UNESCO Dünya Kültür Mirası olarak yerini alan ve Türk tarihinin önemli sanat eseri olarak günümüze kadar gelen Keçe yapımı, Bursa’nın İnegöl ilçesinde hayat buldu. İnegöl Halk Eğitim Merkezi tarafından açılan Keçe Yapımı Kursu’nda eğitim gören kursiyerler, keçeden dikişsiz ürünler üreterek internet üzerinden satışa sunup, ekonomiye katkıda bulunuyor.
İnegöl Halk Eğitim Merkezi tarafından açılan Keçe Yapımı Kursu’nda, haftada 3 gün eğitim alan kursiyerler, bir yandan kaybolan Keçe yapımını canlandırırken, bir yandan da yaptıkları ürünleri internet üzerinden satışa sunup ekonomiye katkıda bulunuyor.
NEGATİF ENERJİYİ VÜCUDUMUZDAN ALIYOR
Keçenin tarihi ile ilgili bilgi veren Keçe Yapım Kursu Eğitmeni Sema Uğurdağ, “Keçe; koyun, deve, tavşan gibi hayvanların yünleri ile elde edilir. Sabun, ılık su yardımı ile atkısız, çözgüsüz, sıkıştırılmış, dünyanın ilk tekstil dokusudur. Günümüzde Hunlar’a ait kurganlarda keçenin ilk parçalarına rastlanmaktadır. 3. ve 5. Yüzyıla ait at eyerleri, halılar ve küçük ev sanatları halen günümüzde sergilenmektedir. Atölyenin kokusunu çekmiş, atölyenin tozunu almış, çıraklıktan başlayarak, ehil insanlarla öğrenilerek gelmiştir günümüze. Şuan Türkiye gerçekten unutulmaya yüz tutmuş bir sanat dallardan biridir. Keçe UNESCO’da Dünya Kültür Mirası olarak yerini almaktadır. Keçe, klasik ve modern keçe olarak ikiye ayrılır. Klasik keçe bilindiği üzere çoban kepenekleri, at yerleri, duvar ve yer yaygılarıdır. Modern keçe ise, günümüzde kullandığımız her şey. Evimizde ve giyim aksesuarı olarak kullanılır. Çobanların gözyaşlarından keçe tekstili elde edildiği söylenir. Bazı rivayetlerde de Nuh Aleyhisselam’ın gemisinde toplanan hayvanların, tüylerini dökmesi ile keçe elde edildiği söylenir. Keçe, üstünde hiçbir şekilde akrep, yılan yürüyemez. Haşeratın şerrinden de emin olunur. İnsan içindeki negatif enerjiyi alır. Yani günümüz şartlarında hepimizde agresiflik var. Sabun ve yüne ellediğimiz zaman negatif enerji vücudumuzdan gider” dedi.
KEÇENİN YAPIMI
Keçenin yapımı ile ilgili konuşan Uğurdağ, “Yünler toplanıp yıkandıktan sonra, ilk aşama olarak yün atma, yün attıktan sonra zeytinyağlı sabunlu suyu verip sevme aşaması, yani içindeki oksijeni çıkarıp liflerin birbirine kenetlenmesi aşamasıdır. Dikişsiz olduğu için döndüre döndüre yapılıyor. Daha sonra liflerin birbirine geçtiğinden emin olduğumuzda, yavaş yavaş elimizi hızlandırıp suyumuzu azaltıyoruz. Doku tamamen oluşmaya başladığında da, pişirme aşamasına geçiyoruz. Sıra alma işleminden sonra, kalıba alıp onunla pişiriyoruz bir daha” şeklinde konuştu.
SABIR GEREKTİRİYOR
Uğurdağ, “Keçe aslında çok kolay gibi durur. Ama tamamen sabırla alakalı bir şeydir. Keçenin dilinden anlamak gerekir. Ne zaman ne yapmanız gerektiğini bilmeniz gerekir. Bu da yapa yapa olur” dedi.
TEK KİŞİ BİLE OLSA KURS AÇILABİLİYOR
Keçe kursunun sayıya bakmadan açılabilir bir kurs olduğunu belirten Uğurdağ, “İnegöl’de Keçe Yapım Kursu’nu ilk açanlardan biri olduğum için memnum. Bende bunu öğrenmek için gerçekten çaba gösterdim. Kursumuzda şuanda 8 kişiyiz. İnegöl’de çok bilinen bir kurs değil. Hatta Türkiye’de çok bilinen bir kurs değil. Unutulmaya yüz tutmuş olduğu için biz de bunu öğrenerek İnegöl’e taşımaya karar verdik. Şuan 8 öğrencimiz var. Unutulmaya yüz tutmuş, Kültür Mirası olduğu için sayıda bir sıkıntı olmadan tek kişi ile bile kurs açabiliriz” ifadelerini kullandı.
Uğurdağ şu ifadelerle konuşmasını sonlandırdı: “Ben istiyorum ki daha ileride sanatsal bir atölye kurmak. Bu atölyede hem keçe hem de nakış olsun, ev hanımlarımızın ekonomiye katkıda bulunacakları, zaman geçirecekleri bir yer hedefimiz. Kursumuzda yetişen öğrenciler ile birlikte böyle bir hayalimizi de gerçekleştirebilir”
ÜRETİM YAPIYORUM
3 Yıldır kursta eğitim aldığını belirten Fatoş Çeşit, “Ben 3 yıldır devam ediyorum bu kursa. Güzel şeyler öğreniyorum ve güzel şeyler çıkarıyorum. Çok beğeniliyor. Birçoğunu sosyal medyada paylaşıyorum. Sattığım ürünlerde var. Bu anlamda üretim de yapıyorum. Benim için güzel ve keyifli geçiyor” dedi.
YAPTIĞIMIZ ÜRÜNLERDE ORİJİNAL
Emekli olduktan sonra kursa başladığını ve keyifle iş yaptığını belirten Lale Kirpi, “Ben emekli oldum. Boş vakitlerimde güzel bir uğraş olarak değerlendirdim. Kaybolan bir miras olduğu için keçe çok daha dikkatimi çekti. Yaptığımız ürünlerde orijinal ve değişik şeyler. Bu yüzden çok zevk alarak yapıyorum” şeklinde konuştu.
HEM TERAPİ HEM İŞ BİR ARADA
Bir diğer kursiyer Serpil Karakafa ise, “Bu kursa başlayalı 2 yıl oldu. İlk yıl tamamen arkadaşlarla birlikte vakit geçirmek, biraz da terapi olması maksadıyla geldim. Şimdi iş terapiden de daha farklı boyuta geçti. Daha çok şey öğrendikçe, daha çok şey yapma ihtiyacı duyuyoruz. Yeni şeyler yapıyoruz” dedi.
HABER: SERHAT ÇİÇEK