Danimarka’ya bağlı özerk bölge Faroe Adaları’nda bu yıl “Grindadrap” avında 1428 balina ve yunusun öldürülmesi, başta çevre aktivistleri olmak üzere birçok ülkede hayvanseverler ve hayvan hakları savunucuları tarafından tepki ve öfkeyle karşılandı.
Sivil toplum kuruluşu Greenpeace’in öncü isimlerinden Paul Watson’ın kurduğu “Sea Shepherd” (Deniz Çobanı) derneğinde gönüllü çalışan hayvan hakları aktivisti Samuel Rostol, 1500’lü yıllara dayanan yunus ve balina avlama geleneği ve bu geleneğe karşı oluşturulmaya çalışılan kamuoyunu AA muhabirine anlattı.
Rostol, “Grindadrap” avında her yaz, balıkçıların av çağrısında bulunmasının ardından teknelerle balinaların ve yunusların en yakın koyda kıstırıldığını ve burada kesici aletlerle öldürüldüklerini söyledi.
Bu yıl yunus ve balinaların katledildiği anların yerliler tarafından drone ile kayda alındığını aktaran Rostol, Avrupa Birliğinde (AB) yasal olmayan bu tür bir avlanmanın, AB içinde yer almayan Faroe Adaları’nda 1500’lü yıllardan bu yana sürdürüldüğüne ve Orta Çağ’da ada sakinlerinin gıda ihtiyacını karşılamayı amaçladığına işaret etti.
Rostol, bugün Faroe Adaları sakinlerinin de birçokları gibi balina ve yunusların öldürülmesinden rahatsız olduğunu vurgulayarak “Her gün Faroe Adaları halkından mesaj alıyorum. İnsanlar bu olay karşısında nasıl hissettiklerini, mesaj yoluyla bize iletiyor ama bunu kamuya açık şekilde yapamıyorlar. Çünkü arkadaşlarını, ailelerini, işlerini, müşterilerini kaybedebilirler. Bu yüzden en zoru, insanların sesini yüksek sesle çıkarmalarını sağlamak. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum.” dedi.
Samuel Rostol, ada sakinlerini bu gelenekten vazgeçirmek için birçok kuruluşun, adanın temel ithalat ürünü olan somon balığı alımının boykot edilmesi gibi çalışmalar yürüttüğünü belirterek “Herhangi bir ülke tarafından adanın deniz ürünlerinin boykot edilip edilmediğini bilmiyorum. Daha önce de söylediğim gibi bu avlama AB’de yasak ancak Faroe Adaları, AB’nin parçası olmadığından yasak değil. AB’ye dahil olurlarsa ve katliamı sona erdirmeleri istenirse yasaklanır.” diye konuştu.
Öldürülen yunus ve balinaların kanlarıyla kızıla boyanmış sahile, küçük çocukların götürülmesi de sosyal medyada tepkiyle karşılandı.
Rostol, çocuklara, bu canlıların öldürülmesinin normal bir olaymış gibi gösterilmeye çalışıldığını, çocuklara av geleneğinin izlettirilmesinin ardında yatan bir diğer nedenin de besin kaynağının nereden geldiğini göstermek olduğunu söyledi.
Bu yaz pilot balina avını yerinde izlemek için adaya gittiğini belirten Rostol, canlılara yapılan katliamı belgelemenin görevi olduğunu dile getirdi.
Avcıları fiziksel olarak durdurmaya çalışmadıklarını ancak toplumu siyaseten etkilemeyi hedeflediklerini vurgulayan Rostol, “İnsanları bu eylemden alıkoymak için avlamaları kayıt altına almak ve neler yaşandığını göstermek istiyoruz. Yakın gelecekte, ada sakinlerinin bu canlıların sesi olacağını ümit ediyorum.” diye konuştu.
Bu yılki avlanmaya, merkezi İsviçre’de bulunan denizcilik örgütü OceanCare’den tepki geldi. Örgütten yapılan açıklamada, “avcılıkta sınırın aşıldığı” ifade edildi.
Faroe Adaları Balıkçılık Bakanı Jacob Vestergaard ise radyo yayıncısı Kringvarp Foaroya’a yaptığı açıklamada, av geleneğini savundu.
Vestergaard, avın usulüne uygun yapıldığını, pilot balinaların ve yunusların tehdit altında olmadığını söyledi.
Faroe Adaları’nda her yıl düzenlenen “Grindadrap” avında, bu yıl 1428 balina ve yunusun avlandığı duyurulmuştu.
Yerel basında çıkan haberlerde, adalarda, bu yıl öldürülen deniz memelilerinin sayısının, geleneğin başladığı zamandan bu yana en yüksek rakam olduğu tahmin edildiği belirtilmişti.
1584 yılından bu yana süregelen avlanma geleneğinde, en fazla balina ve yunusun 430 ile 2013 yılında katledildiği kayıtlara geçmişti.
Kuzey Atlantik Okyanusu’nda Norveç, İskoçya ile İzlanda arasında yer alan 1339 kilometrekare yüzölçümüne sahip olan ve Danimarka’ya bağlı Faeroe Adaları’nda yaklaşık 50 bin kişi yaşıyor.
Başkenti Torshavn olan Faroe Adaları’nda hayvancılığın yanı sıra en önemli geçim kaynağı olarak balıkçılık yapılıyor.