Eğitim Bir Sen İlçe Başkanı Sinan Aktaş, Anayasa Mahkemesi kararından sonra iptale konu yasal düzenleme öncesi hukuki duruma geri dönülmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını söyledi.
Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili AYM’nin aldığı iptal kararını değerlendiren Eğitim Bir Sen İlçe Başkanı Sinan Aktaş, önemli açıklamalarda bulundu.
İPTAL KARARLARI GERİYE YÜRÜMEZ
Aktaş konuşmasında şunları kaydetti: AYM’nin kararından sonra dershanelerin kapatılma sürecinin devamı artık mümkün değildir. Bu itibarla bundan sonra yapılması gereken ilk iş; sorun alanı olarak görülen dershanelerin kanun zoruyla kapatılması yerine seçme ve eleme sınavına dayalı kademeler arası geçiş sürecinden öğrenci ve öğretmen odaklı, öğrencinin sınav sonucu yerine okuldaki tüm faaliyetlerinin değerlendirilmesine dayalı bir eğitim reformu için tüm tarafların çaba göstermesi olmalıdır. AYM kararından sonra unutulmaması gereken bir husus Anayasa’nın 153’üncü maddesi gereği Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesidir. Diğer bir ifadeyle iptal kararı sonrası, iptale konu yasal düzenleme öncesi hukuki duruma geri dönülmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Aynı şekilde kanuna göre tesis edilen idari işlemler, yeni bir düzenleme yapılıncaya değin geçerliliğini koruyacaktır. Bu çerçevede kapatılma ve dönüştürülme işlemi gerçekleşmemiş dershanelerin, iptal öncesi hukuki durumlarına dönmeleri mümkün değildir. Yani dershanelere kurum açma izni verilmesi, dershanelerin nakli, devri, personel çalıştırılması, bu kurumların eğitim-öğretim, yönetim, denetim ve gözetimi, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanun kapsamında kamu tarafından gerçekleştirilemeyecek; bunun için dershanelerin Özel Öğretim Kurumları Kanununa yeniden dâhil edilmesi gerekecektir. Bizce hükümetin öncelikli tasarrufu bu yönde olmalıdır. Zira yasal düzenleme yapılmaksızın konunun sürüncemede bırakılması denetimsiz ve kontrolsüz bir dershaneciliğin yaygınlaşmasına, bu ise toplumun geniş bir kesiminde kuvvetle muhtemel mağduriyetler yaşanmasına sebebiyet verecektir.
HUKUKİ BOŞLUĞU GİDERECEK DÜZENLEMELER HAYATA GEÇİRİLMELİDİR
İptal kararına ilişkin haberlerde, mahkemenin kanunun, dershane öğretmenlerinin KPSS puanı aranmaksızın Milli Eğitim Bakanlığı öğretmen kadrolarına atanmasını içeren maddelerini de iptal ettiği ifade edilmektedir. Nitekim Eğitim Bir-Sen olarak kanun tasarısının açıklandığı süreçte atama bekleyen 300 bine yakın öğretmenin olduğu bir ortamda KPSS ve alan sınavı şartı aranmaksızın Bakanlığa ayrılmış öğretmen kadrolarına, dershane öğretmenlerinin atanmasının, atama bekleyen öğretmenlerin haklarının ihlali teşkil edeceğini ifade etmiştik. Gelinen noktada iptal kararı sonrası, dershane öğretmenlerinin Bakanlık öğretmen kadrolarına atanması sürecinin iptal kararından etkileneceği açıktır. Anayasa Mahkemesi, söz konusu kararın sonuçlarını göz önüne alarak gerekçeli kararını ivedilikle Resmi Gazetede yayımlamalıdır. Eğitim-öğretim dönemi Bakanlık açısından Ağustos ayından sonra başladığından Bakanlık hızla mini bir Milli Eğitim şurası düzenleyerek, konunun tarafları ve eğitimin paydaşlarıyla birlikte iptal sonrası ortaya çıkan durumu çok boyutlu masaya yatırmalı; buradan çıkan sonuçların hukuki düzenlemelerde ele alınmasını sağlamalıdır. Gerekçeli karar açıklanmaksızın yasama tasarrufu bir anlam ifade etmeyecektir. Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararının yayımlanmasını müteakiben ortaya çıkan hukuki boşluğu giderecek düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Dershanelerin kanun gücüyle kapatılması süreci iptal kararıyla birlikte sona ermiştir. Ancak dershanelerin kapanması yönündeki kamu iradesi ve eğitim alanıyla ilgili çalışmalar yürüten kişi ve kurumların beklentisi devam etmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı çocuklarımızın ve gençlerimizin sınav temelli eğitim sistemi ve süreçlerinden kurtarılmasına ilişkin çalışmaları yasaklamıyor. Bu noktada başta Bakanlık olmak üzere bütün taraflar kabul edilmiş mottosuyla at yarışı hipodromuna dönen dershanelerin çocuklarımızın, gençlerimizin, ailelerimizin ve geleceğimizin vizyonundan çıkması için çözüm odaklı ve ortak akılla proje ve uygulama önerisi geliştirmeye devam etmelidir. Sistemin dershanelere yönelik ilgiyi ve talebi azaltmasının ön koşulu, okulların imkânlarının arttırılması ve öğretmenlerin mesleki memnuniyet düzeyinin yükseltilmesidir. Okulun hayatın içine çekilmesi, günlük hayat içinde çocukların okulla daha fazla ilişki kurabilecekleri imkân, fırsat tesis ve tekliflerin okullarda bulunması/sunulması gerekir.