BÜYÜK İSRAİL PROJESİ ANLAŞILMADAN AFRİN HAREKATI ANLAŞILMAZ

Saadet Partisi İnegöl İlçe Başkanı Hasan Eroğlu, gazetemize özel açıklamalarda bulundu. Yerel sorunlardan, Afrin Zeytin Dalı Operasyonu’na kadar bir çok konuya değinen Eroğlu, Türkiye’nin Afrine girmeye mecbur kaldığını ifade ederek, “Büyük İsrail Projesi’ni anlamadan, Suriye, Irak ve Afrin kesinlikle anlaşılmaz” dedi.

Yayınlama: 26.01.2018
1.019
A+
A-

Göreve başlayalı henüz bir kaç ay oldu. Göreviniz hakkında neler düşünüyorsunuz? Heyecanlı mısınız?

 

Sizlere Okur Gazetesi Camiasına teşekkür ediyorum, bizlere bu fırsatı verdiğiniz için. Milli görüş teşkilatlarında görev istenmez verilir. Bizlerde en son Kasım Ayı’nda kongre kararı alındı. Teşkilatlarımızın bir çok kademesinde görüşler alınıyor. Bu çalışmalar sonrasında istişarelerde Bursa İl Başkanlığında yapıldı. Kendimizin iş yoğunluğundan dolayı bizlere bu görevin verilmemesini talep ettik ancak verilen karara da biz her zaman uymuşuzdur. Netice itibari ile şahsımızda ilçe başkanlığını yürütmemiz istendi ve bizde bunu bir emir saydık ve görevimizin başındayız.






 

Teşkilatta önce yürümek çok zor ve yükümlülüğü çok ağır. Tabi bu işin ecri de var. Bizde bu noktada elimizden geleni yapıyoruz, çalışıyoruz. Allah yürüdüğümüz yolda yardımcımız olsun. Heyecanlıyız ve heyecanımızı hiç kaybetmedik. Yarım asırlık bir teşkilatız. Heyecan o kadar ileri seviyede ki bizde, partilerimiz kapatılsa da, bölünmelerle de önümüze set çekilmeye çalışılsa, hiç bir zaman bu teşkilat inandığı ideallerden vazgeçmedi. Bu vesile ile de teşkilatımızın kurulduğu günden bugüne kadar emeği geçen tüm büyüklerime şükranlarımı sunuyorum.

 

İnegöl’deki sorunlar sizce neler?

 

Yerel sorunlar hepimizin malumu. Hava kirliliği şuanda toplumumuzu etkiliyor. Sağlık noktasında vatandaşlarımız sıkıntı çekiyor. Trafik sorunumuz var ancak bu konular birbirine o kadar bağlı ki, Diyarbakır’daki, Hakkari’deki bir geçimsizlik, ekonomik sıkıntı, bizim ilçemize veya farklı yerlere iç göçü arttırıyor. İç göç neticesinde İnegöl’de bir sanayi şehri olduğu için diğer şehirlere göre daha fazla göç almak zorunda kalıyor. Oradaki sıkıntı buradaki trafik sıkıntısına kadar yansıyabiliyor. Şuanda İnegöl’ün hızlı nüfus artışı, bu artışa hazırlık yapmayan şehrimizi de trafik yönünden de etkiliyor, sosyal sıkıntılarını da gündeme getiriyor. Bunun gibi bir çok sorun birbirine başlı olarak devam ediyor.

 

Yine İnegöl’de bir yapılaşma sıkıntımız var. Bu kentsel dönüşüm İnegöl’ü de olumsuz etkiledi. Maalesef belirli bir bölgeden dışarı çıkamıyor İnegöl. Örneğin Akhisar bölgesinde bir alan açıldı. Yanlış yatırımlar,toplumu İnegöl’ün içinden dışarı gitmesine neden oluyor. Bundan birisi hastane. Büyük bir yatırım. Hastane yapılmadan önce, biz dilekçe verdik buraya yapılmaması ile ilgili. Onun dışında adliyemiz var. İnegöl AVM, terminal… Bu yatırımlara bir para harcandı. İnegöl’ün nüfus artışının göz önüne alınması lazım. Örneğin hastane Akhisar bölgesine yapılabilirdi. İstişareler neticesinde farklı bölgelerde de olabilirdi. Vatandaşlarımızın ulaşımla ilgili belki sıkıntılara neden olabilirdi ama bu bizim trafiğimizi de rahatlatacak. İnegöl AVM’nin burada olmasını çok yanlış karışılıyoruz. Bu bizim trafiğimizi çözüm noktasında bizleri sıkıntıya sokacak.

 

İnegöl’ün diğer problemi de su. Ben yaklaşık 6 senedir Alanyurt’ta oturuyorum. Çeşmeden su içtiğimi hatırlamıyorum. Çeşmeden su içemediğimiz gibi, Büyükşehir tarafından su faturalarında ciddi artışlar yaşandı. Bir taraftan çeşmeden su içermiyoruz fatura ödüyoruz., bunun yanında da belirli bir bedel ödeyip ya arındırma ya da damacana kullanıyoruz. Özetle suyu içmek için ayrı para ödüyoruz, diğer kullanımlar için ise ayrı para ödüyoruz. Su sorunu da İnegöl’ün en önemli sorunlarından biri. Uludağ’ın eteğindeyiz ve neden suyumuzu içermiyoruz diye bir serzeniş var.  İnşallah yetkililer bu konuya değinirler. Bizim isteğimiz öncelikle bu arkadaşların bu sorunları çözmesi.

 

Şuanda bu 3 sorun gündemde. Sanayi ekonomi, tarım hayvancılık, ulaşım gibi konularda da sıkıntı yaşıyoruz. Yani ekonomi duvara tosladı diyebiliriz. Birbirine bağlı olarak yapılan yanlışlar İnegöl’e bir çok sorunu beraber getiriyor.

 

İnegöl’de  mobilya sektörü haricinde yeni sektörlerin kazandırılması gerekiyor mu?

 

Mobilya sektörü hacim olarak İnegöl’ümüzü en çok etkileyen sektör. Ancak istihdam anlamında tekstil sektörümüzde var. Aslında İnegöl olarak en büyük şansımız verimli arazilerimiz. Şuamda doğru politikalarla, tarım ve hayvancılık doğru uygulandığında güzel şeyler olacaktır. Turizm konusunda yatırımlar İnegöl’e yatırımlar yapılabilir. Ama mobilya, tarım ve tekstil İnegöl’ü doyuracağına inanıyorum. Türkiye olarak dünya mobilya pazarında %1 pazara sahip değiliz. İnegöl için tarım ve mobilya İnegöl için bir güç sayılabilir. Ama farklı sektörlerde de İnegöl’ümüz yönlendirebilir. İnegöl’ümüz coğrafi olarak da önemli bir bölgede. Bugün deniz dediğimiz zaman 1 saatlik bir zaman var. Türkiye’nin en büyük şehri olan İstanbul’a 1.5 saatte gidebiliyorsunuz. Böyle de bir önemli konumu var. Yarın İstanbul sanayicisi için de İnegöl önemli bir noktada. Çarklar birbirine bağlı. Genel devlet politikaları, doğru uygulanırsa tüm Türkiye bundan faydalanıyor, yanlış uygulandığı zaman da bütün Türkiye bundan etkileniyor.

 

Ülkemizin dış politikası hakkında görüşleriniz nelerdir?

 

Biz 1969’da kurulduğumuzdan veri 3 ana söylemimiz var. Birincisi faizsiz ekonomik sistem, ikincisi önce ahlak ve maneviyat, üçüncüsü de dış politikada İslam birliği. Şimdi dünya öyle bir hal aldık, bugün en uzak ülkelere uçarak ulaşabilirsiniz. Artık bizim Türkiye olarak tek başımıza batılı güçler karşısında mücadele etmemiz mümkün gözükmüyor. Bunu nasıl başarabiliriz? Bugün Amerika Birleşik Devletleri diyoruz. İsminde de var birleşik devletler. Avrupa Birliği diyoruz. Biz de olaya inanç olarak bakıyoruz. Biz Müslüman bir ülkeyiz ve şuanda dünyada 50 milyonun üzerinde 8 tane Müslüman ülke var. Erbakan Hocamızın 1996 yılında başbakan olması ile 6 aylık zaman diliminde İslam Birliği’ni kurması, bizim bu konuya ne kadar ihtiyacımızın olduğunun göstergesidir. Hem söylüyoruz İslam birliğine ihtiyaç var, bir de fırsat geldiğinde bunu kurma başarısı gösteriyoruz. D8 dediğimiz kavram İslam Birliği’nin, yani nüfusu 50 milyonun üzerindeki İslam ülkelerinin bir araya gelmesi. Bu neden böyle? Çünkü kararların alınması için öncelikle bir çekirdek kadronun oluşması gerekiyordu. Bu nedenle bu 8 ülke bir araya geldi. Ancak dış politikada bizler İslam birliğini tesis ederek bir mücadele içine girebiliriz.

