Saadet Partisi Bursa İl Eğitim Başkanı Salih Berber, gerçekleştirdikleri Halkla Kucaklaşma programlarında görüştükleri vatandaşların yaşam standartlarından şikâyetçi ve geleceklerinden tedirgin olduklarını belirtti. •Serhat ÇİÇEK
Saadet Partisi tarafından tüm yurt genelinde uygulanan Halkla Kucaklaşma Programları devam ediyor. Saadet Partisi Bursa İl Teşkilatlanma Başkanı İsmail Özdemir ve Bursa İl Eğitim Başkanı Salih Berber, program çerçevesinde geçtiğimiz hafta sonu Cuma ve Kemalpaşa Mahallesi’ndeki esnaf ve kahvehaneleri ziyaret ettiler. Yapılan ziyaretlerde konuşan Salih Berber, ziyaretlerin nezaket ziyareti olduğunu, son 5 haftadır Türkiye’de, Bursa’da ve tüm ilçelerde Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri, rutin çalışmaların dışında, şehir merkezlerinde ve köylerde, işyerleri ve kahvehanelerde halkla kucaklaşma programları yaptıklarını belirtti. Milletvekili adaylarının henüz belli olmadığını aktaran Berber, “Biz sadece seçim dönemleri çalışan bir parti değiliz. Yapılan adaletsiz uygulama sonucu aldığımız oy dikkate alınmamakta ve hazineden hiç para yardımı yapılmamaktadır” dedi.
İLK GELEN HEP SAADET PARTİSİ OLDU
Yaptıkları çalışmaların hangi şartlarda yaptıklarını belirtmek için diğer partilerin son iki senedir hazineden aldığı paraları söyleyen Salih Berber, “2014 yılında eski parayla AKP 177 trilyon, CHP 92 trilyon, MHP 46 trilyon lira aldı. Bu sene ise AKP 297 trilyon, CHP 155 trilyon, MHP 77 trilyon lira aldı. Buna rağmen, seçim olsun olmasın, sizin huzurunuza her zaman ve ilk gelen hep Saadet Partililer oldu, biz olduk” şeklinde konuştu.
VATANDAŞLAR ENDİŞELİ
‘Halkla Kucaklaşma’ çerçevesinde gerçekleştirdikleri ziyaretler esnasında vatandaşlardan aldıkları görüşleri belirten Berber, “İnsanlar ülke bütünlüğümüz ve güvenliğimiz konusunda endişelerini dile getiriyorlar; ‘Son yıllarda komşularımız başta olmak üzere Müslüman ülkeler işgal, savaş, sürgün, iç çatışma ve kargaşanın içine sürüklendi. Çözüm Süreci deniliyor ama içinde ne var, ne yok bilmiyoruz. Bu süreç sonucu ülkemizin veya milletimizin parçalanıp çatışmaya girmesinden korkuyoruz’ diyorlar. Diplomalı ve diplomasız işsizler şunu diyorlar; ‘Ne yapsak yapalım aracı bulmadan işe giremiyoruz.’ İşi olanlar ise; ‘Çalışıyoruz ama geçinemiyoruz. Asgari ücret 949 TL. Kurumların açıkladığı açlık sınırı 1300 TL. Nasıl geçinebiliriz’ diyorlar. Ayrıca; ‘Her an işten çıkarılacağımızdan, işsiz kalacağımızdan korkuyoruz. Taşeronluk sistemi ile eziliyoruz, sömürülüyoruz’ diyorlar. Köylüler ise; ‘Ürünümüzü 2002’de sattığımız şimdi 1,5-2 kat fazlasına satabiliyoruz. Halbuki ilaç, gübre ve mazota ise 2002’de ödediğimizin şimdi 6-7 kat fazlasını ödüyoruz. Nasıl üretelim, nasıl ayakta duralım’ diyorlar. Bir kısım kardeşlerimiz toplumsal ve aile huzurumuz ile ilgili endişelerini dile getiriyor; ‘Başta kadınlarımız, çocuklarımız ve gençlerimiz olmak üzere endişe ve tehdit altındayız. Sapıklık, sarhoşluk, fuhuş arttı. İçki ve alkol kullanma yaşı ilköğretim çağına düştü. Haksız yere canlara kıyılıyor. Hırsızlar, çeteler hayatımızı tehdit ediyor. Çocuklarımızı okula götürüp getirmek zorunda kalıyoruz. Toplumsal huzurumuz bozuldu. Çocuklarımızla diyalog kuramıyoruz. Anne babalar ile çocuklar, işçi ile işveren, öğretmen ile öğrenci, ev sahibi ile kiracı, memur ile amir, karı ile koca ve komşular arasında güven bunalımı ve kavga var. Sıradan bir alışveriş, trafik kazası vesaire sonrası insanlar birbirine giriyor, ölümler oluyor. İçimizde katiller dolaşıyor, ırzına geçtiklerini, evini eşyasını çaldıklarını ayrıca öldürülüyor. Adliyelerde dosya koyacak, cezaevlerinde yatacak kalmadı. Boşanmalar hat safhaya vardı. Ne oldu bize? Ne oluyor bize? Bu günümüzden ve geleceğimizden büyük endişe duyuyoruz’ diyorlar. Bir kısım insanlarımız haksız vergilerden ve pahalılıktan dert yanıyor; ‘Benzin ve mazot alırken en yüksek vergiyi biz ödüyoruz. Elektrik, su, telefon ve doğalgaz faturalarının altında anlamadığımız, ismini bilmediğimiz bir sürü ek vergi ve ödeme kalemi var. Kaçak elektrik parasını dahi bizden alıyorlar. Esnaflık bitme noktasına geldi. Devlet her gün bir sürü kalem vergi önümüze koyuyor. Artık dayanma gücümüz yok, ne yapacağımızı şaşırdık. Eskiden elde ettiğimiz kâr oranları ile şimdiki arısında dağlar kadar fark var’ diyorlar. Emekliler başka bir dert yanıyor; ‘Emekli maaşına yüzde 3’mü 5’mi zam yapalım diye tartışıp duruyorlar. Üç olsa ne olur beş olsa ne olur. Erbakan Hoca’dan sonra biz adam gibi bir maaş artışı görmedik. Bizimle alay ediliyor’ diyorlar. Bir kısım insanlarımız ise son çekişme konusunu merak ediyor ve ‘AKP-Cemaat kavgasının aslı nedir? Karşılıklı olarak ağır ithamlarda bulunuyorlar, birbirlerini hainlikle ve hırsızlıkla suçluyorlar. Bu iş nereye varacak. Kim ne kadar haklı, kim ne kadar haksız?’ diye soruyorlar. Bu ziyaretler sırasında bizi memnun eden en önemli şey, hangi görüşten ve hangi kesimden olursa olsun vatandaşlarımızın bize saygı ve sevgisi en üst seviyededir. Her gittiğimiz yerde en güzel şekilde ağırlanıyoruz ve uğurlanıyoruz” diye konuştu.
“BATILILARLA İŞBİRLİĞİNİ BIRAKIN”
Berber, “Bu tespit ve talepler karşısında bizim tüm kardeşlerimize diyeceğimiz şudur; biz Milli Görüşçüler Saadet Partililer olarak, siyasi görüşü, etnik kökeni, düşünce yapısı ne olursa olsun tüm milletimizi kardeş biliriz. Hatalarına eksikliklerine rağmen kimseye ‘kahrol, yok ol’ demeyiz. Biz, mevcut zalim, faizci, kapitalist, ahlaksız sistemi ayakta tutan ırkçı emperyalist batılı çevrelerin düşmanıyız. Herkese sesleniyoruz; batıyı bırakın, batılılarla işbirliğini bırakın. Milletin, devletin yönünü batıya çevirmeyin. Zamanı geçmiş, tahrip edilmiş, sömürüye ve ahlaksızlığa alet edilmiş Yahudi ve Hıristiyanlık düşüncesine dayanan batıdan insanımıza ve ülkemize hayır gelmez. Sizi bu duruma düşüren batıdır. Sizin suçunuz günahınız da batıya yönelmeniz ve işbirliği yalpanızdır. Vazgeçin bu işten. Çağdaş uygarlık yolu deyip, hak ve özgürlüğün adresi deyip, üstün medeniyet deyip, gelişmişlik deyip batıya yönelmeyin, batılılarla işbirliği yapmayın. Batıya yönelirseniz; ekonominiz faizle batar, aile ve sosyal hayatınız ahlaksızlıklarla çöker, güvenliğiniz savaş ve ölümle biter. Çözüm; inanç değerlerimizi referans alan Saadet Partisi’ndedir. Biz geçmişte ülkeye büyük hizmetler yaptık. Bizim liderimiz Rahmetli Erbakan hoca 4 sene evvel Saadet Partisi’nin genel başkanı iken vefat etti. Şimdi Erbakan hocayı ve Milli Görüşü anladığını söyleyenler; gelin Saadet Partisi’ni meclise gönderelim” ifadelerini kullandı.
BU DURUM SAADET’İN GÜCÜNÜ GÖSTERİYOR
12 senedir Saadet Partisi mecliste olsa idi daha iyi şeylerin yapılabileceğini savunan Salih Berber, “Devlet ve millet yönetmek ağır bir yüktür. Bu yükü ancak feraset sahibi Saadet Partililer taşıyabilir. Her defasında yanılanlar, yanıltılanlar bu işin altından kalkamaz. Genel Başkanımız Prof. Mustafa Kamalak hem hukuk profesörü hem de iktisat profesörüdür. Bu işin ehlidir. Maalesef 13 senedir Saadet Partililer ve genel başkanımız TRT’de ve bir kısım medyaya çıkarılmıyor. Bu durum Saadet Partisi’nin ne kadar güçlü olduğunu gösterir. Saadet Partisi’nden temiz vicdan sahibi hiç kimseye zarar gelmez. Gelin bu seçimde kendimize, ailemize ve ülkemize bir iyilik yapalım, Saadet Partisi’ni el birliği ile meclise taşıyalım” açıklamalarında bulundu.
Yapılan ziyaretlerde esnafa Milli Gazete ve broşür dağıtıldı.