüne çalıştırılmak istemiyoruz. Biz, simit hesabıyla ne kadar iyi durumda olduğu iddia edilen asgari ücretli işçiyiz. 10 bin asgari ücreti bir ayakkabı kutusuna sığdıranlar tarafından daha fazla aşağılanmak istemiyoruz. Biz, taşeron çalıştırmayla, özel istihdam bürolarıyla, esnek çalıştırmayla, sözleşmeli personel uygulamalarıyla köleliğe mahkûm edilenleriz, fabrikada, okulda, hastanede, atölyede, işyerlerinde, medyada, bankada, plazada, ambarlarda çalışırken yakalarımızın rengiyle, statülerimizle ayrıştırılıp güvencesizlikte birleştirilenleriz, biz kıdem tazminatımız için direnenleriz ve pazarda alınıp satılan bir meta muamelesi görmek istemiyoruz” ifadelerini kullandı.

 

SEÇİM MİTİNGLERİNDE YUHALATILMAYI DA İSTEMİYORUZ

‘Kaderimizin bir avuç insanın dudakları arasında olmasını istemiyoruz’ diyerek konuşmasını sürdüren Öğütçü, “Biz, emeğinin karşılığını asgari ücretle yoksulluk sınırında alan, grev ve gerçek toplu sözleşme hakkı, örgütlenme ve siyaset yapma hakkı yok sayılan, mezarda emekliliğini sürgünlerde bekleyen kamu emekçileriyiz. Biz, yalarda örgütlenme hakkı, mahkemede şikâyeti, devlet katında sözü yok sayılan milyonlarız. Kendi kaderimizin bir avuç insanın dudaklarının arasında olmasını istemiyoruz.  Biz, sesimizi, isteklerimizi, taleplerimizi haykırdığımızda ‘polis destanıyla’, adalet sarayıyla, yasakla, sürgünle, sansürle, panzerle, TOMA’yla, copla, gaz fişekleriyle, hapishanelerle, tabutluklarla karşılaşan bir halkız. Artık susmak, kader diyerek boyun eğmek istemiyoruz. Biz, kırmızılı kadınız, şiddet mağdurlarıyız, namus diye öldürülenleriz, sermayeye ucuz işgücüyüz, kadını daha ucuza, daha güvencesiz çalıştıracak istihdam paketlerini istemiyoruz. Biz, bu ülkenin çocuklarıyız, Roboski’de devletin bombasıyla, Okmeydanı’nda devletin gaz fişeğiyle vurulup öldürülmek istemiyoruz. Ve biz o çocukların aileleriyiz, kan parası verilip susturulmak acımızla alay edilmesini de, seçim mitinglerinde yuhalatılmayı da istemiyoruz” dedi.

 

DARBEYE VE İDAMLARA KARŞIYIZ

Darbe ve idamlara karşı olduklarını ifade eden Öğütçü, konuşmalarını şu ifadelerle tamamladı: Biz, kâr için, rant için deresi kurutulan, toprağı zehirlenen köylüyüz, mahallesinden sürülen yoksul emekçiyiz, inşaat çılgınlığıyla güneşi, parkları, ağaçlar çalınan kentliyiz, kendi yaşadığımız mekânlar üzerinde söz hakkımızın olmadığı bir düzen istemiyoruz. Biz, savaşa ikna edilmek için üzerine 7-8 füze fırlatılması planlanan bir ülkenin yurttaşlarıyız, bin kere hayır, iktidardakilerin gücünü arttırmaktan başka bir anlamı olmayan savaşlarda ölmek, sakat kalmak, bedel ödemek istemiyoruz. Kürt sorununun savaşla çözülmeyeceğini yıllarca büyük bedeller ödeyerek görenler olarak kardeşlerimizle, komşularımızla savaşa hayır diyoruz! Biz, bu ülkenin bütün ötekileriyiz, dinimiz, mezhebimiz, dilimiz, kültürümüz, cinsiyetimiz nedeniyle ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmek, yok sayılmak, ayrımcılığa maruz kalmak istemiyoruz. Bizler bu ülkenin sanatçılarıyız, bilim adamlarıyız, gazetecileriyiz, aydınlarıyız. Ne düşüneceğimize, ne söyleyeceğimize, neyi araştıracağımıza iktidarın müdahale etmesini istemiyoruz. Zihinlerimizin ve düşlerimizin sansürle, baskıyla, işsizlik tehdidiyle terbiye edilmeye çalışılmasını kabul etmiyoruz. Ve biz Ali İsmail’iz, Ethem’iz, Ahmet’iz, Abdocan’ız, Mehmet’iz, Medeni’yiz, Hasan Ferit’iz, Bekin’iz… Biz başka bir dünya isteriz. Ve o dünyayı ancak ve ancak kendi ellerimizle kuracağımızı biliriz. Biz emekçiler, dünyanın neresinde olursa olsun darbeye de kaşıyız idamlara da… Fakat hükümetin bu konudaki tutumunu da samimi bulmuyoruz. Onlar, Mısır’daki darbenin ABD’nin güdümünde yapıldığını bilmelerine rağmen aynı ABD’yi Suriye’de müdahaleye davet etmektedir. Bizler başta Suriye olmak üzere, bölgemizdeki hiçbir ülkeye emperyalizmin ihtiyaçları doğrultusunda müdahaleyi doğru bulmuyoruz. Türkiye’de ve bütün dünyada emeğin, barışın ve kardeşliğin hüküm sürdüğü, sınıfsız ve sömürüsüz bir gelecek yaratmak için mücadelemize kararlılıkla, azimle, inançla devam edeceğiz.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş