BOSNA HERSEK ARAŞTIRMA YAZILARI

Değerli İnegöllüler, bundan yaklaşık 7 yıl önce başladığımız araştırma yazılarında, Bosna Hersek, Sırbistan ve Makedonya’yı ziyaret etmiştik. Öyle ki adım attığını neredeyse her beldede Osmanlı izine rastladığımız Bosna Hersek’teki araştırma yazılarını ise daha da derinleştirdik.

Yayınlama: 21.07.2022
437
A+
A-

Bosna Hersek’in daha önceki araştırma yazılarımızda genel olarak Boşnakların milletimize olan sevgisi, siyasi yapıları, doğası, yaşam şekilleri ve ülkemize karşı olan düşüncelerini konu edinmiştik.

 

Bosna Hersek ile ilgili son araştırma yazımızda ise, ekonomik konular ile daha önce bir Türk’ün ziyaret etmediği noktaları gezerek burada edindiğimiz bilgileri paylaşmak istedik.






 

Bizlere bu araştırma yazımızda destek olan başta Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a, Okur Gazetesi İmtiyaz Sahibi Uğur Çiçek’e, İnegöl Emlak Müşavirleri Derneği Başkanı ve Uçaravcı Emlak Sahibi Melih Uçaravcı’ya, Karalar İnşaat Emlak Sahibi Menderes Acar’a, Gençler Yapı Sahibi Halil Toy’a, AK Parti İnegöl Eski İlçe Başkanı ve Ersanlar Ticaret Sahibi Mustafa Ersan’a, Saadet Partisi İnegöl İlçe Başkanı Hasan Eroğlu’na, Mobilyacılar Odası Başkanı Özcan Ayhan’a, İnegöl Manav Yörük Muhacir Türkmen Boyları Federasyonu Başkanı İsmail Kösen’e teşekkür ediyorum.

 

Her ne kadar Bosna’nın son araştırma yazısı olsa da ben yazıya Sabiha Gökçen Havaalanında yaşadığım hadiselerle başlamak istiyorum.

 

Kurban Bayramı’nın 1’inci günü ailem ile bayramlaştıktan sonra, geçtiğimiz araştırma yazılarında olduğu gibi yine beni Bursa Otobüs Terminali’ne İlhan Güçlü abim bıraktı. Artık bu bir gelenek haline geldi diyebilirim.

 

İlhan abi ile sohbetimizin ardından terminale vardık. Bursa Büyükşehir Belediyesi Sabiha Gökçen Havalimanı otobüsüne bindim. Tabi bayram nedeni ile Büyükşehir Belediyesi otobüs şoförü yolculara kestane şekeri ikram ettikten sonra yolculuğumuz başladı.

 

Sabiha Gökçen Havaalanına vardığımda, uçağın kalkmasına yaklaşık 2 saat vardı. Pegasus Firması ile Bosna’ya gidecektim. Bu arada bende namaz kılmak için mescide inmek isterken, Pegasus’tan bir mesaj geldi. Bu mesajda uçağın 25 dakika gecikmeli kalkacağı bildirilmişti. İşimizi hallettikten sonra, Pegasus görevlisine 1 saat öncesinde biletimi almam gerektiğini ama makinelerden işlem yapamadığımı söyledim. Bana sıraya girmem gerektiğini ifade etti. Sıraya girerken de ‘Uçağa yetişmem için sıra çok uzun, yardımcı olamaz mısınız?’ diye de ricada bulundum ama sıranın sonunda 1 dakika ile uçak için bilet alamayacağımı söylediler.

 

Yani bu Pegasus’u gönül dünyamdan çıkardığımı buradan ifade edebilirim ki, yazımın sonunda dönüş için yine Pegasus’un anormal derecede insanları nasıl kötü anlamda etkilediğini de sizlerle paylaşacağım.

 

Yeni bir bilet aldım. Şimdi uçağın kalkmasına ise tam 24 saat vardı. Daha sonra tekrar mescide indim. Çünkü çok yorgundum ve dinlenmek istiyordum. Öylece uyuya kalmışım. Kalktığımda bana doğru yürüyen bir siyahi Müslüman, şarjının bitmek üzere olduğunu ve yardım istediğini belirtti.

 

Bu arkadaşımızın adı Sadık. Kendisi Nijeryalı. Babası doktor ve Müslüman bir ülke olduğu için hem oğlunu hem de kızını ülkemize göndermiş. Sadık Niğde’de okuyormuş. Tatil nedeni ile de ülkesine gitmek için biletini almış ve uçağı bir gün gecikmeli olarak Katar’a gideceği için oda mescide gelmiş.

 

Uçağı kaçırdığımı hayra yorarken, bir yandan da Sadık ile muhabbet ediyoruz. Namazlar eda edildikten sonra, Afrikalıların boydan giyindiği bir elbise var, adını bilmiyorum ama daha önce hiç bu kadar yakından görmediğim bu elbiseli bir kardeşimiz yanıma geldi ve telefonundan haritayı gösterdi. Haritada Aydın şehrine yakın bir noktada bulunan bir camiyi, gördüğü rüya nedeni ile ziyaret etmek istiyormuş. İşin garip tarafı ise yürüyerek gitmek istiyormuş oraya. Kendisi ABD’de yaşayan Muhammed kardeşimiz, ilk defa ülkemize geliyormuş bu rüya üzerine. Rüyanın ne olduğunu bilmiyorum ama oraya yürüyerek gidilemeyeceğini kendisine ilettim.

 

Anladığım kadarı ile fazla parası olmayan bu kardeşimiz, otobüsle değil de yürümeyi tercih ediyordu. Biraz daha muhabbet ettikten sonra Muhammed’in salihlerden olduğunu fark ettim. Sadık, Muhammed ve ben aramızda sürekli muhabbet etmeye başladık.

 

Hani bilirsiniz bizim insanı, aç mısın tok musun demeden edemiyoruz. Hemen onlara ikramlarda bulunmaya başladık. Sonrasında ise Muhammed’in yürümemesi için Sabiha Gökçen’den Bursa’ya biletini kestim.

 

Muhammed şaşkın tabi. Daha önce sanırım hiç tanımadığı insanlardan böyle bir şey görmemişti. Farklı bir ülkede karşılaştığı bir insan, ona yardımcı oluyor ve bunu yaparken de çok mutlu. Muhammed çok şaşırdı ama Sadık açıkçası çok rahattı. Çünkü bizim insanımızı yakından tanıdığı için ona garip gelmiyordu böyle şeyler.

 

Ülkemizde siyahilerin kesinlikle ırkçı söylemlere maruz kalmadan hayatlarını son derece mutlu geçirdiğini, ülkemizde çok fazla siyahi insan bulunmadığı için de Anadolu’nun bir köşesinde siyahi bir insan gören insanımızın telefonuna sarılarak fotoğraf çektirmek istediğini Muhammed ile paylaştım.

 

Tabi konuştuklarımıza şaşırıyor Muhammed sürekli. Derken saat geç oldu. Muhammed ise benim yanıma gelip, ‘Sarık takmam problem olur mu?’ diye sordu. Belli ki çekiniyor. Tebessüm ettikten sonra, rahatlıkla sarığını takabileceğini ifade ettim.

 

Muhammed ile sohbet etmek gerçekten çok büyük bir ayrıcalıktı. Aslen Somalili olduğunu, kabileler arasında çıkan savaş nedeni ile ailesi ile birlikte küçük yaşta Kenya’ya taşındıklarını ve 7 yaşından sonra da ABD’ye taşındıklarını öğrendim.

 

Muhabbet devam ederken, ailesi ile görüşmesi için kendisine internet sağlayabileceğimi ifade ettim. Aslında konunun en önemli noktası ise burası oldu. Muhammed bunun için teşekkür etti ve ailesi ile görüşmeye başladı.

 

Telefonu kapattıktan sonra bana annesinin ağladığını ve ABD’de işlerin kötü anlamda aleyhine döndüğünü belirtti. Sonra ise şu bilgileri bizlerle paylaştı;

 

ABD’de Müslümanların içinde bulunan bazı kişiler devlet tarafından finanse ediliyormuş. Yani devletin maaşlı çalışanı diyelim. Bu insanlar Müslümanları takip ediyor ve kendilerince tehlikeli görünenleri ise bir şekilde saf dışı bırakıyorlar.

 

Muhammed’in Türkiye’ye geldiğini öğrenen bu maaşlı maymunlar, acaba bir terör örgütü için mi Türkiye’ye gitti gibi algılar oluşturunca, annesi de ağlayarak hemen onun ABD’ye dönmesi için ikna etmeye çalışıyor.

 

Henüz ilk defa ülkemize gelen Muhammed, tekrar ailesinin yanına gitmek için babasının yeniden bilet alması ile tekrar ABD’ye dönüyor.

 

Tabi Muhammed mahzun. Bursa’ya bilet aldığımız için ABD’ye dönünce biletin parasını göndereceğini ifade etmeye çalışıyor. Sadık ise kaşlarını kaldırarak bunu söylememesi gerektiğini ifade etmek istiyor. Bunu duyunca tabi biraz kızdım. Böyle bir şey talep edemeyeceğimi, milletimizin bu gibi konularda her zaman duyarlı olduğunu ifade ettim.

 

Sadık, Muhammed ve ben, artık uçuş saatlerimizi beklemeye başladık. Muhammed, Somali’deki durumlarla ilgili sorduğum bir soru üzerine, ülkesindeki gerçekleri de bizlerle paylaştı.

 

Somali’deki iç çatışmanın tam olarak neden kaynaklandığını merak ettiğimi belirttim. Bu konu hakkında Muhammed tek bir cümle kullandı: ‘Kabileler’… Yani kabileler arasında savaşın olduğunu ifade etti. Ben kabile savaşlarının aslında yüzyıllardan önce sonra erdiğini düşünüyordum. Bu cevap karşısında gerçekten şaşırdım. Afrika’da hala kabile savaşlarının olduğunu öğrenmiş oldum.

 

Muhammed ile Sadık’ı yolcu ettik. Ardından Muhammed ve ardından ben… Uçuş saatlerimiz geldi ve yolculuklarımız başladı…



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş