ÖLÜ TOPRAĞI ATARAK CANLANDIK

Aile Hayatını İyileştirme Derneği Başkanı Naci Köseoğlu, bazı açıklamalarda bulunarak, “Müslüman Türk milletinin 200 yıldır batılılaşma adı altında asimilasyonla karşı karşıya kaldığını belirterek; “Aziz Müslüman Türk milleti, üzerindeki ölü toprağını atarak silkinmeye, dirilmeye, ulusalcı, faşist, İslam düşmanı, ırkçı, zihniyetle geçit vermeyerek ümmet bilinciyle yeniden tarihindeki o şerefli yerini almaya başlamıştır” dedi.

Yayınlama: 04.05.2017
893
A+
A-

AHİD Başkanı Naci Köseoğlu, Müslüman Türk milletinin geçmişten bugüne karşılaştığı olumsuzluklarla ilgili açıklamalarda bulundu.

 

“BİZ NEREYE GİDİYORUZ?”






Konu ile ilgili konuşan AHİD Başkanı Köseoğlu, “Yaklaşık 200 yıldır batılılaşma ve çağdaş uygarlık düzeyi adı altında inancımızdan ve İslami değerlerimizden uzaklaştırılmaya çalışılan bu aziz Müslüman Türk milleti, üzerindeki ölü toprağını atarak silkinmeye, dirilmeye, ulusalcı, faşist, İslam düşmanı, ırkçı, zihniyetle geçit vermeyerek ümmet bilinciyle yeniden tarihindeki o şerefli yerini almaya başlamıştır. Bin yıl sürecek dedikleri o İslam ve millet düşmanı ulusalcı, batı kafalı, pörsümüş 28 Şubat zihniyetini de tarihin çöp sepetine atan ve yeniden inancına, özüne, tarihine dönmek isteyen bu aziz millet 15 Temmuz’da kazandığı zaferle kararlılığını tüm dünyaya göstermiştir. Bu yüce milletin inancına, değerlerine savaş açarak yenemeyeceğini anla yan uluslararası küresel güçler, İslami ve inandığımız değerleri dejenere ederek; yavaş yavaş bizi Kuran’dan İslam ahlakından uzaklaştırmayı ve Kur’an değerlerinin içini boşaltarak Müslümanlığımızı tahrif etmeye ve yozlaştırmayı planlamışlardır. İşte batı kültürünün modernizmin gençliğimize empoze etmeye çalıştığı moda putu dayatmasıyla içi boşaltmak istenen kavramlarımızdan birisi de tesettürdür. 28 Şubat sürecinde Müslüman Türk milleti olarak; okuyan kızlarımızın başları açılmasın, namus, iffet ve haya duyguları dejenere olmasın diye direndik. Mücadele ettik ve hamdolsun başörtü hakkımızı geri aldık. Başörtü mücadelesini kazandık. Ancak insi şeytanlara karşı kazandığımız bu mücadeleden sonra nefsimize, hevaya ve modernizmin bize körüklediği moda putuna mağlup olduk. Başörtüyü kurtardık ama tesettürü kaybettik.Kızlarımız başı örtülü ama daracık pantolonlarıyla vücut hatlarını belli eden tesettürün gaye hikmet ve ölçülerinden uzak değişik kıyafetlerle sokaklarda dolaşmaya başladılar. Bu kızlarımızın birçoğu başlını örtmekle tesettürlü olduğunu zannetme, günah işlediğini ve günaha sebep olduğunu fark etmemekte, bu benim tarzım diyerek bir farzı çiğnediğini ve tesettürü yozlaştırdığını unutmaktadır. Oysa Allah Resulü 1400 sene önce ahir zaman fitnelerinden birisi olan bu hususu mübarek Hadisi şeriflerinde haber vermişlerdir. ‘Ateş ehlinden iki sınıf vardır, henüz onları görmedim: Yanlarında sığır kuyruğu gibi bir şeyler taşıyıp onu insanlara vuran insanlar; giyinmiş, çıplak kadınlar ki bunlar Allah’a itaatten dışarı çıkmışlardır. Bunlar, başkalarını da baştan çıkarırlar. Başları deve hörgücü gibidir. Bu kadınlar cennete girmek şöyle dursun, kokusunu dahi almazlar. Hâlbuki onun kokusu şu şu kadar uzak mesafeden duyulur.” buyurdular. Kâsiyat ‘giyinmiş kadınlar’ demektir, âriyat da ‘çıplak kadınlar’ demektir. Kadın, hadiste iki zıt vasıfla tavsif edilmektedir: ‘Giyinmiş fakat çıplak kadın.’Âlimler, bunu farklı yorumlara tabi tutarlar. Bazıları kâsiyatı Allah’ın nimetine bürünmüş fakat şükür yönüyle çıplak yani nimetlerin şükrünü eda etmeyen kadınlar diye yorumlamıştır. Bir kısmı, kadın kadınlık yönünü ortaya koymak, dikkatleri çekmek için, vücudunun bir kısmını örttüğü halde,  diğer bir kısmını açar diye yorumlamıştır.Bir kısmı da bedenini gösteren şeffaf elbiseler giyenler kastedilmiş demiştir.Bu açıklamaların hepsi doğrudur. İslamî tesettüre aykırı olan bütün giyimler bu hadiste ifade edilmiş durumdadır. İslamî tesettür sadece ‘giyinmek’ aramaz, giyinmenin tarzını da ister.Belirlenen hududu örtecek büyüklükte olmalıdır; el, ayak ve yüz hariç bütün beden örtülmelidir.Vücut hatlarını gösterecek darlıkta olmamalıdır. Çok dar giyinen ‘giyinmiş çıplak’ hükmündedir. Batı menşeli modaları takip edenler bu hallere düşmektedirler.Elbise bedeni göstermemelidir. Çok ince naylon ve şeffaf elbise giyenler de giyinmiş çıplak durumundadır.Hadislerde yasaklanan bir başka kıyafet şöhret elbisesidir. Yani dikkatleri üzerine çekmek gayesini güden kıyafetler. İslam elbiseyi örtünmek için emrettiği halde günümüzde birçok çevreler elbiseyi örtünmeden çok dikkatleri üzerine çekme vasıtası olarak kullanıyorlar. Şu halde bu nev’e giren giyimler de giyinmiş çıplak manasına dâhildir.Lügat olarak eğilen, meyleden kadın demektir. Âlimler umumiyetle Allah’ın gösterdiği istikametten ayrılan, yanlış istikametlere meyleden diye anlamışlardır. Bazı âlimler de bu tabirle sağını solunu oynatarak, kırıtarak yürüyenlerin kastedildiğini söylemiştir. Mümilat da başkasını baştan çıkaran, başkasına salınarak yürümeyi öğreten kadın manasına gelir. Başlarını deve hörgücü gibi yapacak kadınlar tabiri bilhassa günümüzün kadınlarını tasvir ediyor gibidir. Kadınlar, değişik saç modaları uygulayarak saçlarını muhtelif şekillerde bağlayarak tepelerinde hotos denen çıkıntılar teşkil etmektedirler. Mü’min kadınlar, gerek giyecekte ve gerekse baş tuvaletinde bu hadislerin tehdidini dikkatle göz önüne alıp cennetin kokusundan bile mahrum kalmaktan korkmalıdırlar.Unutmayalım ki bir toplumda kötülük ve fuhşiyat yaygınlaşır da o toplumun âlimleri ve iyileri bu kötülük ve günahlara sessiz kalırlarsa Allah üzerlerinde hepsini kapsayacak musibet ve belalar gönderir. Sonra dua ederler de duaları kabul edilmez. Eski helak olan hâkimler bu yüzden helak olup; tarih sahnesinden silinmişlerdir. Bu ümmetin hayırlı olmasının özelliği iyiliği emredip kötülüğü yasaklama farzını ifa etmesine bağlıdır. Resulüllah (a.s.) Müslüman hanımları ve aile reislerini uyarıyor. Tesettüre uygun olmayan giyim, tavır ve hareketlerin cennetten mahrum olmaya ve cehennem azabına neden olacağı unutulmamalıdır. Kısa dünya hayatı ve nefsimizin istekleri için ebedi hayatımızı tehlikeye atmak asla doğru değildir.Tabi ki bunlar tövbe edildiği takdirde değişecektir. Allah tövbe edenlerin tövbelerini kabul edicidir. Allah yitiğini bulan insanın sevinmesinden daha çok günah işleyen kulunun tövbe etmesinden hoşnut olur. Öyleyse açılma gibi bir hataya düşen insanlar tövbe edip Allah’a dönsünler, Allah’ın emirlerine uygun bir şekilde hem örtünüp hem de gereği gibi ibadetlerini yapsınlar ki böylece Allah’ın cennetine erip cemaline kavuşabilsinler. Aksi halde Allah (c.c) Kur’an’ın emir ve yasaklarına uymayanlara soruyor: ‘Siz nereye gidiyorsunuz.’ (Tekvir,81/26)Evet, hep birlikte kendi kendimize soralım ‘Biz nereye gidiyoruz?” açıklamalarında bulundu.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş