Bir tür telli çalgı olan ve arpa benzer ses çıkaran kora, Batı Afrika müziğinin alametifarikası kabul ediliyor.
Senegal, Mali, Gine Bissau ve Gine’de çalınan koranın Gambiya’da ortaya çıktığına inanılıyor. Kora, hayvan derisi kaplı yarım bir su kabağına sabitlenen uzun bir silindirde yer alan 21 telden oluşuyor.
Geleneksel bir müzik aleti olarak değerlendirilen korayı, daha önce ancak Batı Afrika’da hikaye anlatıcılığı yapan belirli aileler çalabiliyordu.
Kora, profesyonel olarak Kouyate, Diabate, Konte, Cissoko gibi soy isimlerine sahip, griot geleneğini devam ettiren bu aileler tarafından icra edilebiliyordu.
Bir nevi halk ozanı olan griotlar, kora ile söyledikleri şarkılar ve anlattıkları hikayelerle Afrika’nın sözlü tarihinin gelecek nesillere aktarılmasında kilit rol oynamayı sürdürüyor.
Bir nevi sosyal kast sisteminin parçası olan griotlar, Afrika sözlü geleneğinin yaşatılması ve Afrika’nın kültürel hafızasının korunmasında vazgeçilmez olarak değerlendiriliyor.
Griotların tarihinin 13. yüzyıla dayandığı ve o dönemde Mali İmparatorluğu’nda kraliyet ailesinin danışmanlığını yaptığı ve diplomat olarak görevlendirildiği de biliniyor.
Bugün düğün ve cenazelerde hikaye anlatıcılığı yapan griotlar, uzlaşmacı, bilge ve şair yönleriyle öne çıkıyor.
“Balafon” ve “akonting” gibi geleneksel müzik aletlerini de çalmalarına rağmen griot denilince akla ilk kora geliyor.
Kora, yüzyıllarca yalnızca erkeklerin çaldığı bir enstrüman olarak bilinse de Gambiyalı Sona Jobarteh ilk kadın kora sanatçısı olarak adını tarihe geçirdi.
Yazılı olmayan Afrika tarihinin aktarılmasında önemli yere sahip kora bugün yabancı müzik tarzlarının da etkisiyle popülaritesini büyük ölçüde kaybetmiş durumda.
Senegalli dünyaca ünlü kora üstadı Ablaye Cissoko da korayı herkesin ulaşabileceği bir enstrüman haline getirerek Afrika sözlü tarihine sahip çıkmak istiyor.
Cissoko, Cyrille Brotto, Majid Bekkas, Simon Gubert, Kiya Tabassian gibi farklı müzik türlerinden çeşitli isimlerle yaptığı düetlerle korayı yerel bir enstrüman olmaktan çıkarmayı hedefliyor.
Cissoko’nun en ünlü eserleri arasında Mandika dilinde söylediği “Amanke Dioti (O senin kölen değil)” isimli parça yer alıyor.
Alman trompetçi Volker Goetze ile çaldığı parçada Cissoko, küçük yaştan itibaren zorla çalıştırılan genç bir kızın öyküsünü anlatıyor.
AA muhabiri, Cissoko’nun Saint-Louis kentindeki kora okuluna gitti, ünlü sanatçıya, Senegal müzik kültürü ile kora ve griotların sözlü kültürdeki yerini sordu.
Cissoko, griot bir aileden geldiğini, babasının, dedelerinin hatta büyük dedelerinin de griot olduğunu söyledi.
“Griot olmayı seçemezsiniz, griot olarak doğarsınız. Ben de griot doğdum.” diyen Cissoko, koranın da griotların ayrılmaz parçası olduğunu ve bu enstrümanla çocuk yaşta tanıştığını dile getirdi.
Cissoko, müziğin kültürel mirasın korunmasında önemli rol oynadığına dikkati çekerek, “Bazıları gerçekten sadece müzik yapar ama ben müzik yapmıyorum, ben griot olarak müziğin ötesinde bir şeyler arıyorum, müzik bana ne katabilir onun peşindeyim. Griot’un rolünü sonsuz uzunlukta bir ipe bağlı dikiş iğnesi gibi düşünebiliriz, amacı ise nerede çözülme varsa orayı dikmek, güçlendirmek. Aslında çok iyi bir terzi gibi ya da mükemmeliyetçi bir cerrah. İşte griot ruhu tam da böyle bir şey.” diye konuştu.
Eski tüm kora parçalarının tarihi bir olayı ya da hikayeyi anlattığına işaret eden Cissoko, şunları söyledi:
“Bu parçaları söylemek bizim sorumluluğumuz. Bunları nasıl söyleyeceğiniz sizin tarzına kalmış ama bundan önce korumamız gereken, tarihi yüzyıllara dayanan hikayeler var. Bunları yaşatmak zorundayız. Bu şarkılar neden önemli çünkü Afrika tarihinin çok az bir bölümü yazıya dökülmüş. Bazı medeniyetlere bakıyorsunuz 2-3 bin yıllık yazılı kaynakları var, maalesef bizde bu yok ama 2-3 bin yıl önce biz de oradaydık. O nedenle geçmişimizi şarkılarla, melodilerle, hikayelerle öğreniyoruz. Dolayısıyla griotlar Afrika’nın hafızasıdır. Bu geleneksel enstrümanlar aracılığıyla söylediğimiz tüm anonim şarkılar aslında geçmişimizin de bir aynasıdır. Bu çağda yaşarken çağlar öncesi hikayeleri günümüze taşımak gurur duyduğum bir sorumluluk.”
Cissoko, koranın diğer uluslararası enstrümanlar karşısında popülaritesinin her geçen gün azaldığını dile getirerek, bunun aynı zamanda Afrika’nın sözlü tarihinin yok olması anlamına geldiğini kaydetti.
Senegal’in ilk ve tek kora okulunu bu endişeyle kurduğunu belirten Cissoko, korayı herkesin ulaşabileceği bir müzik aletine dönüştürmek istediğini vurguladı.
Cissoko, koranın bir müzik aleti olmanın ötesinde sözlü tarihin paylaşılmasında çok önemli rol oynadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Gençlerimiz kora ile ilgilenmiyor. Gitar, bateri gibi enstrümanları merak ediyorlar, haklılar da çünkü onlara ulaşmak koraya ulaşmaktan daha kolay. Elbette bunları öğrenmekte hiçbir sakınca yok ama sen kendi mirasına sahip çıkmazsan başka kim çıkacak? Önceden kora sadece belirli ailelerin çalabileceği bir enstrümandı, bir kast sistemi içinde öğrenirdiniz. Bugün artık bu değişti. Koraya herkes ulaşmalı. Senegal’in tek kora okuluyuz, 14 öğrencimiz var ama bunun gibi birçok okula ihtiyacımız var.”
Cissoko, profesyonel kora çalmaya 13 yaşında başladığının altını çizerek, ilk sahne anısını da şöyle anlattı:
“Amcamla beraber Fransız Enstitüsünde çalmak için Saint-Louis’ye gelmiştim. Çok heyecanlıydım. Dedemden kalma büyük bir boubou (Afrika’ya özgü bir kaftan türü) giymiştim ama düşünün 13 yaşındayım elbette yerlerde sürünüyordu. Boubounun altına tabure koyup çalmaya başladım. Seyirciler, fark etmiyor tabii ama küçücük bir kafa devasa bir vücut. Aklıma geldikçe hala gülerim.”