 

İslam birliğinin kurulması öncelikle şart. Erbakan hocamız bir çok kez meclis kürsüsünden de anlattı. Bütün konferanslarında, mitinglerinde de anlattı. Dünyada ırkçı siyonizm diye bir yapı var. Bu yapı sermayeyi elinde bulunduruyor, medyayı elinde bulunduruyor özellikle. Elinde bulundurdukları güç ile toplumları etkiliyor, ülkeleri bir şekilde kendi amaçları doğrultusunda yönlendiriyor. Irkçı siyonist yapı dünyada  kendine bir hedef belirlemiş bu da büyük İsrail projesi. Büyük İsrail projesini anlamadan, bizim Afrin’i anlamamız, Suriye’yi, Irak’ı anlamamız mümkün değil. Öncelikle bu coğrafyada olup bitenin sebebini bilmemiz gerekiyor ki, doğru çözümler üretebilelim. Bunun ana sebebinin İsrail’in, kendi bayrağındaki mavi çizgiler yani Fırat ve Nil nehri arasındaki topraklara sahip olma isteğinin bir neticesi. B topraklar arasında ülkemizin doğuda bir kısım şehirler giriyor. Bu amaç uğrunda hatırlarsınız büyük ortadoğu diye bir proje geliştirdiler. ABD Dış İşleri eski bakanı açıklama yapmıştı. 22 Ülkenin, Fas’tan Endonezya’ya kadar sınırları değişecek dedi, proje kapsamında. Bunlar kendilerine bir hedef koydular. Bu ABD’deki ikiz kuleler saldırısı da bunun bir altyapısı oldu. Şuanda hedefleri uğrunda, öncelikle bizi etkileyen kısmında Irak’a müdahale edildi, Irak parçalandı. Daha sonra Libya, Suriye, Sudan, Mısır’daki gelişen olaylar… Bunların hepsi birbiri ile bağlantılı olaylar. Netice olarak Irak’a girmesi ile birlikte, ABD orada çeşitli terör örgütleri oluşturdu. Bunları finansal ve silah olarak destekledi. Şuanda geldiğimiz noktada İran ve Türkiye üzerinde gelişen bazı olaylar var. Bu işin son ayağı Türkiye ve İran’dır. Bu terör örgütlerini silahlandırıyorlar, Allah muhafaza bize ya da İran’a hazırlık yapıyorlar. Yani Afrin meselesi bir 5 dakikada anlatılacak bir mesele değil. Yaklaşık 3-4 saatlik bir bilgilendirme konusu bizim açımızdan. Yani bu bir orta doğu projesinin meselesi, en azından vatandaşımız bunu bilmek zorunda.

 

Biz Afrin’e girmek zorunda bırakıldık. Ama burada çok hassas hareket etmemiz gerekiyor. Çünkü oynanan oyun belli. Biz buna şaşırmıyoruz, oyun belli. Burada Türkiye’yi bir savaş içine sokma, ileriki döneminde iç kargaşa oluşturma çabası. Yani ABD ve İsrail perdenin arkasında, sanki bunlar bu işin içinde yokmuş gibi orada bir kaç terör örgütü ile mücadele ediyormuş gibi bir hava oluşturmak istenmekte. Halbuki burada en büyük sıkıntı, mesela örnek vermek gerekirse İncirlik Hava Limanı. Burada Amerika askerleri terör örgütlerini besliyor. Biz Afrin ile uğraşırken neden İncirlik kapanmıyor. Burada çok büyük sıkıntılar var. Tamam Afrin’e girelim, mücadele edelim. Sınırı temizledik diyelim ama meselemiz bitecek mi, bitmeyecek. O yüzden olaya bütünü ile bakmamız gerekiyor. Sadece Afrin olarak bakarsak olmaz. PKK meselesi de sadece bir PKK mevzusu değil. Yani sadece taşeron olarak bu insanlar kullanılıyor. Bir kısım kendi vatandaşımız kullanılıyor, bir kısmı hakikaten ajanlar tarafından hareket ettiriliyor. Allah yardımcımız olsun diyorum.

 

Son olarak İnegöllü vatandaşlara neler söylemek istersiniz?

 

İnegöllü vatandaşlara şunu söylemek isterim; önümüzde önemli bir süreç var, sıkıntılı bir süreç var. İnşallah bu sıkıntılı süreç aşılacak. Sadece şunu söylüyorum; bizler bir siyasi partiyiz. Toplum içinde ama kahvede ama iş ortamında siyasi meselelerde birbirimize nezaket göstermek zorundayız. Yani hakaret ederek, küfür ederek biz hem kendi meselelerimizi hem de ülke meselelerimizi çözümleyemeyiz. Şuanda toplumun sürüklenmek istediği bir kamplaşma söz konusu. Yani 80 ihtilalinde yaşayanlar bilirler. Abi kardeşe silah çekiyor, sağcıların kahvesine solcular, solcuların kahvesine sağcılar gitmiyor gibi olaylar yaşandı. Bunlara özellikle dikkat etmeleri gerektiğini söylüyoruz. Bu konuda karşımızdakinin görüşüne de saygı duyulması gerektiğini söylüyoruz. Yani siyasi olaylar insanları kamplaştırsın istemiyoruz.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş