Kent Konseyi Çocuklar Meclisi Başkanı Minet Atıcı, yazılı bir basın açıklamasında bulunarak, dahi çocukların eğitimlerinin aksatılmaması ve onların ileride ülkemiz için büyük kazanımlar olacağını ifade ederek, özel eğitimleri konusunda destek almaları gerektiğini vurguladı. •Serhat ÇİÇEK
İsrail gibi ülkelerin dahi çocuklara verdiği öneme dikkat çeken Atıcı, ülkemizde rakam olarak diğer ülkelere kıyasla çok daha geride olduğunu belirtti.
ÖZEL EĞİTİMLER ALMALARI GEREKİYOR
Atıcı, yazılı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı: “Toplumlar normal insanlara göre şekillenir. Ancak toplumları %2 lik azınlıkta kalan üstün zekâlı ve özel yetenekli insanlar yönlendirir. Ülkemizin en önemli milli serveti üstün zekâlı ve özel yetenekli çocuklar, normallere göre dizayn edilmiş eğitim sistemine göre okumak zorunda kaldıkları için kaybolup gitmektedir. Bu çocuklar ancak kendi özelliğine uygun eğitim aldıklarında tam olarak kazanılabilir. Enderun Mektepleri ile bu çocukları fark edip, bu konuda sistemli ilk çalışmayı başlatan bir milletken, giderek bu alanda zayıf kalınmıştır. Çok şey yapmaya çalışmış ancak hiçbirinde tam olarak başarıya ulaşılamamıştır. Şimdilerde Bilim-sanat merkezleri ile okul dışı zamanlarda kurs tarzı bir sistemle bu tür çocuklar yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Sınıf öğretmenlerinin aday göstermesi ile süreç başlatılmakta, çeşitli testler sonucunda çocuklar bu merkezlere kabul edilmektedir. Oysa okul başarısı çocuğun üstün zekâlı ve özel yetenekli olduğunun göstergesi değildir. Bu çocukların okullarda fark edilmelerini zorlaştıracak birçok neden vardır. Bunlardan birkaçı, Üstün zekâlıçocukların arkadaşlarından farklı bir düşünce sistemine sahip olması, çok soru sorması, bildiğini mutlaka söyleme isteği, kalıp doğruları sorgulama davranışları nedeniyle öğretmen ve arkadaşlarıyla ilişkileri bozulur. Maalesef bu çocuklar çok iyi gözlemci oldukları için öğretmen ve arkadaşlarının kendisi hakkındaki bu düşüncelerinin farkındadırlar. Böylesine olumsuz algılandığını bilen bir çocuğun okulda ne mutlu ne de öğrenmeye istekli hale gelemeyeceği kesindir. Üstün zekâlı bir çocuğun psikoloğunun ‘’ arkadaşların senin yaptıklarını yapamadıkları için anlaşamıyor olabilir misin’’ sorusuna ‘’ben onlara yaptıklarımı göstermiyorum ki; göstersem benimle dalga geçiyorlar, benimle oynamıyorlar’’ yanıtını vermiştir. Bu küçücük çocuğun ne kadar yalnız ve aslında ne kadar acınası durumda olduğunu gösterir. Böyle hislerdeki bir çocuktan birde başarılı olmasını beklemek çok acımasızlıktır. Algılama düzeyleri çok hızlı, analiz etme yetenekleri de çok yüksektir. Bu yüzden yeni öğrendikleri ile eskiler arasında bağlantı kurmaya çalışırken ayrıntılarda boğulabilirler. Genellikle aşırıayrıntıcılığı yüzünden derslerde kendisinden beklenen başarıyı gösteremedikleri sanılır. Çünkü kalıp bilgi olarak çocuktan dağı görmesi beklenirken o dağın arka tarafını görüyordur. Sosyal ilişkilerinde de arkadaşlarıyla bir sorun yaşadığında sorunun ne olduğunun kısa yoldan anlatamadığı için genellikle suçlanan taraf olurlar. Bu durumda çocuk bir süre sonra ya kendini savunmaktan vazgeçer cezayı alır ya da saldırganlaşır ki bu çocukların normal çocuklara oranla suça eğilme davranışlarının fazla olmasının sebeplerinden biridir”
EDİSON ÖRNEĞİ
“Ampulü icat eden Edison’un bile öğretmeninin onu hiçbir şey öğrenemeyecek kadar aptal bulduğunu düşünürsek, öğretmenin aday göstermesiyle değil, tüm çocukları bu özel testlere tabii tutularak, çok yönlü değerlendirmeler yapılarak merkezlere alınmasının ne kadar önemli olduğunu görürüz. Tıpkı bu çocukların eğitimleri konusunda başarılı olan İsrail, Çin, eski Sovyetler Birliği ve ABD olduğu gibi bizim ülkemizde de;bu çocuklar devlet koruması altında olmalı, özel eğitimlerden geçirilerek her alanda ülkenin geleceğine yön verecek insanlar haline getirilmelidir. Kalabalık ve genç bir nüfusa sahip ülkemizde çok önceleri devlet tarafından özel kanunlarla özel eğitimler aldırılmış dünyaca ünlü 3- 5 tane isimden başka bir başarımız olmamıştır. Nüfusun %2 sini oluşturan dahi çocuklar bizde sadece 3-5 tane olmadığına göre bu konuda bu güne değin yapılan çalışmalarda bir yanlışlık, bir eksiklik olmalıdır. Dünyada dahi çocuklara en iyi eğitimi veren İsrail, Bu çocukları en önemli kaynağı olarak görür. Onlar için geliştirilmiş programlarla eğitim aldırılır. Kudüs teki dâhiler okulunda özel seçilmiş profesörler tarafından hiçbir kalıp bilgi verilmeden sadece hayal eğitimleri ile başlayan eğitimleri, ufuklarını daha da geliştirmek üzere sadece zekâ ve mantık jimnastiği yaparak ve yaşayarak öğrenmeleri ile devam eder. Ayrıca program okul öncesinden başlayarak tüm yaş gruplarını kapsar. Dahi çocukları erken keşfedip, sürekli bilgi yükleyerek değil, onları öğrenmeye istekli hale getirecek önlemleri alarak eğitimine devam ettirilmelidir. Çünkü bu çocuklar bizim en önemli milli servetimizdir. Milletimizin ilerlemesine katkıda bulunacak, her zaman kendilerinin devraldığını daha da ileriye taşıyacak, yeni şeyler ekleyebilecek kişilerdir. Biran önce Dahi çocuklarımızla ilgili çalışmalarımızı gözden geçirmeli, onlar ve milletimiz için en doğru eğitimi almalarını sağlamalıyız. Unutmayalım ki; bilgi güçtür. Bizde biran önce bu gücü kullanmaya başlamak zorundayız”