Saadet’te Eroğlu dönemi

Saadet Partisi İnegöl İlçe Teşkilatının 7. olağan genel kurulunda, tek liste ile gidilen seçimde yeni başkan Hasan Eroğlu oldu. Genel kurula katılan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, açıklamalarda bulunarak, “Cenab-ı Hakk’ın en büyük nimeti akıldır. Aklımızı kullanmazsak büyük badirelerle karşılaşırız. Ne olup bittiğini iyi değerlendirmek zorundayız. Kimseye kin ve nefret beslemiyoruz. Ülkemizin ve bu ülkede yaşayan insanların saadete ermelerini arzu ediyoruz” dedi.

Yayınlama: 11.12.2017
690
A+
A-

Geçtiğimiz Cuma günü Hikmet Şahin Kültürparkı içinde bulunan Belediyespor Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleştirilen kongreye Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mesut Doğan, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, Saadet Partisi Bursa İl Başkanı Mehmet Atmaca, AK Parti İlçe Başkanı Adem Demirel, MHP İlçe Başkanı Hayati Bedir, oda ve dernek başkanları, kurum ve kuruluş temsilcileri ile çok sayıda partili katılım gösterdi.

 

KADİM ŞEHİR KUDÜS






Kongrenin açış konuşmasını yapan SP İlçe Başkanı Ertan Sütçü, “Kanayan yaramız olan, ilk kıblemiz kadim şehir Kudüs üzerinde oynanan oyunları, ülkemiz üzerinde oynanan oyunları, dört bir yandan ülkemize ve İslam alemine yapılan saldırıları kınıyor ve bunlar için daha fazla çalışmamız gerektiğini belirtmek istiyorum. Yaşanan bu olayları gördüğümüzde,  hak yolunda bir olmanın, birlik olmanın önemini bir kez daha görmüş oluyoruz. Rabbim tüm İslam alemine uyanmayı ve İslam birliğini kurmayı nasip eylesin. Rabbime hamdolsun ki, sizlerle birlikte, yeniden heyecan dolu muhteşem bir kongre gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Kongremizin gerçekleşmesinde, büyük emekleri olan başta komisyonumuz olmak üzere gençlik kollarımıza ve tüm teşkilat mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Milli Görüş hareketinin İnegöl’de temellerinin atılmasında ve bu günlere gelmesinde büyük emeği olan fakat şuan aramızda bulunamayan, ahirete göç etmiş büyüklerimizi ve kardeşlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Uzun yıllar bu davaya emeği geçmiş ve şu anda da aramızda bulunan büyüklerimize de rabbimden hayırlı uzun ömürler diliyorum. Rabbim hepsinden ve hepimizden razı olsun. Teşkilatımızın verdiği görev neticesinde 2 dönem bu şerefli davanın ilçe başkanlık gibi sorumluluğu büyük bir görevi hakkıyla yapabilmenin mücadelesini gerçekleştirdik. Bu süreçte desteğini esirgemeyen başta Genel Merkezimize, il başkanlığımıza, ekip olmanın, teşkilat olmanın ruhunu ve heyecanını hiç eksiltmeyen değerli arkadaşlarım yönetim kurulumuza teşkilatımızın bütün kademelerine ve manevi dinamiklerimiz olarak yanımızda bulunan ulu çınarlarımıza huzurlarınızda tekrar teşekkür etmek istiyorum” dedi.

 

ÇÖZÜMÜN ADRESİ OLMAYA ÇALIŞTIK

Görev yaptığı süre içerisinde yaşanabilir bir İnegöl olması için üzerine düşen ne görev varsa yapmaya çalıştığını ifade eden Sütçü, “Belediye meclis üyelerimiz olmamasına rağmen, belediye meclis komisyonu oluşturarak tüm belediye meclis toplantılarına katılıp çalışmaları yakından takip ettik. İnegöl’ümüze hizmet aşkıyla hiçbir zaman partizanca hareket etmedik. Hiçbir konuyu kişiselleştirmeden hep çözümün adresi olmaya çalıştık. Gerek seçim dönemlerinde gerekse diğer dönemlerde İlçemizin problemlerini tespit edip bunlarla ilgili ne yapabiliriz diye projeler üretmeye çalıştık. Bütün çalışmalarımızı göreve hazır bir kadro inancıyla, teşkilat mensuplarımızın kendi imkanlarıyla, en önemlisi de merhum liderimiz Erbakan hocamızın ve genel merkezimizin mücadele azminden aldığımız ders ve heyecan ile gerçekleştirdik. Seçim dönemleri başta olmak üzere çalışmalarımıza azmimize, gayretimize herkes hayran kaldı, takdir etti. Özellikle belirtmek isterim ki, çalışmalarımızdaki bu aşk, bu heyecan davamıza olan inancımızdan ve bu inanca sahip teşkilat mensuplarımızın gücünden kaynaklanmaktadır. Rabbim cümlemize, merhum liderimiz gibi, onun gibi davasına sadık, malıyla ve canıyla cihad ederek yaşamayı nasip etsin. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, teşkilatımızın bize vereceği görev ne olursa olsun hep birlikte çalışmaya mücadele etmeye devam edeceğim. Kongremizde görev alacak yeni İlçe Başkanımıza ve yönetim kurulunu şimdiden tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Her zaman olduğu gibi son sözümüzü tekrarlayarak konuşmamı bitirmek istiyorum; ‘Zafer inananlarındır ve zafer yakındır” diye konuştu.

 

Sütçü’nün konuşmasının ardından divan kurulu seçimi yapıldı. Seçim sonucu divan başkanlığına Genel Başkan Yardımcısı Mesut Doğan, Divan Başkan Yardımcılığına Selim Sait Terzioğlu, Divan Katipliklerine Gökhan Gerçek, Salih Berber ve Özgür Öztürk getirildi.

 

KUDÜS BİR İSLAM ŞEHRİDİR

Sorunların tek çözümünün Saadet Partisi olduğunu belirterek bir konuşma yapan SP Genel Başkan Yardımcısı Mesut Doğan, “Şunu unutmayın; bu topraklarda mücadele veren bir hareket, eğitimin merkezine güzel ahlakı, ekonominin merkezine helal lokmayı yerleştirmediğin sürece niyetin ne olursa olsun kardeşliği, huzuru sağlayamazsın. Zorlarsa ne olur? Eğer sen eğitimin merkezine güzel ahlakı yerleştiremezsen imam hatiplerin bile önünde polisler bekler. Sen dış politikanın merkezine İslam birliğini yerleştirmezsen dünyanın en büyük terör örgütü İsrail’in yandaşı ABD’nin gözünün önünde silah dağıtmasına seyirci kalırsın. Filistin Siyonistlere vaat edilmedi. Filistin bir İslam şehri, Kudüs bir İslam şehridir. Filistin bütün Müslümanların öz ana vatanıdır ve kıyamete kadar böyle kalacaktır. Bu dönemde herkes yaptıklarıyla anılacaktır. Bu kadar büyük olaylar cereyan ederken bir vekilin yaptığı şeyler, sıradan vatandaşın yaptığı şey aynı ise, burada bir yanlışlık vardır. Çıkıp ABD ve İsrail’e ciddi kızgınlık ifade ediyorlar. İyi de biz neden ABD’ye İsrail’e kızıyoruz. Onlar inançlarının gereğini yapıyorlar. Müslümanların kızması gereken kişiler, inancının gereğini yapmayan Müslüman yöneticilerdir. Eğer Müslüman yöneticiler inançları gereğini yapsalardı, Amerika bunu söylemeye bile cesaret edemezlerdi. Bütün bu yanlış gidişatın merkezine, doğru gidişatı yerleştirmek için Milli Görüşçülere ihtiyaç vardır. İnşallah hep beraber bu ülkede yaşayan 20 milyon haneye çözüm getirmek için gece gündüz çalışacağız. Buradaki arkadaşlarımız İnegöl’de var olan 176 bin seçmene ulaşmak için üzerlerine düşen vazifeyi büyük bir coşkuyla gerçekleştireceklerdir. Kongremizin hem İnegöl’ümüze hem ülkemize hem de İslam alemine hayırlar getirmesini temenni ediyorum” dedi.

 

İNEGÖL PAYİTAHTIN PAYİTAHTIDIR

Denetim ve faaliyet raporu okunarak ayrı ayrı ibra edilmesinin ardından kürsüye çıkarak bir konuşma yapan Başkan Adayı Hasan Eroğlu, “İnegöl Turgut Alp’i, İshakpaşa’sı, Kasım Efendisi ve birçok manevi şahsiyetiyle bir maneviyat şehridir. İnegöl Türküyle, Kürt’üyle, Gürcü’süyle, Çerkez’iyle, Laz’ıyla, Abaza’sıyla, Boşnak’ıyla, Arnavut’u ile Arap’ıyla, Roman’ıyla bir kardeşlik ve samimiyet şehridir ve büyük bir ailedir. İnegöl öncü olmanın, veren el olmanın ve paylaşmanın adıdır. İnegöl inancın, azmin, dinamizmin, girişimciliğin ve heyecanın adıdır. İnegöl bereketli toprakları ile tarımın, sanayisi ile üretimin adıdır. İnegöl Rabbimizin bahşettiği doğal güzelliği ile tabiatın adıdır. İnegöl birçok sivil toplum kuruluşuyla bir aksiyon şehrinin adıdır. Ve Rahmetli Erbakan hocamızın deyimi ile İnegöl payitahtın payitahtıdır. Tüm bu güzellikleri ile anlattığımız İnegöl’ümüzün; bu özelliklerinin yüceltilmeye ve yükseltilmeye ihtiyacı vardır. İnegöl halkı bunu fazlasıyla hak etmektedir. Oysaki sizlerde bu şehirde yaşayan birer fert olarak şahit olmaktasınız ki İnegöl’ümüz her geçen gün yaşanılamaz bir hale gelmektedir. Hatırlanacağı gibi geçmişte benzer problemlerle karşılaşan başta İstanbul ve Ankara olmak üzere ülkemizdeki birçok şehrimiz 1994’te milli görüş belediyeciliği ile tanışmıştır. Kısa zamanda yapılan üstün hizmetlerle halkımızın takdirini kazanan milli görüşün temsilcisi Refah Partisi 1995’te yapılan genel seçimlerde ülkemizin en büyük partisi olmuştur. Sizlere şunu bütün samimiyetimle ifade etmek isterim ki; Milli görüşün fedakar ve cefakar mensupları, her türlü engellemelere,  bölünmelere rağmen ve her türlü karalama ve algı operasyonlarına rağmen halkımıza hizmet etme aşkından asla vazgeçmemiştir ve vazgeçmeyecektir. Sayın Genel Başkanım siz açıklamalarınızda bir erken seçim, bir baskın seçim olma ihtimalini gündeme getirdiniz. Bizlerde İnegöl teşkilatı olarak bütün inancımızla diyoruz ki; evet bir an önce sandıklar önümüze gelsin, gelsin ki bayrak düştüğü yerden kalksın. Ve İnegöl’ümüz tekrar milli görüş ile kucaklaşsın. Bu tarihi kongremizin tekrar hayırlı olmasını temenni ederim. Katılımlarınızdan dolayı tüm misafirlerimize tekrar teşekkür ederim” diye konuştu.

 

MİLLİ GÖRÜŞ VAR OLDUĞU SÜRECE KUDÜS’Ü DAVA ALMIŞTIR

SP Bursa İl Başkanı Mehmet Atmaca ise, “Milli Görüş davası var olduğu günden bu yana Kudüs’ü dava almıştır. Yapmakta olduğumuz bu kongre tüm İslam âleminin kurtuluşuna nasip olsun. Bugüne kadar İnegöl’de çalışan tüm parti mensuplarına teşekkür ederim. Tüm çalışmaları gayretle gerçekleştirdiklerine şahit olduk. Yeni görev alacak yönetimimize başarılar ve kolaylıklar diliyorum. Allah hepsine yardım etsin” dedi.

 

