Kardiyoloji Uzmanı Dr. Cegerğun Polat, kadınlarda kalp sağlığı konusunda yapılan bilimsel çalışmaların, stres ve diyabetin birlikte görüldüğü kişilerde kalp hastalıklarına yakalanma riskinin yaklaşık 3 kat daha fazla olduğunu gösterdiğine dikkat çekti.
Memorial Dicle Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Cegerğun Polat, depresyon ve diyabetin kalp hastalıkları üzerindeki etkisi hakkında bilgi verdi. Kalp krizinin genel olarak erkeklere özgü bir sorun olarak düşünülse de, menopoz sonrası kadınlarda ölüm sebepleri arasında ilk sırada yer aldığına dikkat çeken Polat, “Üstelik kalp krizi geçiren kadınlarda ölüm oranının erkeklere nazaran daha fazla olduğu görülmektedir. Diyabetin ortaya çıkışında ya da alevlenmelerinde, genetik ya da fiziksel etkenler dışında ruhsal zorlanmalar, yaşam olayları da etkilidir. Doğrudan stresle ilişkili nöroendokrin yollarla kan şekeri düzenlenmesi bozulabileceği gibi, hasta olan kişi duygusal ve ruhsal gerginliğe bağlı olarak beslenme, insülin kullanımı, fiziksel etkinliklere ilişkin kuralları aksatabilir. Hastalığın inkarı ya da öfke duyguları, hastalığa uyum sürecinde gelişen psikopatolojik savunmalar, hastalığa uyumu güçleştirir. Böylece stres hem stres hormonlarını etkinleştirir; iç ortamı bozar, hem de hastanın dış ortamı ve uyumu bozulur” dedi.
“Diyabet kalp krizi riskini tetikliyor”
Kandaki şeker düzeyinin yüksek olmasının damar içinde yer alan endotel adlı koruyucu tabakayı bozarak, damarın yapısında bozulmaya neden olduğuna dikkat çeken Polat, “Damar duvarındaki bu yapısal bozulma sonucu ateroskleroz, yani damar sertleşmesi sorunu ortaya çıkar. Bu durum da kalp yetmezliği, hatta ani ölümler ile sonuçlanabilir. Diyabet hastası kadınların kalp damar hastalığına yakalanma riskleri ortalama 4-5 kat daha fazla olur. Bu nedenle diyabetik kadınlar yıllık kalp kontrollerini yaptırmaları yaşamsal önem taşır” diye konuştu.
“Stres damar sertliğine yol açan etkenlerden biridir”
Stres ve depresyonun kalp hastalıklarını tetikleyen faktörler olduğunu vurgulayan Polat, şunları kaydetti:
“Depresyonun vücuttaki etkileri kalp damarlarının sağlığını olumsuz olarak etkilediğinden, bu duruma, depresyonun tetiklediği aşırı alkol ve sigara kullanımıyla, fazla miktarda kalori tüketimi gibi çevresel faktörler de eklendiğinde tehlike büyür. Ayrıca insülin salgılanmasındaki azalma, insülin direncindeki artış, artan multivitamin ve östrojen hormonu kullanımının damar sertliğine yol açtığı düşünülmektedir.”
“Düzenli kontrollerle riski en aza indirin”
Depresyon ve diyabet riski olan kişilerde kalp hastalıklarına karşı bazı önlemlerin alınması gerektiğine işaret eden Polat, şunları söyledi:
“Kalp hastalıkları için yüksek riske sahip olan diyabet hastaları, kan şekeri ve kolesterol kontrollerini düzenli olarak kontrol ettirmeli, tansiyon ölçümlerini düzenli olarak yaptırmalı, günlük yaşamlarında düzenli diyet ve egzersize yer vermeli ve stresi azaltıcı hobi ve aktivitelere zaman ayırmalıdır. Bu kişiler, hayata olan ilgilerinin azalmasıyla kendini belli eden depresyon durumuna girmeleri halinde, en kısa zamanda bir uzmana başvurmalıdır.”