Anıl geçmişten günümüze İnegöl’ü anlattı

İTSO Başkanı Metin Anıl, geçmişten günümüze İnegöl siyasini ve İnegöl ticaretini anlattı.

Yayınlama: 12.06.2016
1.158
A+
A-

İnegöl Gazeteciler Derneği’nin düzenlediği Ramazan Sohbetleri programının konuşu geçtiğimiz gün İnegöl Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Metin Anıl oldu.

 

EK BİNANIN YÜZDE 50’Sİ HİBE DESTEĞİYLE KARŞILANDI






İTSO tarafından şehir içerisine yapılan yeni binanın faaliyetleri ve getirisi ile ilgili sorulan soruyu yanıtlayan İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Metin Anıl, “İTSO 1980 yılında kurulan 126 yıllık bir STK’dır. Türkiye’nin en eski Ticaret ve Sanayi Odalarından bir tanesi… İnegöl’deki ticari aktivitenin Bursa’yla nasıl yarıştığının bir göstergesidir. Hal böyle olunca bu kadar yatırımcı işadamı, tüccar ve esnafın yetiştiği, uzun yıllar sivil toplum örgütü çatısı altında toplandığı bir ilçede üyelere yakışır mekânlar sunmak mecburiyetindeydik. 2010 yılında başlayıp 2011 yılında Ticaret ve Sanayi Odamızın ana hizmet binasını yaptık. Yaklaşık 5 bin metrekare arsa üzerinde Türkiye’nin en modern Ticaret ve Sanayi Odalarından bir tanesinin işletmesi olan ve oda üyelerinin hizmet aldığı modern bir hizmet binası İnegöl’e kazandırıldı. Sonrasında yıllarca Kız Meslek Lisesi olarak hizmet vermiş olan Belediye meydanında fevkalade değerli bir arsa üzerinde kurulu fakat ekonomik değerini bitirmiş bir binamız vardı. O binayı yıkarak yeni bir ek hizmet binası yapma kararı aldık. Bu binayı yaparken hem şehir içerisinde çalışan üyelerimize hizmet vermek hem de odamıza gelir getirmek adına bir proje düşündük. Bu değerli arsa üzerine hazırladığımız projeyi 9 ayda gerçekleştirdik. Altındaki dükkânlar 2 bankaya kiraya verildi. Buralardan 50 bin TL’lik bir gelir İTSO’ya geliyor. Onların bir üzerinde OSB’deki binamıza gelmekte zorlanan üyelerimize hizmet vermek üzere ek hizmet binası yaptık. Orada 2 arkadaşımız görevli ve hizmet veriyorlar. İTSO, ekonomik olarak daha sağlam temellere dayalı bir hale geldi. Bundan sonra İTSO ekonomik manada daha güçlü bir şekilde yoluna devam edecek ve üyelerine 5 yıldızlı hizmetler vermeyi sürdürecek. Bu ek hizmet binasının kaba inşaatını yaklaşık 1 milyon 250 bin TL’ye ihale ettik. Bu paranın yüzde 50’sini Odalar ve Borsalar Birliği’nden hibe olarak aldık ve bu da odaya bir güç kazandırdı. İTSO yaklaşık 4 bin üyesiyle Türkiye’nin en önemli ve en modern, üyesine 5 yıldızlı hizmet veren, akredite olmuş ve akredite olurken de Türkiye 1’incisi olmuş bir oda olarak yoluna devam ediyor” dedi.

 