BİZ KUDÜS’TEN VAZGEÇEMEYİZ

SP İlçe Başkanlığı 7’nci ilçe kongresinin hayırlara vesile olmasını dileyerek konuşmasına başlayan SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Kongreler yeni yönetimlerin işbaşına gelmesi için yapılıyor ama aynı zamanda da bazı meseleler kongrelerde dile getiriliyor, şartlar değerlendiriliyor, eksik görülenlerin nasıl düzeleceği konusunda fikirler sunuluyor. Bazı gelişmeler var, bu gelişmeler bizi ciddi manada endişeye sevk ediyor. ABD Başkanının Kudüs’ün İsrail başkenti olduğu yönündeki açıklamasını bütün dünya biraz endişe, biraz tereddütle karşıladı. İslam aleminde demokrasiyi benimseyen ülkelerde de ciddi manada bir tehdit oldu. Böyle bir adımın dünyaya katkı sağlamayacağı açıktır. Biz de bundan dolayı büyük bir endişe duyduk, tepki duyduk ve bunları gündeme getirmek üzere Pazar günü İstanbul’da bir miting tertip etmeye karar verdik. Ülkemizin kalbi orada atacak ancak sadece Kudüs ile ilgili alınan bir kararı çözersek problemlerimizin çözüleceği havasına kapılmamalıyız. Bu hadiseler adım adım geliyor. Biz de ne yazık ki, bu hadiselerin bu noktaya gelmemesi için üzerimize düşen görevi yerine getirmekte aciz kalıyoruz. Bu gibi hadiseleri değerlendirebilmek için 120 sene geriye gitmemiz yeterli olur. Neden 120 sene? Çünkü 1897 yılında İsviçre’de 22 Siyonist toplandı. O kongrede Filistin’de bir Yahudi devleti kurulma kararı alındı. Destekler istendi. Destek bulunamayınca Osmanlı’nın yıkılmasına, Filistin’e Yahudilerin yerleşmesi için 100 sene içinde İslam’ın ortadan kaldırılmasına karar verildi. 1917’de Osmanlı Devleti harpteyken bir deklarasyon yayınlandı. Biz bunları dile getirdiğimizde insanlar bize aklınızı Siyonizm ile bozmuşsunuz, komplo teorileriyle vaktinizi geçiriyorsunuz diyorlardı. Bunları tekrar etmek mecburiyetindeyiz ki, boş laf etmeyelim. Etmiyoruz, etmeyeceğiz de. Ama söylediğimiz her husus gerçeğin ta kendisi, 1897’de gerçek 1917’de gerçek. Gerçekleri çok sonra görüyorlar. Böyle bir hadisede nasıl gaflet içerisinde kaldıklarını çok geç fark ediyorlar. Neticede İsrail devleti kuruldu ve 1 ay için de bu deklarasyonun 100. yılı kutlandı. ABD Başkanının Kudüs’ü İsrail devleti tarafından bundan yaklaşık 37 yıl önce baş şehir ilan edilmesinin, ardından bunu teyit eden açıklaması dünyaya bomba gibi düştü. Biz Kudüs’ü Milli Görüş olarak her zaman gündemimizin baş meselesi yaptık. Kudüs ilk kıblemizdir, 3 önemli İslam şehrinden biridir. Biz Kudüs’ten vazgeçemeyiz. Kim ne yaparsa yapsın eninde sonunda Kudüs Müslümanlara teslim edilecektir. Buna inanıyorum. Ancak endişe duymadan edemiyoruz” diye konuştu.

 

İSRAİL İLE SİYASİ MÜNASEBETLERİNİZİ KESİN

İsrail 1967 yılında çıkardığı bir harple Kudüs’ü işgal ettiğini belirten Karamollaoğlu, “1969’da Milli Görüş siyasi hayata atıldıktan sonar biz Kudüs’ü dünya gündemine getirebilmek için Erbakan hocamız başkanlığında her sene Konya’da bir mitingle gündeme getirdik. İsrail 1967 yılında çıkardığı bir harple Kudüs’ü işgal etti. 1980 yılında Temmuz ayında İsrail hükümeti Kudüs’ü başkent olarak ilan etti. O zaman iktidarda Demirel hükümeti vardı, azınlık hükümeti. Onlar da tehdit ettiler. Erbakan dedi ki; böyle olmaz, ciddi bir adım atılmalı. Mutlaka İsrail ile olan ilişkileri kesmek zorundasınız. Biz laf etmedik, biz icraat ettik. Ciddi bir adım atılmadığı için desteği çektik, indirdik. Aradan zaman geçti hükümet değişti, ihtilal oldu, Milli Selamet Partisi kapandı ve Refah Partisi kuruldu. Yeniden iktidara geldik ve hükümet olduk. Hükümet olduktan sonra ilk icraatlarımızdan biri milli gelirin adil dağıtılması konusunda oldu. D-8’ler kuruldu. Ardından hükümet düştü, istifalar oldu ve ardından başka bir hükümet kuruldu. 28 Şubat tarihi bir noktadır. Erbakan hocanın 1996’da Başbakan olmasıyla birlikte, İsrail kendi projelerini 20 yıl erteleme mecburiyetinde kaldı. Bu adam buraya geldiyse, düşündüğümüz icraatları yapamayız dediler. Erbakan hocanın hükümetten ayrılmasına sebep oldular. Arkasından davalar açıldı. Hem Refah Partisi kapatıldı hem de Erbakan hocamız siyasetten men edildi. Biz bunun basit bir konu olduğunu zannettik ama arkasında daha büyük bir konu vardı. ABD’nin ve İsrail’in hayata geçirmek istedikleri Büyük İsrail Devleti. Siyaseten bölündüğümüzde bizden ayrılan arkadaşlarımız neden bizden ayrıldıklarının gerekçesini duyurdular. Hocamız hep İslam birliğinden bahsederdi, artık birleşmek mümkün değil, biz AB’ye gireceğiz. İkinci olarak, dünyada artık Amerika’nın sözü geçiyor, onu en çok etkileyen ülke İsrail, onları stratejik müttefik almalıyız dediler. 2004 yılında biz AB’nin üyesi haline gelebilmek için görüşmelere başladık. ABD ve İsrail ile müttefik olduk. ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlığını üstlendik. BOP denilen projenin Büyük İsrail Projesi olduğu anlaşıldı. Bugün geldiğimiz nokta bugün meydana gelmedi, 120 yıllık bir mazisi var. Bunu bilmezsek bugün hangi adımların büyük İsrail’in kurulmasına yol açacağını anlayamayız. Türkiye Ortadoğu’nun en zengin su kaynaklarına sahip ülkesidir. Bu kaynaklardan İsrail ve komşularının eşit miktarda yararlanabilmeleri için Fırat ve Dicle’nin üzerlerindeki tesislerle birlikte ileride uluslararası bir kuruma devredileceği konusunda imza attılar. Bunu neden attınız? Sorma hakkımız var. ABD Başkanı Trump’un bir açıklaması karşısında mangalda kül bırakmıyorsunuz, bu ondan 50 kat daha tehlikelidir. Rıza göstermişsiniz. Bu basit bir iş mi? Avrupa’ya Amerika’ya tepkiler gösteriyorsun. Bu tepkilerin gösterilmesi bile kafamızdaki soru işaretini gidermiyor. Siz bunu din için mi yapıyorsunuz, yoksa zihinlerinizin arkasında başka bir şey mi var? Hala kapısından ayrılamıyorsun. Hala Türkiye’nin ekonomik yönden duvara tosladığı bir noktada, kapitalist sistemden vazgeçmiyoruz. Biz bunların karşısında mutlaka bir cevap bekliyoruz ama biliyoruz ki bu cevap gelmeyecek. Biz kin ve nefret beslemiyoruz, yaptıklarının yanlış olduğunu, bu yanlışlardan dönmezlerse ülkeyi içine sürükledikleri problemlerden kurtulamayacaklarını ifade ediyoruz. Bu ülke bizim, bu ülkede yaşama hakkı hepimize sahip. Yarın Allah muhafaza bu ülke saldırıya uğradığında sırtımızı kime dayayacağız? Bize destek olacak dostlarımız yok. İsrail ile siyasi münasebetlerinizi kesin. Siz tehlikeler karşısında dik duramazsanız hiçbir zaman başarılı olamazsınız, hiçbir zaman dostlarınız olmaz, onlardan destek alamazsınız. Cenab-ı Hakk’ın rızasından uzaklaştığınız için mahkum olursunuz” dedi.

 

İDEALLERİMİZ FİLİSTİN’DEKİ ZULMÜ ÖNLEMEYE YETMİYOR

Avrupa’nın, Amerika’nın dünyada zulüm estirdiğini ifade eden Karamollaoğlu, “Dış politikada şaşkınlık var, Avrupa’nın yanında mıyız, üyesi olmak istiyor muyuz yoksa istemiyor muyuz? Avrupa kriterleri aslında Avrupa’nın değil bizim kriterlerimizdir. Biz insan haklarına saygılıyız, biz adalete inanırız. Onlar yeni öğrendiler. Biz buna mağdur olsak bile sahip çıkarız. Aramızdaki fark budur. Biz mağdur olduğumuz zaman hakkı üstte tutmakta ısrarcı kalırız. Mağlup olduğumuz zaman komşumuz açken biz tok yatmayı istemeyiz. Bu bizim inancımızın bir parçasıdır. Avrupa’nın çifte standardıdır. Kendi menfaatleri doğrultusunda bunu çiğnemekte tereddüt göstermezler. Avrupa, Amerika dünyada zulüm estiriyor. Hedeflerinde sadece ve sadece İslam ülkeleri var. Çünkü biliyorlar ki İslam ülkeleri kendi inançlarına, medeniyetlerinin temellerine dönerlerse kendilerine kök söktürürler. Bunu biliyorlar. Şimdi inancımızı tahrip edebilmek için İslam’ı değiştirmeye kalkıyorlar. Ilımlı İslam nedir? İslam İslam’dır. İslam değişmez. Avrupalılar bizim söylediklerimizin hepsini tek tek takip ediyorlar. Sadece Türkiye’nin değil, bölge ve İslam aleminin değil, bütün Avrupa bizim prensiplerimize ihtiyaç duyuyor. İdeallerimiz Filistin’deki zulmü önlemeye yetmiyor. İslam coğrafyasındaki baskıdan kurtulmak istiyorsak, 2 yola başvurmak zorundayız. Birincisi, güçlenerek kalkınma için bir metot geliştirmeliyiz. Bu arkadaşlarımız yedikçe şişmanlıyorlar, obeziteye tutuldular, oturdukları yerden kalkamıyorlar, adeleleri yok, herhangi bir hadise meydana geldiğinde müdahale edemiyorlar. Güç dediğin ekonomide üretime dayalı kalkınmadır. İhtiyacınız olan her şeyi kendiniz üretmezseniz dışarıya mahkum olursunuz. Tarımdan hayvancılığa, sanayide teknolojik ilerlemeye kadar, ilaca kadar gübreye kadar neye ihtiyacımız varsa üretmek zorundayız. Bu arkadaşlar bu fabrikaları ihya edeceklerine, hepsini yıktılar. Devletin öncülük ettiği, 1930 yılından beri kurduğu fabrikaların yüzde 90’ını yıktılar. En çok da Erbakan hocamızın hükümet ortağı olduğu dönemlerde hayata geçirilenleri. Güçlü olacağız ki, batının karşısında dik duralım. 15 yılını nerede harcadın? Ne yaptın? Nerede taş üzerine taş koydun. Biz 20 katlık 50 katlık binalar yaptık diyorlar, doğru sadece inşaat yaptınız. Çünkü rant özellikle inşaatta var. İkincisi ise, İslam birliğini kurmak zorundayız. Artık sadece İslam birliğiyle de olmaz, geri kalmış, ezilmiş tüm ülkeleri bu çatının altında toplamalıyız. Biz bunu fiiliyata geçirecek imkana ve akla sahibiz. Cenab-ı Hakk’ın en büyük nimeti akıldır. Aklımızı kullanmazsak, büyük badirelerle karşılaşırız. Ne olup bittiğini iyi değerlendirmek zorundayız. Kimseye kin ve nefret beslemiyoruz. Ülkemizin ve bu ülkede yaşayan insanların saadete ermelerini arzu ediyoruz. Dışarıya muhtaç olmadan kendi ihtiyacımızı kendimiz giderecek boyuta gelmek istiyoruz. Bugün ciddi manada ülkeyi yönetenlerde metal yorgunluk var ama bu ilçe teşkilatlarında, il teşkilatlarında değil. Bu sizin esas genel merkezinizde, oradaki politikalarda… Hatayı orada yapıyorsunuz. Bunun farkında değilsiniz” şeklinde konuştu.

Konuşmaların ardından Karamollaoğlu’na ve bugüne kadar yaptığı hizmetlerden dolayı SP İlçe Başkanı Ertan Sütçü’ye teşekkür plaketi takdim edildi.

 

YENİ YÖNETİM

Plaket takdiminin ardından tek listeyle gidilen seçimde SP İlçe Başkanlığına Hasan Eroğlu seçilirken, yönetim kurulu üyeliklerine Fikret Bayram, Fatih Mücahid Berber, Fahrettin Bayraktar, Nezih Adaş, Esat Ayaz, Kenan Alemdar, Özgür Öztürk, Bahri Urgun, Ahmet Ceyhan, Ali Karaca, Ramazan Akdağ, Ömer Hira, Mehmet Hanefi Demir, İsmail Çamlıdere, Mehmet Furan, Zeki Yeten, Emre Salih, Celal Hacılar, Ertuğrul Meydan, İsmail Ugurtay, Şentürk Aktan, Ahmet Zeki Şen, Mustafa Hira ve Suat Savaş seçildi.



Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

betnis giriş
betnis
yakabet giriş