Saadet Partisi (SP) İnegöl İlçe Başkanı Ertan Sütçü, 28 Kasım’da Türkiye’ye gelecek olan Papa Fransuva’nın Türkiye’yi soykırımla suçlayan ilk papa olduğunu ve ülkemize gelmesine kesinlikle karşı olduklarını belirtti. •Serhat ÇİÇEK
SP İlçe Başkanı Ertan Sütçü, önceki akşam gerçekleştirdikleri divan kurulu toplantısında Papa Fransuva’nın davet üzerine 28 Kasım’da Türkiye’ye gelecek olması ile ilgili eleştirel açıklamalarda bulundu. Sütçü, Papa’nın ülkemize gelmesine kesinlikle karşı olduklarını belirterek ziyaretin altında başka amaçların yattığını savundu.
‘İNANCIMIZA AYKIRI DURUMLAR’
Özellikle son iki hafta içinde gelişen olayların kendilerini ve milleti derinden üzdüğünü belirterek konuşmasına başlayan Saadet Partisi İlçe Başkanı Ertan Sütçü, “Sayın Cumhurbaşkanının papa hakkındaki söylemleri ve daveti, ABD ile ilgili açıklamaları, Sayın Başbakan’ın beyanatları tarihimize, inancımıza ve benliğimize aykırı durumlardır. Malum olduğu üzere Papa 28 Kasım’da ülkemize ziyarete gelecek. Papa’nın bu ziyareti için gönderilen davet mektubu ise mevcut durumun vahametini ortaya koymaktadır. Papaya ithafen kullanılan; Kutsiyetpenahları (ki bu kutsal kişilik anlamına gelmektedir), bu da yetmezmiş gibi 3 defa ‘yüce kişilik’ ifadesinin kullanılması inancımızın neresine uymakta? İnancımızın neresine sığmaktadır? Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Ortadoğu’da oluk oluk Müslüman kanı akıtılırken ve bunu kimin, ne için yaptığı ortadayken, Papa’nın dünya barışı ve insanlığın kardeşliği için attığı önemli adımlardan bahsedilmesini ise halkımızın takdirine bırakıyoruz” dedi.
TÜRKLERİ SOYKIRIMLA SUÇLAMIŞTI
‘Dünya’ya barışı ve huzuru, İslam dininin mensubu olarak bizler mi sağlayacağız yoksa Papa’nın yapacağı çalışmalar mı sağlayacak?’ diyerek sözlerine devam eden Ertan Sütçü, “Adalete dayanan yeni bir dünyayı biz mi kuracağız, Papa mı kuracak? Yoksa Büyük Ortadoğu Projesi’nin hedefi olan İsrail mi kuracak? Bütün bu sorulara millet olarak cevap vermeliyiz. Geçmişte yaşananlar bizlere ibret vermelidir. Çünkü; bizler biliyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımızın öve öve bitiremediği Fransuva, Türkleri Nazi’lere benzeterek, Ermenilere soykırım yapmakla suçlayan ilk papa olarak tarihe geçmiştir. Papa Fransuva’nın, papalığa seçilmeden önce 2010 yılında kaleme aldığı bir kitapta, Türkleri 20. yüzyılda Ermenilere, Naziler gibi soykırım uygulamakla suçlamıştır. Papa Fransuva, 1915 olaylarını soykırım olarak nitelendiren ilk papa olmuştur. Aynı zamanda Vatikan devlet başkanı olan Papa Fransuva, sözde soykırım iddiaları ile ilgili yaptığı açıklama ile tüm Avrupa ülkelerine örnek teşkil etmiştir. Papa Fransuva’nın, Türkiye ziyaretini Kasım ayında yapması da çok manidardır. Çünkü 30 Kasım; Konstantinopel Ekümenik Patrikhanesi’nin kuruluş tarihi olarak biliniyor. Papa’nın bu ziyaretinde Ortodoks Hıristiyanlar için önemli olan böyle bir günde İstanbul’da düzenlenecek bir ayine katılacağı öne sürülüyor. Aziz Andreas Yortusu olarak bilinen güne denk getirilen bu ziyaretin bu anlamda önemli olduğu söyleniyor.
Ayrıca; Merhum Necmettin Erbakan hocamızın da Papa’nın bundan önceki ziyaretinde ‘Papanın gelmesini önleyin’ sözü ortadayken, siz yine methiyelerle Papa’yı davet ediyorsunuz. Yüksek müsaadelerinizle hatırlatalım; ‘Yolumuz Erbakan’ın yolu’ diyordunuz. Erbakan Hoca, milyonları Çağlayan’a topluyor ve ‘Papa gelmesin’ diye çırpınıyordu. Siz ise ‘Gel’ diye davet mektubu yazıyorsunuz. Şimdi, yüksek müsaadelerimizle soralım; ‘Bu çelişkiniz, istismar tarihine geçecek güçlü bir politik misal değil midir?’ Bu olanlar karşısında, Müslüman bir Cumhurbaşkanı tarafından Papa’ya yapılan bu methiyeler karşısında inanç sahibi, vicdan sahibi bir Müslüman nasıl sessiz kalabilir? Bu durumu vicdanına nasıl yedirebilir?” şeklinde konuştu.
NEDEN HEP KASIM AYI?
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Papa tarafından ülkemize yapılan ziyaretlerin tamamının Kasım ayında olmasının ziyaretin başka anlamlar içerdiğinin de bir göstergesi olduğunu aktaran Sütçü, “Yine bunlarla beraber, bir diğer konu ise ABD başkan yardımcısının ülkemize yaptığı ziyarettir. Başkan yardımcısının ülkemiz için söylediği sözler, bu süreçte yok özür diledi, yok özür dilemedi gibi konular ortadayken, hiçbir şey olmamış gibi Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız tarafından oldukça samimi bir şekilde, 40 yıllık dost gibi, methiyelerle karşılanması, görüşmelerin yapılması ve bunun neticesinde, Ortadoğu’da birçok konuda ABD ile hemfikiriz şeklinde açıklamaların yapılması, ülkemizin nasıl bir anlayışla yönetildiğinin net göstergesidir. Bugün ABD’nin Ortadoğu üzerindeki hesapları ve emelleri apaçık ortadayken, Ortadoğu’da oluk oluk Müslüman kanı akıtılırken biz nasıl olurda Ortadoğu konusunda ABD ile hemfikir oluruz? Nasıl olurda stratejik ortak oluruz? Bu nasıl bir anlayıştır? Bu nasıl bir amaca hizmet etmektir? Ya Rabbi sen idarecilerimize akıl ver, feraset ver, dirayet ver. Bütün bu gelişmelerden sonra bir kez daha görülüyor ki Milli Görüş’ün tek temsilcisi Saadet Partisi’ne ve Saadet Partili bir meclise her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Dünya barışının sağlanması, insanlığın huzur bulması, akan kan ve gözyaşının sona ermesi, ülkemizin atacağı adımlara bağlıdır. O da ancak yeniden büyük Türkiye’nin, yeni bir dünyanın ve İslam Birliği’nin kurulmasıyla gerçekleşecektir. Bunu gerçekleştirecek olan inanç ise Milli Görüş kadrolarında, Saadet Partisi’nde mevcuttur. Hangi dönem olursa olsun, milletimizin başını öne eğdirmeyen, yerelde ve genelde efsane hizmetler yapan bizler olmuşuzdur. Bu amaçla inşallah 2015 seçimlerinde Milli Görüş’ün meclise girmesi ve iktidar olması için gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz. Ve inşallah özlenen hizmetleri halkımızla buluşturacağız” ifadelerini kullandı.