GİRİŞİMCİLİK DESTEKLERİ SÜRÜYOR

İTSO öncülüğünde gerçekleştirilen hibe ve destek programlarının İnegöl’e verdiği katkıların sorulması üzerine konuşan Metin Anıl, “KOBGEB ile işbirliği içerisinde çalışmalarımız sürüyor. Ana hizmet binamızda KOSGEB’in de bulunduğu bir birim oluşturduk. KOSGEB’den faydalanmak isteyen üyelerimizin yüz yüze hizmet almaları adına bu hizmeti veriyoruz. Girişimcilik konusunda yılda 3, önümüzdeki yıldan itibaren 6 tane olarak planladığımız girişimcilik kursları açıyoruz. Bu kurslara katılan herkesin KOSGEB’den faydalanması gibi bir durum söz konusu değil. İlk önce katılabilme kriterlerine haiz oluyorsunuz, kurslara katılıyorsunuz, sertifika alıyor ve proje hazırlıyorsunuz. Hazırladığınız proje KOSGEB’den uygunluk görürse ancak destek alabiliyorsunuz. Bir yıl içerisinde bin katılım olduğu girişimcilik kursunda ancak 30-40 tane arkadaşımız kredi kullanıp işyeri açabiliyor. Değişik iş kollarında katılımcılar var. Akla ilk mobilya geliyor fakat sadece mobilya değil bunun yanında elektrik-elektronik, bilgisayar, el işi, pastacılık gibi ve aklınıza gelecek her iş kollarında girişimler oluyor. Bu müracaatlar neticesinde yeterlilik kazananlar desteklerden faydalanabiliyorlar” şeklinde konuştu.

 

“KAOTİK DÖNEMİ ATLATIP YENİDEN BÜYÜMEYE BAŞLAYACAĞIZ”

Ülkemizdeki siyasi ve ekonomik değişimlere değinen Anıl, “Dünya üzerinde değişen Türk siyasetine paralel olarak İnegöl siyaseti de değişim yaşıyor. Eski siyasi yapıya bakıldığında Türkiye’nin siyasi ve ekonomik bir takım süreçlerden geçtiğini ve bu süreç içerisinde demokrasinin kullanımı adına bir takım sıkıntıların yaşandığını, bunların ekonomi ve siyasete yansıdığını görmüştük. 1960 ihtilali, 1980 ihtilali, 1970 muhtırası gibi bir takım siyasi çalkantılar yaşandı. 5 Nisan 1994 kararları, 2001 ve 2008’deki ekonomik krizler 30 yıl içerisindeki Türkiye’nin siyasi ve ekonomik çalkantıları, gelişim ve büyümeye derin yaralar açan olaylardır. 2002’den sonra Türkiye’deki siyasi anlayış değişti. Geçmişte koalisyon dönemleri kapandı ve tek partinin seçim kazandığı, 14 yıldan beri AK Parti’nin iktidarıyla ülkenin yönetildiği dönemleri yaşıyoruz. Siyasi istikrarın olmadığı yerde ekonomik istikrar da olmaz. Bunu geçmişte yaşayarak gördük. Şuan siyasi istikrar ve buna bağlı olarak ekonomik istikrar var. Son 1 yıldır artarak devam eden bölgemizdeki kaos ve kargaşa, buna bağlı olarak Suriye’deki ateşin Türkiye’ye sıçraması, Güneydoğu’daki terör olayları ve 24 Kasım 2015’te düşürülen Rus uçağından sonraki siyasi gelişmeler ekonomiye eksi yönde yansıdı. Özellikle son 6 aydır ekonomide bir daralma söz konusu. Bunun aşılması için iyi niyetli çalışmalar yapılıyor. Ben inanıyorum ki; kaotik dönemi atlatıp yeniden büyümeye başlayacağız” diye konuştu.

 

“TÜRKİYE İHRACATTA DÜNYANIN PARLAYAN YILDIZI OLACAK”

İnegöl mobilyasının gelişmelerinden bahseden Anıl, “İnegöl mobilyada Türkiye’nin başkenti olacak diye bir slogan ürettik ve İnegöl mobilyası hızlı adımlarla bir hedefe doğru yürüyor. Türkiye’de mobilya başkenti olma yolunda en emin adımlarla yürüyen bölgedir. Kayseri’den de İstanbul’dan da Ankara’dan da iddialıyız. Kimse bizim hızımıza yetişemiyor. İnegöl mobilyasının önündeki engeller kaldırıldığı ve finansal altyapısı iyileştirildiği takdirde bu sektör içerisinde olan müteşebbis ve akıllı insanların İnegöl mobilyasını daha iyi noktalara getireceği düşüncesindeyim. Mobilya sektörünün önü çok açık. Dünya mobilya ticareti 200 milyar dolar, Türkiye’nin mobilyadaki ihracatı 2,5 milyar dolar… Dünya ticaretinin ancak yüzde 1,2’sini yapıyoruz. Daha bunun yüzde 99’u var, önü bu kadar açık. Büyümek çok kolay ve çok zor. Neden? Bu kolayı başarmak için AR-GE’yi işletmelerimizde oturtarak yeni modeller üretmemiz lazım. Kendi icat ettiğimiz modellerle dünyanın önüne çıkmalıyız. Daha iyiyi daha ucuza yapmayı öğrenmeliyiz. Sermaye altyapılarımızı daha da güçlendirmeliyiz ve böylece dünyanın en fazla satan ülkeleri arasına girmeliyiz. Bu konuda çalışmalarımız fevkalade devam ediyor. Sermaye altyapı meselesi zaman içerisinde çalışarak ve kazanarak olacak bir iştir. İnovasyon konusunda İMOS’un fevkalade çalışmaları var. En iyiyi en ucuza üretme ve rekabet edebilir hale gelme konusunda Mobilya ve Ağaç İşleri İhtisas OSB’miz var. Orada arkadaşlarımız yatırımlar yapıyorlar, yarınlarda bunlar bitecek ve daha kaliteliyi üretmeye harcamaya başlayacaklar. İşte o zaman dünya pastasından aldığımız payı yükseltmeye başlayacağız ve İnegöl mobilyada Türkiye’nin başkenti olacak, Türkiye ihracatta dünyanın parlayan yıldızı olacak” ifadelerini kullandı.

 

ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ İNEGÖL’E ÇOK ŞEY KATACAK

Üniversite-sanayi işbirliğinde yürütülen çalışmalar ve İnegöl Üniversitesi ile ilgili konuşan Anıl, “İnegöl’de hem yüksekokul hem de fakültede öğrenim gören öğrenciler kendi ailelerinin kültürünü de İnegöl’e getirdiler. Bu fevkalade bir kazanımdır. İnegöl’de İMYO’nun, fakültenin, buna bağlı olarak İnegöl’de kurulmasını arzu ettiğimiz üniversitenin İnegöl’deki sosyal dengeleri değiştirmesi adına çok istekliyiz. Burada eğitim gören arkadaşların sanayileşme yolunda hızla yürüyen İnegöl’de kalarak buranın sanayisine destek vermeleri yönünde arzuluyuz. Üniversite-sanayi işbirliğini oturtma konusunda çok istekliyiz. Şuanda İnegöl’de bir meslek yüksekokulumuz ve fakültemiz var. İşbirliği ile Uludağ Üniversitesi’nden İnegöl sanayisine alacağımız katma değerin daha iyi olacağı düşüncesindeyiz. Onun için Uludağ Üniversitesi ile bilgi alışverişi içerisinde olma ve onların bilgi birikimlerini sanayiye aktarmaları konusunda İTSO olarak çalışıyoruz. İnegöl’deki dekanımızla da İşletme Fakültemizin bilgi birikimini İTSO’ya yansıtma anlamında işbirliği içerisindeyiz. Bunlar yeni yeni olan oluşumlar. Önümüzdeki yıllarda İnegöl’e bir İnegöl üniversitesi kurulup geliştirilirse hizmet alma, üniversite-sanayi işbirliğini oluşturma bizim için daha kolay olacak. KOBİ olarak ifade ettiğimiz işletmeler bir taraftan yatırım yapmaya, üretim yapmaya, hammadde almaya, ürettiğini pazarlamaya çalışıyor. Bunlar hep sermayeyle olacak işler. KOBİ’lerimizin sermaye altyapısı çok yeterli değil. Bu yeterli olduktan sonra bilgi almaya başlayacaklar. Yoktan bir şeyi var etmeye çalışan sanayiciye AR-GE yap dediğiniz zaman ‘Önce fabrikamızı çalıştıralım’ diye bir cevap alacaksınız. KOBİ’lere bakınca henüz emekleme döneminde olan firmaları görüyoruz. Kimse karamsar olmasın, İnegöl’ün önü çok açık. Yoktan var etmeye çalışan çok hırslı arkadaşlarımız bulunuyor. OSB’lerimizdeki sanayi tesislerinin önümüzdeki yıllarda altyapılarını, AR-GE ve inovasyonlarını geliştirip İnegöl’ümüzün, İnegöl sanayi ve mobilyasının, Türkiye’nin gelişmesine büyük katkılar koyacaklarına inanıyorum” dedi.

