Bilincin kısa süreli kaybolduğu bayılma anının bir kişide sıkça yaşanması, kardiyolojik, nörolojik, psikolojik ya da metabolik sağlık sorunlarının belirtisi olabiliyor. Bayılma başın sert bir zemine çarpılması gibi çeşitli sağlık sorunlarını da beraberinde getirebilen bu durum, kişinin iş ve sosyal hayatını da olumsuz etkileyebiliyor.
Bu sorunla hastaneye başvuran kişilerde bayılmanın kaynağı araştırılsa da bazen çözülemiyor. Nedeni belirlenemeyen bayılmalarda, beyne kan akışının azalması sebebiyle anlık tansiyon ya da nabız düşüklüğüne bağlı şuur kaybından şüphelenilerek, tıpta “tilt table” olarak da adlandırılan eğik masa testine başvuruluyor.
Test, hastanın sırtüstü yatar pozisyonda, düşmesine karşı emniyet kemerleriyle güvenliğin sağlandığı ve 80 derece havaya kaldırılabilen bir masada gerçekleşiyor. Ortalama 45 dakika süren test boyunca hastanın kan basıncı ile kalp hızı ölçülüyor, bayılmanın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği gözleniyor.
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Serdar Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aniden bayılmalara genellikle kalp ritim bozukluklarında rastlanıldığını söyledi.
Kalbin hızının azalmasına bağlı ritim bozukluklarının da bayılmaya yol açabildiğine dikkati çeken Demir, bu şekildeki bayılmaların ciddi kalp hastalıklarının bulguları da olabildiğini, özellikle doğuştan ya da yapısal kalp hastalıklarının bayılmayla seyredebildiğini anlattı.
Nedeni açıklanamayan bayılmalara örnekler veren Demir, şöyle devam etti:
“Hasta metroya bindiğinde boğucu bir durumla karşılaşırsa aniden bayılıyor ve kendine geldiğinde başına neler geldiğini hatırlamıyor ya da kan görme sırasında bayılma oluyor. Ama bunların hepsi ciddi hastalık boyutunda değil. Sık atak geçiren ve bu ataklar sırasında vücutlarının belli bir bölgesinde kırık meydana gelen, ciddi hayati risk atlatan hastalardan bahsediyorum. Nedeni aydınlatılamadığında, kalp ile beyin arasındaki bozukluklardan kaynaklanabileceğini düşünerek farklı bir arayış içerisine girip bunu teşhis etmeye çalışıyoruz.”
Demir, bayılma şikayetiyle hastaneye başvuran kişilere, fiziki muayenenin yanı sıra gerekli tetkiklerin yapıldığını, bayılma anının görüntü kaydı varsa bazen kendilerinden bunun talep edildiğini, bayılmanın nörolojik, psikolojik ya da metabolik sebeplerden kaynaklandığı düşünülüyorsa hastaları ilgili branşlara yönlendirildiklerini dile getirdi.
Bu branşlardaki incelemelerde herhangi bir sonuca ulaşılamazsa ve bayılmanın sinir sistemiyle kalp arasındaki mekanizmanın düzensizleşmesinden kaynaklandığını düşünüyorlarsa o zaman eğik masa testine başvurduklarını ifade eden Demir, “Oldukça ihtiyaç duyulan bir test. Maalesef İstanbul’da hastaların yaptırmakta güçlük çektiği bir test. Prosedür olarak uzun süren bir işlem ve zahmetli bir süreç olduğu için işlem çok fazla hastanede yapılamıyor. Şu an hastanemizde bu testin yapılabilmesi için tüm imkanlarımız mevcut.” diye konuştu.
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Kamil Gülşen ise bayılma şikayetiyle gelen kişilerde öncelikli olarak “Bu ani bir ölüm riski taşıyor mu, izole bir bayılma atağı mı, ciddi ölümcül aritmilere bağlı bir durum mu?” ya da “Tansiyon, nabız düşüklüğü kaynaklı mı?” olduğunu araştırdıklarını anlattı.
Bu tarz bayılmaların toplumda yaygın bir sorun olduğunu vurgulayan Gülşen, tedavi ettikleri hastaların ayda bir ya da yılda 4-5 kez gibi sık bayılan kişiler olduğunu dile getirdi.
Bayılmanın tanısında bazı testler kullandıklarını belirten Gülşen, kalpte yapısal bir hastalığın durumunu anlamak için ekokardiyografi (EKO) ve elektrokardiyografi (EKG) çektiklerini, hastanın ritim holterine baktıklarını, 24 saatlik ritim kaydı fikir vermediğinde bir haftalık ya da daha gelişmiş cihazlarla 3-6 aylık ritim takibi yapabildiklerini aktardı.
Doç. Dr. Gülşen, eğik masa testine ise hangi durumlarda başvurulduğuna ve bunun uygulanma şekline dair şu bilgileri verdi:
“Hastada eğer bayılma ataklarını açıklayabilecek bir bulgu yoksa ‘vazovagal senkop’ dediğimiz, vücudun otonom sinir sisteminin bir durum karşısında verdiği anlık tansiyon ya da nabız düşüklüğüne bağlı anlık şuur kaybı gelişiyorsa bu refleksi ortaya çıkarmaya yönelik kullanılan bir test. Diğer testlerde bir sonuç alamıyorsak, bu testle bayılmayı agreve etmeye çalışıyoruz. Hastaya ayakta, masaya bağlı bir şekilde pozisyon veriyoruz. Bu sırada hastanın tansiyon, nabız, oksijen satürasyonu gibi hayati fonksiyonlarını monitörize ediyoruz. Hastada bayılma gerçekleşecek mi diye bekliyoruz. Toplam süre 45 dakika, 30. dakikada eğer herhangi bir şey gelişmediyse tansiyon düşürücü ilaç var. Provokasyon denen bu yöntemi uyguluyoruz, hastada bu refleksi aktive etmeye çalışıyoruz.”
Bayılmayı “şuurun kısa süreli olarak tamamen kaybolması, kişinin ayaktaysa yere düşmesi, birkaç saniye dünyadan kopması” olarak tanımlayan Gülşen, “Test esnasında hasta gerçekten bayıldı mı, bayıldıysa tansiyonu ya da nabzı mı düştü yoksa her ikisi beraber mi düştü, bunu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Buna göre hastayı tedavi ediyoruz. Şayet hastada bayılma gerçekleşirse hemen yatay pozisyona getirerek, gerekli tedavileri uygulayıp olayı sonlandırıyoruz. Çok fazla yan etkisi olan, korkulacak bir test değil.” diye konuştu.
Doç. Dr. Gülşen, test sırasında bayılma olmazsa, bunun hastada bir şey olmadığı anlamına da gelmeyeceğini belirtti.
Eğer bayılma nabız düşüklüğünden yaşanmışsa hastaya “ablasyon” denilen kalbin sinirlerini yakma yöntemi ya da kalp pili uygulandığını aktaran Gülşen, bayılmaya tansiyon düşüklüğü yol açmışsa hastaya “oturma, bacağını çapraz hale getirme veya bağdaş kurma” gibi bayılacağını hissettiğinde yapabileceği hareketleri anlattıklarını, buna rağmen tansiyon düşüklüğü oluyorsa ilaç tedavisine başladıklarını kaydetti.
Gülşen, eğik masa testinin İstanbul’da çok fazla merkezde olmadığının altını çizerek, “Çünkü donanım, teknik altyapı ve hastanın başında hemşire ile doktorun beklemesini gerektiriyor. O nedenle çoğu devlet hastanesinde yok, bazı özel hastanelerde var. İstanbul’da bu işlemi yapabilen birkaç hastaneden biriyiz.” şeklinde konuştu.