Eğitim-Bir-Sen Bilecik Şube Başkanı Ahmet Selöz, 2016-2017 eğitim-öğretim yılı birinci döneminin bitmesiyle bir mesaj yayımladı.
Selöz, yoğun bir değişimin yaşandığı bugünün dünyasında meraklı, öğrenmeye istekli, üretken insan kaynağına ihtiyaç olduğunu belirtti. Selöz mesajında, “Eğitim sistemimiz, Anayasa’dan başlanarak kanunlar, yönetmelikler ve diğer mevzuat çerçevesinde çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek, milletin beklentilerini karşılayacak şekilde yeniden ele alınmalıdır. Ezberden, taklitten ziyade analitik düşünebilen gençleri heyecanlandıramayan, sorgulayıcı ve eleştirel bakışı fertlere kazandıramayan, öğretmenlere ve okullara müfredat oluşturma ve uygulama konusunda anlamlı bir rol vermeyen, Türkiye’yi uluslararası öğrenci değerlendirme sınavlarında dereceye sokamayan mevcut eğitim programlarıyla yerimizde saymaya hatta daha da geriye gitmeye mahkûm olmaya devam ederiz” ifadelerini kullandı.
“11 yıldır uygulanmakta olan ek ders esaslarında bazı adaletsizlikler yaşanmaktadır”
Ahmet Selöz, yayımladığı mesajına şöyle devam etti:
“Son yıllarda derslik yapımında kayda değer bir artış olmasına ve çok sayıda öğretmen ataması yapılmasına rağmen hala 100 bine yakın öğretmen açığı bulunmaktadır. Eğitime ilişkin reformların kalıcı hale gelmesi, okullarda boş ders kalmamasına ve sınıflarda sadece kadrolu öğretmenlerin bulunmasına bağlıdır. Kadrolu istihdam konusunda gereken adım atılmalı; öğretmen ihtiyacı tamamen karşılanmalı ve alımlar kadrolu olarak yapılmalıdır. 11 yıldır uygulanmakta olan ek ders esaslarında bazı adaletsizlikler yaşanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı, sendikalardan da görüş alarak ek ders esaslarında yapmayı planladığı değişikliği aradan üç yıl geçmesine rağmen bir türlü hayata geçirememiştir. Öğretmenlerin branşlarına göre ek ders ücretlerindeki adaletsizliğe son verilmeli, okul türlerine göre yöneticilere verilen ek ders ücreti farklılıkları sorunu artık çözüme ulaştırılmalıdır. Okul yöneticilerinin asli görevlerini yerine getirmelerinin önündeki en büyük engel olan bütçe sorunu; öğretmeni, yöneticiyi ve veliyi karşı karşıya getirmekte, bundan en fazla zararı yine okul yönetimleri görmektedir. Bunun önüne geçmek için merkezi bütçeden, öğrenci başına ödenek uygulamasına geçilmeli, okullarda tahsildarlığa son verilmelidir.”
“İş barışını ve çalışma motivasyonunu da ortadan kaldıracak olan rotasyonu kabul etmeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz”
Rotasyon ve performans değerlendirmesi gibi iş barışını ve çalışma motivasyonunu bozacak girişimlerden uzak durulması gerektiğini belirten Selöz, şunları da kaydetti:
“Millî Eğitim Bakanlığı’nın sürdürülebilir ve yönetilebilir bir istihdam politikası oluşturamamasının ceremesini eğitim çalışanları çekmemelidir. Kanuni bir dayanağı olmayan; sağlıklı, güvenilir ve nesnel bir değerlendirme için gerekli ortak bir zeminin öğretmenler ve eğitim hizmeti sunumu özelinde bulunmadığı, amacı ve içeriği belirlenmemiş performans değerlendirmesi sürecine karşı duruşumuz açık ve nettir. Karar alıcılar eğitimin konusunun sayılar değil, insanlar olduğu gerçeğini idrak etmeli, saik bu olmadığı müddetçe sayısal gelişmeyle kalkınma sağlanamayacağından hareketle performans değerlendirmesi türünden çalışma barışını ve iş huzurunu bozacak tasarılardan uzak durmalıdır. Yine aile birliği, sağlık, engellilik durumu, lisansüstü eğitim gibi temel ve anayasal hakları gözetmeyen, eğitim hizmetiyle bağlantısız, eğitimin yönetiminden ve eğitim hizmeti sunucusu asli özne olan öğretmenin hizmet sunumunu iyileştirmekten uzak olan rotasyon gibi uygulamalardan da derhal vazgeçilmelidir. Bakanlık tarafından gerekçesinin ne olduğu, eğitimin kalitesi ve öğretmen motivasyonu gibi hususlarla nasıl bir ilişkisinin olduğu izah edilemeyen, dolayısıyla eğitim hizmetinin sunumuna ve eğitim çalışanlarına hiçbir katkı sunmayacağı gibi iş barışını ve çalışma motivasyonunu da ortadan kaldıracak olan rotasyonu kabul etmeyeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.”