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ BAĞLAMAYAN HADİSELER

Almanya parlamentosunca kabul edilen Ermeni soykırımı iddialarının ekonomiye vereceği zararların sorulması üzerine konuşan Anıl, “1915 olayları Osmanlı’nın son dönemleri, 1. Dünya Savaşı’nın en hareketli dönemleri… Koskoca bir İmparatorluk çatırdıyor ve bu paylaşım içerisinde bir kaos ve kargaşa var. Osmanlı’nın cepheleri büyük bir kaos içerisinde sınırlarını korumanın mücadelesinde. Bu arada Güneydoğu ve Doğu’da Ermeni çeteciler boş durmuyor. Sürekli Osmanlı’nın zayıflaması ve ortadan kaldırılması adına baskın ve saldırılar yapıyor. Tabi buna refleks olarak bir savaş yaşanıyor. Şimdi aynı şeyler Irak’ta, Suriye’de ve dünyanın değişik ülkelerinde oluyor. Osmanlı sınırlarını koruma adına Ermenilerle bir çatışma içerisine girmiş. Aradan 100 yıl geçmiş, Ermeniler kendilerini bir siyasi soykırım varmış gibi dünya kamuoyuna algılatma adına çalışmalarını sürdürüyorlar. Maalesef Türkiye’ye karşı olan birçok ülke bu soykırım iddialarını parlamentolarında kabul ediyorlar. Almanlar da bunu kabul etti. 1915’te biz Almanlarla müttefiktik. Koalisyon gücü olan Alman ve Osmanlı ordularının beraberliğinde çıkmış hadiseler 100 yıl sonra Alman parlamentolarında Türkiye’nin bir soykırım yaptığı kararı olarak ortaya çıkıyor. Burada aklın almadığı bir hadise meydana geliyor. Osmanlı bitmiş yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş. Bunlar Türkiye Cumhuriyetini bağlamayan hadiseler. Hesap sorulacaksa Osmanlı’ya sorulmalı. Biz Anadolu topraklarına sıkıştırılmışız ve Türkiye Atatürk’le birlikte yeniden başlamışız. Bu sorunun muhatabı Türkiye Cumhuriyeti olmamalı. Ermeniler bunu kaşıyorlar ve kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar. Bunun Türkiye’nin aleyhine bir durum ortaya koyacağına inanmıyorum” şeklinde konuştu.

 

İLERİ TEKNOLOJİ ÜRÜNLER ÜRETİMİNE AĞIRLIK VERMELİYİZ

Mobilya dışında İnegöl’ün bir alternatifinin olmadığının hatırlatılması üzerine konuşan Anıl, “İnegöl’ün bir sanayi şehri olmasıyla, dış ticaret fazlası vermemizle, modern şehir olmamızla övünüyoruz. İnegöl’ü Türkiye’de mobilyanın başkenti yapacağız diyoruz ama hemen alternatifler düşünmek mecburiyetindeyiz. Mobilya üretirken ithalat sıfır, istihdam dostu, katma değeri çok yüksek, hammaddesinin yüzde 100’ünü iç piyasadan alıyor ve ihraç eden bir sektör olduğu için, İnegöl’de de bunun muazzam bir altyapısı olduğu için mobilyayı forse ediyoruz. Yıllardır tekstil mobilyanın önünde olmasına rağmen forse ediyoruz. Bu yıl ilk defa mobilya tekstilin önüne geçti. Bundan sonra bu öne geçme artarak devam edecek ve şampiyonluğu mobilyadan kimse alamayacak. Ama mobilyayla ilgili her türlü çalışmayı yaparken dünyaya baktığımız zaman gelişmiş ülkeler ileri teknoloji ürünleri üreterek ön sıralara geçmiş ve ilk sıraları almışlar. Bizim Türkiye olarak 2023 hedeflerimiz var, 500 milyar dolar ihracat hedefimiz var. 2023’e 7 sene var. 7 senede 150 milyar dolar olan ihracatın 50 milyar dolar olacağına inanmıyorum ama bu hedeftir. Türkiye bir aşama kaydeder. Türkiye’nin u hedeflere ulaşması mevcut yatırım ve sanayileşmeyle olmaz. Yeniden oturup bu planları revize etmesi lazım. Bunu yaparken sanayicinin, yatırımcının önünü açmak ve yapısal reformları ortaya koymak adına yeni vizyonlar geliştirmesi lazım. Bu vizyon içerisinde ileri teknoloji ürünleri üretecek sanayici ve yatırımcıya destek verilmesi lazım.  80 milyon insan olarak milyarlarca dolar para ödeyerek cep telefonu ithal ediyoruz. Artık Türkiye’nin bu tür ürünleri yapıp ihraç eder konuma gelmesi lazım. İleri teknoloji üretecek makineleri yapmamız lazım. Uzay ve havacılık işine girmemiz lazım. Savunma sanayine girmemiz lazım. Tekstilde, mobilyada, gıdada gelişelim ama bunun yanı sıra yükse hafif pahada ağır olan ileri teknoloji ürünleri de üretme yoluna girmemiz lazım. Yerli otomobili destekliyoruz ama çok geç kalındı. Bundan 10-15 yıl önce yapılmalıydı. Dünyada o kadar çok rekabet ortamı oluştu ki bu pazar içerisinde kendinize yer bulup rekabet etme konusunda çok sıkıntı yaşarsınız. Otomotiv yan sanayicilerinin üretimleriyle yüzde 100’ü yerli araçlar üretebiliriz. Sorun pazarlama ve kârlılıkta. Sektörün içerisinde birçok ülke bulunuyor. Bu büyük pazar içerisinde üretip de nasıl marka olacaksınız ve pazar payı alacaksınız, düşündüren o… Türk üretimi otomobil olmalı, bu başka sektörlerde de Türkiye’nin önünü açar” diye konuştu.

 

İNEGÖL KÖFTESİ DÜNYANIN HER YERİNE PAZARLANACAK

Anıl, “İnegöl’ün bir başka markası olan İnegöl köfteni, İnegöl köftesi gibi üretme ve bu lezzeti ortaya koyan ustaların hakkını korumak adına tescil aldık. İnegöl köftesi adında birçok farklı malzemeden köfteler yapılıyordu. Bunun önüne geçip İnegöllü üreticilerin haklarını koruduk ve bu markanın fabrikasyonla Türkiye’nin her yerine yayılmasının önünü açtık. İTSO’ya gelip bu markayı üretmek istediklerini söyleyince telif hakkı isteyip gelen parayı bu markayı oluşturanlara yatırım yapmalıyız. Marka tescilini bugünden ziyade yarınlarda bu markanın başına gelecekleri gördüğümüz için aldık. Yarınlarda bu marka fabrikasyon veya seri üretimlerle dünyanın her yerine pazarlanacak” ifadelerini kullandı.

 

MEYVE FİDANCILIĞINDA TÜRKİYE’NİN BAŞKENTİYİZ

İnegöl’ün tarımı ve turizminin sorulmasıyla birlikte sözlerine devam eden Anıl, “İnegöl ovasının tabanı deniz seviyesinden 300 metrede bulunuyor. Uludağ’ın zirvesi de yaklaşık 2400 metre. 300 metreyle 2400 metre arasında bu coğrafyada her türlü ürün üretilebilir. Her rakımı tarım adına ayrı değerlendirmeliyiz. İnegöl hatırı sayılır bir sebze, meyve, çerezlik ayçekirdeği üretim merkezi. İnegöl kestanesi, kirazı, çileği, armudu, elması, şeftalisi, ayçekirdeği, patatesi ve diğer tarım ürünleriyle Türkiye’nin en önemli tarımlarının üretildiği bir merkez. Bu konuda meslek komitelerimiz var ve çalışıyorlar. İnegöl meyve fidancılığı Türkiye’nin başkentlerinden bir tanesi. Bir Turizm Çalıştayı yapıldı. İlk akla gelen Oylat kaplıcaları… Oradaki doğal güzellik daha gelişmeli ve geliştirilmeli. Göz ardı edilen bir şey var. Dubai’de insanlar çölü satıyorlar. Safari ile çölden ticari gelir elde ediyorlar. Zor olan bir şeyi satıyorlar. Biz cennet gibi bir yerdeyiz. Türkiye’nin en güzel kayın ormanları bizde. Bu ormanların içerisinde o kadar güzel yerleşim yerleri yapmalıyız ki petrolü satıp para kazanan çöldeki bedevi yaz aylarını burada serin serin geçirmeliler. Kıranköy’ün üstlerine turistik tesisler yapmalıyız. Bu bizim için çok zor şeyler değil. İstanbullu Uludağ’a gelip kış turizmi yapıyorsa biz de kış turizmi yapabiliriz. Yanımızdaki potansiyeli değerlendirmeliyiz” dedi.

 

“SİYASET ÜSTÜ DURUŞUMU BOZMAM”

“Bundan sonra siyaset düşünüyor musunuz?” sorusunu yanıtlayan Anıl, “1983 yılında yönetim kurulu üyesi olarak İTSO’ya girdim, 1987’den bu yana da başkanlık görevini yürütüyorum. 33 yıllık İTSO serüvenim içerisinde sosyal ve siyasi anlamda birçok görev aldım. İnegöl’ün son 30 yılında sosyal, siyasi her şeyinin içinde oldu. 90’ı yıllarda 4,5 yıl bir siyasi parti ilçe başkanlığı da yaptım. 1999’da siyaset defterini kapattım. 30 yıllık süreç içerisinde yaptığım bu çalışmalar sonucunda kendimi partiler üstü konumda hissetmeye başladım. İnegöl’de kendimi bunca yıllık tecrübeden sonra bir siyasi partiye hizmetten ziyade İnegöl’e hizmet ve İnegöl’de bundan sonra sosyal manada yetişecek gençlere hizmet verme konusuna adadım. Bizim bulunduğumuz platform siyaset üstü platformdur. Bu saatten sonra herhangi bir siyaset partide görev yapmam. Metin Anıl dendiğinde bu akla geliyor, hangi siyasi görüşten olursa olsun herkesin işine koşan, herkesi kucaklayan, herkese hizmet etmeye çalışan bir konuma geldik. Bu saatten sonra bu duruşumu bozmam, siyaset yapmam. İTSO Başkanlığını 30 yıl yaptık. 30 yıl yaparken hiçbir seçimde aday olmadım. Her seçimde arkadaşlarımıza danıştık, hep bir ekip hareketiyle geldik, uygun görüldüğüm için başkan oldum. Ekibin uygun görmediği dönemlerde başkanlığı bırakırdım. 30 yıl kolay bir şey değil. En iyiyi yapmanın mücadelesini veriyorsunuz. 1 yıl sonra yeni bir seçim olacak. Arkadaşlarımı yarı yolda bırakıp bundan sonra yokum, ne haliniz varsa görün diyemem ama o saat geldiği zaman ‘yeter artık biz yorulduk, içinizden bu işi götürecek biri varsa yürüyün biz destek verelim’ diyebiliriz ama o günkü fikir ne olur onu o gün değerlendiririz” şeklinde konuştu.

 

İNEGÖL DERS DİYE OKUTULACAK BİR YERLEŞİM YERİ

İnegöl aşığı olduğunu belirterek konuşmasını sürdüren Anıl, “31 yıldan beri İnegöl’ün menfaati için koşturduk. İnegöl Türkiye’nin parlayan yıldızı oldu. Bunda İnegöl’de yaşayan herkesin katkısı var. İTSO’nun da çok büyük katkısı vardır. Mega projelere bakıldığında son 50 yıldaki tüm mega projelerin altında İTSO’nun da imzası vardır. İlklerimizle övünüyoruz. En’lerimizi sayıyoruz. Esasında İnegöl bir modeldir. İnegöl, incelenip üniversitelerde okutulacak bir modeldir. İnegöl’den alınması gereken çok büyük dersler vardır. İnegöl nasıl oldu da parlayan yıldız haline geldi? Ayrılıkta azap, birlik ve beraberlikte bereket vardır. Birlik ve beraberlikte bereketin olduğunu bilen, inanan insanlar toplumuyuz. İTSO olarak bunu kendimize düstur edindik. İnegöl’ün menfaatleri olduğu yerde her projede elimizi taşın altına koyarız, düsturumuz budur. Biz İnegöl’ü kucaklarken diğer sivil toplum örgütleri ve siyaset de bize sarıldı. Hep birlikte el ele İnegöl’ün menfaatleri olduğu yerde birlik ve beraberlik içinde İnegöl’ü bu günlere getirdik. Birlik ve beraberliğin rahmet ve bolluğunu böyle yakaladık. İnegöl Türkiye’nin model yerleşim yeri olduysa altında yatan gerçek budur. Bu gerçeğin ortaya çıkarılmasında katkı koyan İnegöl’de yaşayan herkestir” açıklamalarında bulundu.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş