Ankara Bilkent Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği İdari ve Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Gülhan Kurtoğlu Çelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hava sıcaklıklarının artmasıyla birlikte en sık görülen sağlık sorunlarından birinin besin zehirlenmesi olduğunu söyledi.
Bir organizmanın ya da toksinlerin yerleştiği gıdanın, sindirim yoluyla alınması sonrası vücudun verdiği tepkinin besin zehirlenmesi olarak tanımlandığını dile getiren Çelik, bu durumun söz konusu gıdanın hazırlanması, üretimi, taşınması, pişirilmesi ve saklanması gibi farklı aşamalarda gelişebildiğini anlattı.
Çelik, gıdanın tadının, şeklinin, kokusunun değişmesinin bozulma olduğunu gösterdiğine işaret ederek, “Bozulma gerçekleşen gıdayı tüketen kişide yaklaşık bir iki saat sonra bulantı, kusma olabilir ve bu durum ishalle devam edebilir. Bu belirtiler incelendiğinde, açıkta kalan, son kullanma tarihi geçen bir yiyeceğin tüketildiğine ulaşılıyor. O zaman besin zehirlenmesi açısından sorguluyoruz.” diye konuştu.
Genellikle besin zehirlenmesi yaşayan kişilerde kısa sürede kendiliğinden iyileşmenin olduğunu ancak kimi durumlarda hastaneye başvurulması gerektiğini anlatan Çelik, şöyle devam etti:
“Besin zehirlenmeleri, çoğunlukla çok ciddi bir tedavi gerektirmez. Vücut, bu gıdayı vücuttan uzaklaştırmak istediğinden mideden kusma ile atmak ister. İyileşme süreci, kişinin aldığı toksin miktarına, yaşına, ek hastalık varlığına, bağışıklık sistemine bağlı olarak değişmektedir. Yetişkin ve bir hastalığı olmayan kişiler, bu durumu bulantı, kusma ile geçirebilir.
Bu dönemde, sıvı alımını artırır, midesini yormayacak yiyecekler tüketir, alkol almaz, baharatlı ve yağlı gıdalar yemez, nikotin kullanmazsa kısa sürede toparlayabilir. Bu süreçte muz, yoğurt, pilav yenilerek mide yatıştırılabilir.”
Bebeklerde, yaşlılarda, kronik karaciğer hastalarında, bağışıklık sistemi sorunu bulunanlarda, diyabetlilerde, kemoterapi ve radyoterapi alanlarda besin zehirlenmesinin daha ağır geçebildiğini ifade eden Çelik, “Risk grubundaki hastalar, bu dönemde vücutlarının daha fazla sıvı kaybedebildiğinden, daha fazla sıvı takviyesine ihtiyaçları olabilir. Bu kişilerin biraz daha destek alması gerekebilir. Şikayetlerin birkaç gün içinde geçmemesi, dirençli ve tekrarlayan kusma, ishalin sürmesi ve kanlı olması halinde mutlaka acile başvurulmalı.” dedi.
Prof. Dr. Çelik, artan hava sıcaklığıyla birlikte besin zehirlenmesine bağlı kişide gelişen bulantı, kusma, ishale bağlı sıvı kaybı miktarının daha da arttığına işaret ederek, bu dönemde hızla kaybedilen sıvı, mineral ve tuz kaybının yerine konulması gerektiğini belirtti.
Sıcak havaya bağlı terlemenin vücuttaki sıvı kaybını artırdığını dile getiren Çelik, “Bu durumda, gün içinde alınması gereken sıvının üstüne daha da fazla sıvı alınma ihtiyacı oluyor. Bu kişilerde, susuzluk hissi, baş dönmesi daha kendini kötü hissetme, göz kararması söz konusu olabiliyor.” bilgisini verdi.
Bozulmanın olmaması için yiyeceklerin pişirildikten sonra uzun süre oda sıcaklığında bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Çelik, “Özellikle derin dondurucudan çıkartılan yiyeceklerin, buzdolabında bekletilerek çözülmesi sağlanmalı, kesinlikle dışarıda bekletilerek çözdürülmemeli.” uyarısında bulundu.
Çelik, gıdanın sağlıklı tüketilebilmesinde el hijyenin, mutfakta kullanılan kapların ve tezgahın temiz olmasının da büyük önem taşıdığını belirterek, “Öte yandan, çiğ gıdalar da iyi yıkanmalı, ortamda uzun süre bekletilmeden tüketilmeli.” dedi.
Pişirildikten sonra gıdaların defalarca ısıtılıp tüketilmesinin de bozulma açısından tetikleyici olduğunu aktaran Çelik, şunları kaydetti:
“Yapılan en büyük hatalardan biri bu. Yiyeceğin tüketilecek kadarı ısıtılmalı. Tüm tencereyi ısıtıp, bir kepçe kullanıp tekrar kaldırmak, ertesi gün tekrar kullanmak uygun bir yöntem değil. Yiyecekler oda sıcaklığında bekletilmemeli, buna yaz aylarında daha çok dikkat edilmeli. Özellikle süt ve süt ürünleri ve pişmiş gıdaların oda sıcaklığında kalması, bakterilerin üremesine neden oluyor. Bu nedenle yiyecekler mutlaka buzdolabında tutulmalı.”